"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Sevgili Virginia, seni anlıyor, duygularını paylaşıyor ve yanında olduğumu en başından bildirmek istiyorum!
Sevgili Virginia, belki de her şeye rağmen bugünleri görseydin, bir 100 yıl sonra bazı şeylerin daha da değiştiğini ve geliştiğini görecektin. Bu gelişmişliğin yanında zorbalıkları da görecektin… Bundan Dört Yüz Yıl geriye gittiğimizde,
Geçen sene okuduğum bu kitabı ara ara açar kısa okumalar yaparım. Geçenlerde kitabın ölümle ilgili bölümüne denk geldim. Genel bir incelemeden ziyade kitaptaki bu bölümün bende uyandırdıklarını paylaşmak istedim. Keyifli okumalar.
''Doğduğunda sen ağlamıştın, herkes bayram etmişti. Öyle bir hayatın olsun ki öldüğünde herkes ağlasın sen bayram
Eser güzel, hakkını yiyemem lâkin ahlaki bir kaç sorunu var: Biz insanlar ahlakımızla varız ve ahlakımız kadar insanız. İşte bu cihetten bir eser kaleme alınacaksa eğer muharririn en ufak bir ahlâk açığı vermemesi gerektiğini nazarımda elzem addederim. Çünkü biz okuyucular okuduklarımızdan etkileniyor ve kalbimize alıyoruz. Ve belki de en kötüsü
Küçük İskender
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri
Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs
Sana bugün bir mektup yazdım:
En çok
En çok güllerden sözettim
Herkese merhaba
Daha önce iki kez okunmayı deneyip yarım bırakmıştım bu kitabı. Hayatıma girme zamanını doğru ayarlayamamışım galiba:)
Kitapların da insanlar gibi olduğunu düşünmüşümdür hep. Doğru zamanda doğru şekilde hayatımıza girmeliler...
Ama kitabı okuduğum süre içerisinde defalarca yarım bırakma isteği kapladı içimi. Yine mi doğru zaman
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Uzun bir aradan sonra duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilemediğimden bir türlü icraata dökemediğim bir incelemeyle karşınızdayım. (alkış :D)
Bu incelemeyi yaparken ne kadar heyecanlı, ne kadar keyifli ve mutlu olduğumu anlatamam. Kitabı okurken kafamda yankılanan sesler :
Abi ben daha önce nasıl olurda okumamışım bu kitabı?
Nasıl olurda
Rahmetli dedem Üsküp'lü bir boşnaktı. Boşnaklar, çoğunlukla uzun boylu, sağlam yapılı, kumral ve ela gözlü olurlar. Orada doğmuş okumuş evlenmiş ve 1965 yılında Türkiye' ye göç etmişti. Üsküp, Makedonya'nın başkenti ve en büyük kentidir.
Boşnak idi. Ne midir Boşnak? Tabii güzellikleri kadar, akan kan ve gözyaşıyla kendisinden söz ettiren
-Spoiler içermez-
Ölümcül bir hastalığa yakalanan ve yakalandığının farkında olan İvan İlyiç’in düşünce dünyasında gezindiğiniz, okudukça ölümü dair sorulan sordurtan, felsefi ve psikolojik yönü zengin bir Tolstoy kitabıdır bu kitap. Sorulan soruların bazıları şu şekildedir:
-Ölümü ne sıklıkla hatırlarız?
-Öleceğimizi ne kadar kabulleniriz?
-Son
BAZEN GEZEGENİMİZ ACABA EVRENİN TIMARHANESİ Mİ DİYE DÜŞÜNMEDEN EDEMİYORUM.
***Hepimiz deli doğarız. Bazılarımız deli kalırız. Samuel Beckett
21 deli kadının öyküsü! (bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, doğupta ölememişliği, ölüpte tabutuna sığamayışı, yanıpta tutuşamayışı, tutuşupta sönemeyişi)
Çünkü kadınların dünyası normalinden bir iki adım geri
Her yaşanmışlık bir bedel öğretir.
Öğrettiği her ders ile en ağır cezayı yavaş yavaş ödetir. Yaşanmışlıklar elbette her okulun en zor hocası gibi olmak zorundadır. Ders zili çaldığında hiçbir şey bilmiyorsundur ama paydos zili çaldığında bu dünyanın en bilge insanı olmuşsundur. Her bilmek olmak değildir; lâkin her olmak biraz bilmek demektir. Öğrendiğin Her detay ödediğin en ağır bedelle senin olmuştur. Ne kadar yaşadığının ne önemi olabilir ki? Nasıl yaşadığını anlat! Zira ömür dediğin bir gün de olur bin gün de... bin gün yaşayıp her gün ölmek mi? Bir gün öleceğini bilerek o bir güne bir ömür diyebilmek midir aslolan?