Hayatımda okuduğum en abartılı kitaplardan biriydi. 7 puan veren birine göre kötü bir başlangıç yaptım belki ama; öyle.
Bu dünyada eminim herkesin bir kez de olsa başına gelmiştir sevdiği kişinin sevgilisi, nişanlısı, eşi olması ya da onu sevmemesi. Kimse ilk aşık olduğu kişiyle sonsuza dek mutlu olmuyor sonuçta. Werther bu işi biraz abartarak delirmiş gibi hareketler sergiliyor kannımca. Şöyle ki, mektup olayıni sevdim. Mektup yazmak bence bir sevgiliye ulaşabilmenin en zarif yollarındandır. Okuyamayacağı mektuplar ise işi daha dramatik kılmış. 7 puanı tamamen kitabın mektuplardan oluşmasına verdim. İçinde çok güzel edebi sözler vardı. Sürekli durup alıntı yapmak istedim ama yine de bir noktadan sonra "Şovu kes Wether." diyesim geldi. Ben de çok aşk acısı çektim, ben de çok sevdim. Wether'dan daha fazla sevmişimdir; ama buradayım. Çekip gidebilmek bir aşığın yapacağı en kolay şeydir. Zor olanı, yaşamak ve hayata devam edebilmektir. *bundan sonrası spoiler içerir*
Kendini öldürmesi bana kalırsa bir zavallılık göstergesiydi. Sonunda Lotte'nin de dusuncelerini okumak isterdim. Çok ani bitti. Werther ölmeyi bile beceremedi, son saniyelerinde bile kurtarılmak istedi. Keşke başka biriyle mutlu olmayı ya da en azından bir hayal ile yasayabilmeyi seçseydi. Çok etkilenmedim kitaptan. Genç Werther'in Acıları diyince ben de "gerçekten" bir acı zannetmiştim. Meğerse ben ondan daha çok acı çekmişim, kitap olabilirmişim haberim yokmuş🤣 hatta bırakın beni, yoldan birini bile çevirseniz Werther'dan daha çok acısı vardır. Kısaca balon bir kitaptı bence. Gereksiz şişirilmiş.