Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Tudor dönemini sevenlere tavsiye edebileceğim bir roman..IIV Henry zamanında geçen hikaye oldukça hızlı başladı..Serinin ilk kitabından daha başarılı bir kurgusu vardı. Ancak çeviriden mi? Yazardan mı? olduğuna karar veremediğim bir durağanlık vardı kitapta..Yine de okunmaya değer idi..
Üç kızkardeşin hikayesinin anlatıldığı bu serinin ilk kitabından sonra seriyi okumayacaktım ancak biraz merak biraz değişiklik isteği bu kitaba yönlendirdi beni...
Kitabın Şule Yayınlarına ait baskısını henüz okudum. Kitapta 4 adet hikaye bulunuyordu. Hikayelerden çok etkilendiğim gibi çok enterasan bir şey fark ettim. Okuduğum 4 hikayenin üçü piyasada adları "ders veren öyküler" veya benzeri isimlerdeki kitaplarda kısaltılmış olarak bulunan hikayeler. Bu tarz kitapları çok okuduğum için hemen hatırladım ve şaşırdım. Bu kitaplarda yazarın Tolstoy olduğundan bahsedildiğini bile hatırlamıyorum. Zaten kısalttıkları öykülerin aslını okuyunca da hikayelere hayran kalmamak elde değildi.
Öyküler gerçekten de hem çok iyi hem de çok rahat okunabiliyor. Ben bu yayınevine ait baskıda bulunan ilk üç hikayeyi çok beğendim. Son hikaye ise diğer hikayelere göre daha uzun olmakla birlikte kış soğuğunu anlatmadaki ustalığıyla hayran kaldım.
İnsan ne ile yaşar kitabı okunmaya gerçekten de değer. Ders alacak veya öğrenilecek çok şey bulacaksınız.
Kitabın asıl konusu kitabın başında da belirtildiği gibi hiç beklemediğimiz insanlarında bambaşka ve farklı bir hayatı olabileceği konusuydu bunuda ilk sayfada Raif Efendi için adledilen "Böyle kimseleri gördüğümüz zaman çok kez kendimize sorarız:"Acaba bunlar neden yaşıyorlar?Yaşamakta ne buluyorlar?Hangi mantık, hangi hikmet bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?" Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız;onların birer kafaları, bunun içinde, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkum birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç alemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz." cümlelerinde bulabiliriz.
Kitaba başladıktan sonra Hamdi karakteriyle insanların statü ve zenginlikle nasıl farklılaşmaya başladıklarını görüyoruz.Bunun hayatın bir gereği mi yoksa insanların alıştığı bir düzen olduğu mu sorusuyla karşılaşıyoruz.Asıl hikaye de Raif Efendiyle tanıştıktan sonra başlıyor. ve yukarıda bahsettiğim gibi önce Raif Efendiyi kayda değer olmayan silik ve hayatta niçin yaşadığını sorguladığımız bir insan olarak buluyoruz.Sonra Raif Efendinin hayatıyla tanışıyoruz.Gerek aşkıyla gerek iç dünyasıyla hayranlık duyacağımız bir hayat.
Bunun dışında eskiden daha sık kullanılan kelimeleri kullanarak adeta zamanda yolculuk yaptırmış Sabahattin Ali.
Şu an 1000 kitapta en çok okunan kitap sanıyorum ve kesinlikle okunmaya değer bir kitap.
Taze başlangıçların ve eski aşkların, kayıp umutların ve yeniden verilen şansların hikayesi. Okunmaya değer bir kitap, duyulmaya değer bir hikaye. Yeni bir bakış açısı kazanmamı sağladı, şiddetle önerdiğim ve çok sevdiğim bir kitap. Bence Şans'a bir şans verin
Zweig'ın okuduğum bu kitabında bir hayalkırıklığına uğradım. Mürebbiye ile Geç Ödenen Borç gerçekten okunmaya değer ve sürükleyici hikayeler iken diğer iki hikaye bir o kadar sıkıcı ve sürükleyicilikten uzak bir anlatıma sahipti. Zweig kitaplarını seven birisi olarak üzüldüm desem yeridir. Tek avuntum Mürebbiye ile Geç Ödenen Borç Gibi iki tane harika hikaye ile tanışmış ve okumuş olmamdır.
Bu kitabı benim gibi kitapsever bir arkadaşımın sosyal paylaşım sayfasında muhteşem övgülerle yer verdiğinde mutlaka alıp okumalıyım demiştim. İyi ki de almış ve okumuşum diyorum. Yazarın birebir yaşadığı talihsiz bir evliliğin neticesinde çekmek zorunda kaldığı onca eziyet ve sıkıntılara rağmen İran, Türkiye ve Amerika üçgeninde kızı 5 yaşındaki Mehtab' ı asla geride bırakmayıp sahip çıkması, koruması ve huzura kavuşmalarını anlatan roman tadında ancak bir kaç isim değişikliği haricinde tamamen yaşanmış gerçek bir hikaye. İran kökenli anestezi doktoru bir koca ve ikinci evliliğinde daha mutlu olabileceğini hayal edip büyük umutlarla onunla evlenen Amerika' lı gelin Betty. Okurken , bağnazlığın ve yobazlığın bu derece ileri derecede yaşanan bir toplum olacağını bilmek çok rahatsız edici doğrusu. Okumuş , görmüş geçirmiş olmak da bazen yeterli olmuyormuş ne yazık ki..O kadar ki kitabın bazı bölümlerinde kitabı kapatıp okumaya ara vermek durumunda hissettim. Çünkü yaşananlar ve yaşatılanlar öylesine acı verici ki ( bir de gerçek olduğunu bilerek okumak tabi ) devamını okumak için insan biraz mola verme ihtiyacı hissediyor. Okunmaya değer, OKUNASI bir kitap, tavsiye ederim kesinlikle ....
Yazar herhangi bir şeyi, çok iyi bildiği bir şeyi, acaba bir sayfa sonra ne olacak merakını hiç kaybettirmeden anlatıyor.
Huzursuz Bacak’ın kahramanı Ömer Faruk, üniversite yıllarında memleket meseleleri üzerinde çatışma yanlısı değil, uzlaşımcı bir tavır sergilemesine rağmen babasından her seferinde ihtar almış; bu yüzden de yüksek tahsili için yurtdışına gönderilmiştir. Huzursuz bacağın tıklamaya başlaması, işte bu yurtdışından ülkeye dönüş ile başlar. Memleketi, ailesi ve de arkadaşları bıraktığı gibi değildir. Kendisinin özlem duyduğu her ne varsa, artık çoktan vazgeçilmiştir burada. Mazi ile şimdiki zaman arasında uçurumlar vardır. Ülkede maddi kıymetlerin beraberinde manevi kıymetlerin de değişmesi, Ömer Faruk’u bir arayışa iter. Kutlu’nun diğer hikâyelerinden farklı olarak şehir hayatının, meselelerinin göbeğinde başlayan bu hikâye; babadan kalma bir çiftlikte, toprağın şifalı ellerinde nihayet bulur. Huzursuz bacağın tıklaması, toprağa basınca kesilir.
Huzursuz Bacak, okunmaya; fikredilmeye değer bir eserdir. Çünkü bu hikâyede Türk toplumunun, bireyinin, memleket meselelerinin analizi vardır.
Hikâyenin yayın tarihiyle şu anki tarih arasında yedi sene olmasına rağmen maalesef sorunlarda bir çözümlenme görülmediğinden okurken hiç yabancılık çekmeyeceksiniz.
Keyifli Okumalar :)
Öncelikli tavsiyem sakın kitabı okumadan filmi izlemeyin. Hatta alacağınız bir kitabın filmine vizyonda rastladıysanız bile erteleyin, kitabı okuduktan sonra izleyin.Bu kitap alırken hiç tereddüt etmeden aldığım kitaplar arasında ve iyi ki de öyle yapmışım.Böyle dostluk var mı dedirtiyor insana.
Kitabın başında detaylara çok inilmiş, oldukça fazla betimlemeler yapılmış ama devamında çok iyi ve etkileyici bir anlatım var konuda kendine bağlıyor, sürükleyici bir roman.
Dostluk,kardeşlik,bencillik,sadakat.Geçmişinle hesaplaşma ve insan olmak.Birde yaşadığın ülkenin içinde bulunduğu siyasal durum.
Emir ve Hasan,yüreklerinde birbirlerine gerçek bir dostluk besleyen ve
Kabilde monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen masum iki çocuk. Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emirle Hasan"ın dünyaları arasında uçurumlar var. Emir de Hasan da olmayan bir şey vardır o da sadakatsizlik. Yollarını acımasızca ayıran yalanlar gerçeğe karşı daha fazla direnemeyince Emir"in tek hissettiği pişmanlık olur.
Sarsıcı, sürükleyici, hüzünlü bir hikaye. Merakla, içiniz burkularak okuyacaksınız. Zaman zaman gözleri dolu, zaman zaman öfkeyle hikayenin içinde yol alacaksınız. Tavsiye ediyorum.
Okunmaya değer gerçek bir dostluğun öyküsü..
O kadar güzel bir masalla başlıyor ki kitap hep bu lezzette gidecek sanıyorsunuz. Ama zaman zaman sıkıldığınız bu kadar detaya gerek var miydi dediginiz yerler de olacak illaki.
Yazarın kitap için epey kafa gördüğü ortada çünkü farklı bir teknikle yazılmış. Bütün karakterler zaman zaman ana karakter gibi oluyor. Herkesin hikayesi ayrı ayrı muazzam döşenmiş fakat bir bütünlük sağlamada yetersizlikler var bana göre. Bir diğer eleştirim de kitapta muallakta kalan kısımlara olacak. Nedenini çözemediğim kısımlar oldu. Bunların dışında beni en çok hayal kırıklığına uğratan sey ise kitap çok duygu yüklü harika bir hikayeyle başlıyor oysa ilerleyen sayfalarda bu duygu yok oluyor. Belki karakter sayısının çokluğu bu sonuca itmiştir kitabı. Belki eksik taraflarina bir kac şey daha eklenebilir ama ben biraz da olumlu yanlarına değinmek istiyorum. Öncelikle harika bir konusu var, anlatım kitabı tarım biraktirmayacak kadar akıcı, farklı farklı bir çok hikaye barındırıyor kendi içinde ve hepsinden de bir pay cikarabiliyorsunuz hayata dair. Tabi bir de kitabın bitiminde kendinizde farklı son lar yazıyorsunuz bütün karakterlere. Okunmaya zaman ayırmaya değer. Okumayı planlayanlara Iyi okumalar diliyorum kitap bitince yorumlarinizi bekliyorum.
