Yaşadıkça, hiç aklımızdan geçmeyen şeyler eklenir dünyamıza. Heyhat! Telgrafın ilk iki satırının üzerimdeki etkisi, acıyı dindirmek olmadı: ZAVALLI DOSTUM, ALBERTINE’CİĞİMİZ ARTIK ARAMIZDA DEĞİL. BU KORKUNÇ HABERİ SİZE VERDİĞİM İÇİN BENİ AFFEDİN, ONU NE KADAR SEVDİĞİNİZİ BİLİYORUM. ATLA GEZERKEN DÜŞÜP BİR AĞACA ÇARPTI. ONU HAYATA DÖNDÜRME ÇABALARIMIZ SONUÇSUZ KALDI. KEŞKE ONUN YERİNE BEN ÖLSEYDİM! Hayır, acıyı dindirmedi, bilinmedik bir acı yarattı: Onun geri dönmeyeceğini anlamanın acısı. Peki ama, geri dönmeyebileceğini kendi kendime defalarca söylememiş miydim? Söylemiştim, evet, ama buna bir an olsun inanmadığımı şimdi fark ediyordum.
Bu kitabı, koskoca bir adama adadığım için
küçüklerden beni bağışlamalarını dilerim. Ama
önemli bir özürüm var: Şimdiye kadar bu
adamdan daha iyi bir başka dostum olmadı
Söylenenden karınca kararınca hoşlantı ve dedi ki
Güldü de güldü pisliğin larvamavrasına
Helecanlı Çemkirge, pes sesten girmeye tırstı lafına.
Bağışla beni, yüce Kararınca, dedi Çemkirge, ağlayarak,
Evinde rahatın yerindedir umarım, aziz kardeşim dalyarak.
Peri'ye Bit'e polka öğret, Arıcık da şekerleme göster
Ve bilesin ki Vespatilla,
ilk şey
Nasıl şekil vereyim sana
ey bu dostu ondan o mu ayırdı? şeyi adlandırdım,
dedim: mal edindim. ancak sen şimdi ürkersin ve adın
ürkeri
adlandınyorum?
bu senin mekanın? senin ışığını değiştirdi ama benim
nefsim olmadı? ben sen? ancak ışığın uzaklaşıp yayılmadı-
ateşi birikti
köklerim üstünden gelip gidecek sözcüklerimi uyararak-
yavaşça
nerede, hangi, nasıl adlandırayım seni, sana
nasıl şekil vereyim,
ey dostum?
-Amaonu unuttun herhalde, değil mi?
-'Oh, tabi unuttum, ama pek de kolay olmadı bu, dostum. Ben ancak bir İtalyan, iki Amerikalı, Üç Rus güzeli, bir Alman düşesi ve bir Çinli güzeldensonra ancak unutabildim onu.'
Arsen LÜPEN
Alelade bir sinek
"Bir gün oturmuş yazı yazıyordum, uçarak açık duran pencereden içeri girdi ve maceramız da böylece başladı. Saçlarıma kolay taransın diye sürdüğüm ve içinde etil alkol bulunan kolonyanın kokusundan sarhoş olmuş gibi etrafımda dönmeye başladı. Elimle onu savuşturmaya çabaladım; hiç oralı bile olmadı. Sen misin, iyilikten