NUR RİSALELERİ’NE
ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
(RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ)
ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
Bunun PDFsi var okuyun nur risalesi gerçeğini görün ya da görmeyin bana ne....
Ön Söz.................................................................................................................................................................... 9
"Hadisin rivayetlerinde var ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin" Azab vermiş, cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: "ENE ENE; ENTE ENTE". Hangi nevi azabı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş:
"Her insan tektir, her bireyin kendi özellikleri, içgüdüleri, farklı beğenileri, istekleri, serüven biçimleri vardır. Ancak toplum her zaman belirli davranış kurallarını herkese empoze etme eğilimindedir, tek tek insanlar ise neden bu kurallara uymak zorunda olduklarını her zaman merak ederler. Bunları kabullenirler, tıpkı daktilo kullananların belirli bir klavyeyi en doğrusu sanarak benimsedikleri gibi. Saatin yönünü sorgulayan biriyle karşılaştınız mı hiç?"
"Hayır."
Biri böyle birşey yapacak olsa, alacağı karşılık, 'Deli midir, nedir?' olacaktır. Kişi ısrarlı davranırsa bir neden uydurulacaktır kuşkusuz, ama konuyu değiştirmeye bakacaktır herkes, çünkü size demin açıkladığımdan başka bir neden yoktur.
Yaşamak, okumak, askere gitmek, çalışmak, evlenip çoluk çocuk yapmak, o çocukları okutmak, iş bulmak, evlendirmek, bir dine ve milliyete inanmak, ait olmak mıdır? Anlamlı yaşam bu mudur? Ya ölmek, yaşamın doğal sonucunu beklemek midir ölmek? Koca bir kanser hücresine dönüşerek, yenilen içilen her şeye sinmiş bu dünyada parça parça yaşayarak, başka bir ifadeyle parça parça ölerek mi sona varmak... Savaşların neden çıkarıldığını bilirken bir cephede ölmek mesela! Onca çileye öteki dünya için katlanmak! Çözümsüzlük. Kafalar karışık.
“Kelebek olacak tırtılın önce kendi kabuğundan vazgeçmesi ve kendi varlığını gelecekteki varlığı için eritmesi gerekir. Her tırtıl kelebek olamaz, kelebek olacak tırtılın yeterince hayalci hücreler yetiştirmesi gerekir. Bu hayalci hücreler, diğer tırtıl hücreleri ile aynı yapıdadır ama bu hücreler tırtıl olmaktan sıkılan “rahatsız” hücrelerdir.
İsteyen direkt ana hikayenin incelemesine geçebilir.
Kitabı ilk açtığımda 23 sayfalık bir önsöz beni karşıladı. Her sayfasını düşünerek okuduğum keyifli bir önsöz. Hatta birçok alıntıyı buradan seçtim. Kitabın Geri kalanını okurken derinliği hissetmemde çok faydası oldu.
Ardından 11 sayfalık trajedi hakkında bir komedi oyunu var. Bu da önsöz
“Dünya sana verecek ne dert, ne zevk bulabiliyor, dünyayı perişan ediyorsun.”
İnsanlar vardır. Bir de başka insanlar vardır. Yazarlar vardır. Bir de ‘başkalarını’ yazanlar vardır. Bu başkalarını sokaklarda yürürken, lokantada yemek yerken, okulda öğretmenin sorusuna cevap verirken, bir bankta oturup denizi seyrederken ve hayatın daha nice