İşte bu,kısa derinliğin nişanesi, büyük bir yazarın ben geliyorum, diyen ayak sesleri.Kuzey ve Güney Kore arasında sakin bir sahil kasabası, eski bir pansiyon, üniversiteyi bitirip pansiyonda çalışmaya başlayan genç bir kadın, yolu oraya düşen çizgi roman yazarı Fransız ...Kitap duru bir dille nahif sözcüklerle kendini anlatıyor. Bu sadelikle kasabayı böyle güçlü anlatışı oldukça başarılı. Anlatıcı kızın ruh hali de derinlikli verilmiş. Zenginliği detaylarda gizli bir eser. Ait olamamanın, kendini tam gerçekleştiremememin,cesaret edememenin, Sokço gibi arada sıkışmışlığın, yalnızlığın, anne kız ilişkisinin, toplumun dayattığı güzellik algısı ve baskısının, estetiğin, önemli hale gelişinin, satır aralarından belirip kaybolan savaşla süslendiği sakin sakin insanın hücrelerine nüfuz eden bir eser.Diyaloglar kısa olmasına rağmen etkili, ayrıca kızın yeme bozukluğuna yer veriyor.Edebi eserlerde çok sık karşılaştığımız bir unsur değil. Hep bir şey olacakmış gibi bekliyoruz ama olmuyor eserin gücü de buradan geliyor bence.Hayatın sıradan akışına bunca detayı böyle ustalıkla işlemesinden. Kapağını kapattığımdan beri de üstünde düşündüğüm bir eser. Çok beğendim.
Sokço’da KışElisa Shua Dusapin · Can Yayınları · 2023328 okunma
Kapımın önüne varıyorum. Elimi yavaşça anahtarlığı her zaman koyduğum yere götürüyorum. Bir elim her seferinde burada. Belki düşürebilirim diye temkinli davranıyorum. Buna rağmen varlığını hissettiğim anahtarlık beni rahatlatıyor. Bakalım bu sefer tek seferde anahtarı deliğine denk getirebilecek miyim? Yok gene denk gelmedi. Hemen diğer tarafını
Öyle bir kitap düşünün ki seri hakkındaki bütün görüşünüzü değiştiriyor. Bu kitap işte öyle bir kitaptı...
Çok uzun konuşmayacağım sizi de sıkmak istemiyorum. Az ve öz konuşup incelemeyi bitireceğim. Çok karmaşık duygular içindeyim. Seriyi sevmesem de bu kitap bittiğinde kendimi boşlukta hissettim.
İncelememi yine spoilerlı ve spoilersız
“Neden sürekli denize bakıyoruz” diye sordum martıya.
Kanatları büyük, gagası keskin, gözleri kırmızı bir martıydı!
“Geçmişte kalan yüzleri, sesleri hatırlamak için gözlerini denizden ayırmayanlar da vardır ama çoğu yüreği soğusun, derdini unutsun diye bakar. Bazısı denizin sırrını merak eder, sahile vuran dalgaların sesine karışmış fısıltıları
Bu kitap hakkında bu sitede birbirinden dikkat çekici incelemeler bulabilirsiniz. Kendim için daha sonra hatırlamak üzere uzun uzadıya bir özet yazdım. Ancak inceleme yazısı uzun olmasın diye buraya eklemiyorum şimdilik. Okurken karakter ve olayların bana hissettirdikleriyle ilgili bir inceleme yazacağım daha çok.
*** Bu kısım kitapla ilgili kısa
yazmak, bir anlamda buluşmakmış. Aynı sıkıntıları,
aynı endişeleri, aynı umutları paylaşanların buluşması, zaman-
ları farklı olsa dahi...
7
Fakat guguklu saat misali, sunulan her fırsatta konuşmaya kalk-
mak, bu devrin müzmin hastalıklarından biridir.
15
"Dilinizin sınırları, dünyanızın sınırlarıdır ... "
Ludwig