Hadi itiraf edin!
Hepiniz en az bir defa ölmeyi düşünmüşsünüzdür hayatta.
Kim bilir, belki buna kalkışan, kıyısından dönenler de vardır aranızda!
Geçenlerde bir haber gördüm, "Dünyanın en mutlu ülkesinde intiharlar neden artıyor?" Farklı zaman diliminde ise ülkemize dair bir haber gördüm: "İntihar oranlarında artış %50'lere
Ölmek istiyorum diye ağladığım tüm geceler için kendimden özür diliyorum. Hayatta kalmak için karda yalınayak koşup soğuğu hissetmedim. Yaşamak istiyormuşum demek ki. 6 şubat hayatımın en kötü günü olarak aklımda olacak hep. Umarım kimse böyle bir şey yaşamaz.
Can verirken çekilen tarifsiz acı insanda bir sarhoşluk hali meydana getirir. Buna Arapça'da ''Sekerat'ül mevt'' denir. (Ölüm sarhoşluğu)
İnsan bu merhalede sağlıklı düşünemez, doğru muhakeme yapamaz. Bildiklerini unutur. Acıya giriftar olan bedenin her bir hücresi aklı zaafa uğratır. İşte bunu fırsat bilen şeytan-ı
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Burada da paylaşmazsam olmaz. Ben ATANIYORUM arkadaşlar, darısı çabalayıp da isteyenlere olsun inşaAllah. 🌸
KPSS çalışırken feragat etmediğim bazı şeyler vardı. Bunlardan birisi ve başlıcası kitap okumaktı. Belki KPSS’nin sonu gelmeyecekti, atanamadan ölecektim, yine atanamadan, hedefime ulaşamadan ölebilirim, sorun değil ama kitap okumadan, henüz kendimi aydınlatamadan, buna başlayamadan ölmek düşüncesi her zaman korkunç geldi bana. Çünkü kitap okumak bir hedef değildir, o hedef için bir yoldur. Her ne ile meşgul olursanız olun kitap okumaya ve çokça düşünmeye ara vermeyin. 👋🏽🥰
Anlatamıyorum..
Ne kadar yazsam olmuyor.
Bu düzeni bozuk aşka iki satır yazayım diyorum;
Beceremiyorum.
Zulamda üç kırık cigara ,yaksam yanıyorum yakmasam ölüyorum.
Yutkunamıyorum, boğazım düğüm düğüm..
Sevmek neydi ha söyle?
Senin gibi çekip gitmek mi, yoksa benim gibi arsızca sevmek mi ?
Kokuşmuş küflü ranzamın paslı demirinden soğuk
"Sevgili Bilge,
Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz