Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşte hep böyle olur, hep böyle olur, gün batarken alevlenen pencereler birer birer söner, gölgelenir ve karanlığa bırakır yerini. Gecenin içinde iki iyi arkadaş kalır orada, bir ölü martı kalır, bir ruh kalır, kendileriyle baş başa, çekip gidenlerin bıraktığı boşluğa sarılarak. Olsun,ama olsun.Varsın perde kapanırken mutlu insan kalmasın bu sahnede. Gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığında her yer kararmış olsun! En sonunda hakikat onu en çok hak edenin olur. Üstümüze kapanan gecede en uzağa gidenin olur.
“Benim ben, Figen Negatif?” Çirkin olduğu kadar sağlıklı da. Hemen bir kafes bulmam lazım! Savaşta bile böyle korkmamıştım. Köpekbalığıyla deplasmanda karşılaştığınızı düşünün: “Evimde ne arıyorsun kadın?!” Alev almış bir cadı gibi çığlık atıyor: “Civan diye biri sizi arıyor Ruhi Bey.” Verem mikrobunun büyütülmüş haline benziyor. Gözleri; ekşimiş yoğurttaki çürük böğürtlenler. O kadar meymenetsiz ki, ona sopayla dahi dokunmak istemem: “İyi de sen kimsin?” Zilli beşaret “Aşk olsun Ruhi Bey” diyor ve suratındaki, Türkiye’nin en büyük et benine dokunuyor: “Onbeş senedir yanınızda çalışıyorum. İzindeydim ya, döndüm. Haydi, telefondakini bekletmeyin…” Dırdırıyla bir erkeği kısırlaştırabilir.
Reklam
Mevsimlerden yazdı ve tercüme-i halime ne söylesem azdı. Biliyordum, gidecekti. Kim bilir, belki de bir bekleyeni vardı? Lakin gözlerinden anlıyordum, o da benim gibi yalnızdı. Dışarıdan bakınca halleri pervasız, ruhu uçarıydı. Sevdiyse de çok, korkarım bana pek inanmazdı. İşte bu konuda çok haksızdı. Varsın olsun; başka kim gözlerinde umudu ve acıyı aynı anda böyle güzel taşırdı? Tanrı'nın kaderime yazdığı işte bu kızdı.
Sayfa 184Kitabı okudu
"İnsanın en büyük dileği, gerçekler ışında var olmak ve o gerçekleri yorumlayabilmektir, ancak bu şekilde kişi, ister çaresizlik olsun ister mutluluk, duygularını ve tecrübelerini bir insanın yaşamına anlam katacak ve başkalarının yaşamlarına da dokunacak şekilde kullanabilir. Bu sanatın en yüce formudur. Böyle aydınlanma anları için yaşamaya devam edeceğim."
Beni seninle sınayan Rabbime şükürler olsun Böyle güzel imtihan görmedim ben..
Sayfa 230 - kişisel
İLK YILLAR NE GÜZELDİ! Yağmur çiselemeye başlamıştı. “Hadi koş,” dedi Zehra, Ayşe’ye. “Koş, yoksa sırılsıklam olacağız.” Gülüşerek kol kola çalıştıkları bankanın kapısından içeri girdi iki genç kız. Öğle yemek saati arasının bitmesine bir dakika kala Zehra, bankonun arkasındaki masasına oturmuştu. Uç ay olmuştu Zehra bankada çalışmaya
Reklam
Böyle balık ne gördüm ne duydum doğrusu. Ne olursa olsun onu öldürmek zorundayım. Yıldızları öldürmeye kalkmadığımıza iyi ediyoruz, ya bir de onu yapsaydık! Ya bir de her gün ay'ı öldürmeye çalışsaydık? diye düşündü. O zaman ay kaçardı. Fakat ya her gün güneşi öldürmek gerekseydi? Şanslı adamlarız vesselam!
aferin evlat iyi etmissin! sonra zamanini da iyi intihap ettin. maalesef seni bos ceviremeyecegim. mademki iki esnaf karsi karsiyayiz, acikca konusalim.. dun gelsen metelik alamazdin, seni tekme ile kovardim. yarin gelsen beni bulamayacaktin. seytan sana fisildamis heralde... mubarek olsun... ben bu ise daha fazla dayanamayacagim... bir nihayet
Emanet dedigin bir vakit sonra geri alinir Pinhan. Hikaye dedigin emanet degildir. Demem o ki, sen daha hikayeni yasamadin Pinhan. Yuregin daralmakta kac zamandir bilirim. Kendine yollar, akacak mecralar aramaktasin onu da bilirim. Durri Baba'nin neden sana gorunmedigini, neden boyle uzak durdugunu merak edersin, buna icten ice uzulursun. Oysa bizler Durri Baba'yi her gun her gece gorur; onunla uzun uzun sohbet eder, avuc dolusu guler, huzunleniriz. Hikayelerimiz ortaktir, birdir. Biliriz. Hikayelerden alametler derleriz. Senin defterinse henuz bostur Pinhan, bos oldugunu bilirsin sen de. Doldurmaya gayret edersin. Lakin bunu yanlis yerde yaparsin. Burada yeni hikaye yazilmaz. Bizim nazarimizda zaten her hikaye, ta kalubeladan kalma eski bir hikayedir. Gel gor ki hikayesini yasamamis olanlar bunu bilmez, onlar yeni bir hikaye arar durur kendilerine. El degmemis olsun, tadina bakilmamis olsun isterler. Cunku bir olmayi degil, tek olmayi arzu ederler. Sana daha baska ne soylesem ki Pinhan? Bunlari fehmeylemen icin yeni sandigini yasaman icap eder. Seninle burada ayri duser yollarimiz. Elbet bir vakte kadar, o zaman yeniden kavusur, kucaklasiriz.
Ne olur, bana söyleme! Aman ha, söyleme! Demokrasi adına halk dalkavukluğundan bıktım usandım artık! Bütün kurumlarıyla işlemeyen bir demokrasi neden kutsal inek olsun? Şöyle söyleyeyim, düşün bak, eğer basın bir tekeller basınıysa, işbirlikçiyse ve sen bu basına karşı çıkıyorsun, demokrasi var diye, böyle bir basının özgürlüğünü nasıl savunursun? Çayırtepe Karakolu'nda senin başına gelenleri askerlere yükleyip, rahatlayacak kadar safdil olamazsın, dökülen her damla kandan başta Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan, o dönemin bütün sivil siyasileri sorumludur! Bir başbakanın icrası, on yedi yaşında bir çocuğun boynuna geçirilen iple sonuçlanıyorsa, o adam hiçbir şey yapamıyorsa, intihar etmesi gerekli değil midir? Yok, böyle gergedan derisi yüzsüzlüğü! Hıyanet özgürlüğü diye bir şey olamaz. Diyorum ya, çıkarcı'bir değerlendirmeyle SHP açısından baktığım zaman da anlamıyorum! Şöyle ya da böyle temizlenmiş bir siyasal arena var. Neden tertemiz başlayamayasınız? Neden gidip yine o adamların popolarına giresiniz? Neden pisliğe bulaşmamış kadrolara şans tanımazsınız? Bu 'asr-ı saadet' yutturmacası nereden çıkıyor?
Sayfa 289Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.