Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendimi topladım, hayal dünyama döndüm: Türkiye'ye mutlaka gitmeliyiz. Sen ve ben ak saçlı... İki ihtiyar kolkola girmiş, birbirini zor taşıyor, o şekilde yürüme- liyiz. Kafamızdaki kütüphaneden, kalbimizdeki imandan, az- mimizdeki idealden herkes habersiz olsun. Yanımızdan gelip geçenler, çekirdekle bilyayı ayıramayanlar, çekirdiğin içindeki alemi görmeyenler bizi de görmesin ve bilmesin. Fakat biz yü- rüyelim, hep yürüyelim, beraber yürüyelim. İki ihtiyar, iki yaş- lı yanyana yürüyor desinler... Neden böyle? Nikahı kabre kadar taşımak güzel değil mi? - Başka? - Seninle ben, insanlara daha çok şeyler söyleyebiliriz. Haz- reti İsa gibi hain ilan edilsek, Hazreti Muhammed gibi Taifte taşlansak bile... Hayalinin sınırına ayaklarımız ulaşacak mı? - Ellerimiz yapraklara benziyor, onlar yağmur, biz rahmet istiyoruz... Olmasın mezarımız, mezar taşımız, bir başka âlem- den dünya denilen otele geldik ve gidiyoruz...
Acaba kavuşur muyuz?
Yoksa serap ülkesinde mi olur buluşmak? Sonra gider, kaybolur gölgesi Ve azaba dönüştürür anıları. Böyle soruyor kalbim, yokluğundan sonra uzayınca günler. Rüyamda gülümseyen hayalin görününce Sanki cevabı duyar gibi oluyorum: Viran ülkeye hayır dönsün diye, Bu zor yolda beraber yürümedik mi? Tüm arzulardan vazgeçerek Bu dikenli yolda ilerledik
Sayfa 35 - Yüksel yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Fiyat biçemediğimiz kaç değerimiz kaldı?
Bir şeye fiyat biçmeye başladığınızda onu değersizleştirirsiniz. Ödediğiniz miktar ne olursa olsun artık o alınıp satılan bir meta olmuştur. Aklın, erdemin, aşkın, sevginin, bağlanmanın, sadakatin ve asaletin değil, ticaretin alanına girmiştir. Mesela bir annenin cochuba duyduğu sevginin fiyatını belirleyebilir misiniz? Belirlediğiniz anda anne sevgisini ortadan kaldırırsınız. Bir dostun bir dosta olan sadakatinin fiyatı olabilir mi? Kapitalizm ise her şeyin bir fiyatı olduğunu söyler. Ödersin ve alırsın. Bu, her şeyi metalaştırmak demek. Böyle bir dünyada iyiyi, güzeli, doğruyu korumak imkânsız hâle gelir.
Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun inananlar için bir Nuh'un Gemisi vardır. İnananlar ona sığınırlar ve onu felâketle- rin yatıştığı veya erişemediği, trajik çizgilerin dur- gunlaştığı bir yere ulaştırabilirse, kurtuluş yeni- den başlayacak demektir. Her çağda her uygarlık ve her inanç grubu için böyle bir "diriliş" umudu vardır. Ölüm tehlikesindeki uygarlığın temel un- surlarından öz parçacıkları, protoplazma özleri ta- şıyıp da bir yerde onları mayalanmaya bırakmalı, o özlerle çağı ve gelecek zamanı mayalandırmalı. Bu mayalanışı aşkla ve feragatla gözlemeli. İşte o bekleyişten, o hamur yoğruluşundan, battığı sanı- lan uygarlığın dirilişi doğacaktır.
Sayfa 38
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Diyorum ki insanları anlamak zaman alıyor çünkü onlar kendilerini anlamıyorlar. Çok uzun zamandır kıyafet giyiyorlar. Metaforik kıyafetler. İşte bunu anlatmaya çalışıyorum. İnsanlar medeniyetlerinin bedelini böyle ödemiş, medeniyeti yaratmak için gerçek benliklerinin kapılarını kapatmışlar. Bu yüzden de kaybolmuşlar, benim anladığım bu. Sanat da bu yüzden var. Kitapları, müziği, filmleri, tiyatroyu, resmi, heykeli, hepsini bunlar kendilerine, asıl kimliklerine dönen köprüler olsun diye icat etmişler. Ama ne kadar yaklaşırlarsa yaklaşsınlar sonsuza dek uzaklar artık.
Reklam
Serilda böyle olsun istemiyordu. Babası zaten yeterince endişeleniyordu. "Tabii ki hayır baba. Kimseden hoşlanmıyorum, hem sen benim ne zaman çekindiğimi gördün?" Omuz silkti. "İşin aslını istersen, yüzüğü bir şap kalı peri mantarına takılı buldum ve kolyeyi de nehrin ilerisinde yaşayan bir Schellenrock öcüsünden çaldım." Babası kahkahalarla güldü. "İşte buna daha çok inanabilirim." Kulübeye girdi ve Serilda o anda, kalbinin en derinlerinde, eğer babası ona inanmazsa, kimsenin inanmayacağını düşündü. Daha önce de bir sürü hikâye dinlemişlerdi.
Hoşlanmıyorsak ve asla kalkışmıyorsak, uygulayıcılarından nefret etmemiz gerekir. Nefret etmekle yetinmeyip deri yüzene her ne olursa olsun engel olmalıyız... Ama gerçekte böyle mi? En öfkelimiz bile gerektiği gibi tavır koymaz. Eğer acıyorsak, acıma duygumuzun ölçüsünde davranmak zorundayız, öyle 10 ruble bağışla değil...
Sayfa 695 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Serilda böyle olsun istemiyordu. Babası zaten yeterince endişeleniyordu. "Tabii ki hayır baba. Kimseden hoşlanmıyorum, hem sen benim ne zaman çekindiğimi gördün?" Omuz silkti. "İşin aslını istersen, yüzüğü bir şap kalı peri mantarına takılı buldum ve kolyeyi de nehrin ilerisinde yaşayan bir Schellenrock öcüsünden çaldım." Babası kahkahalarla güldü. "İşte buna daha çok inanabilirim." Kulübeye girdi ve Serilda o anda, kalbinin en derinlerinde, eğer babası ona inanmazsa, kimsenin inanmayacağını düşündü. Daha önce de bir sürü hikâye dinlemişlerdi.
Sonunda, feneri aldı ve kilerin kapısını açma cesaretini gösterdi. Yosun perileri oradan çıkınca, onu son gördüklerinden beri mosmor olmuş gibi Serilda'ya baktılar. O kadar üşümüştü ki soğuktan olduğundan şüphesi yoktu. Gülümsemeye çalıştı ama dişleri takırdarken bu pek kolay olmamıştı. "Her şey yolunda mı? Ormana dönüş yolunu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.