Oğuz Atay'ın yazdığı tek tiyatro oyunu olan eserde, Emekli tarih öğretmeni Coşkun Ermiş’in, tiyatro oyunları yazmaya çalışırken, gerçek yaşamında başka türlü oyunların sahnelendiği kara mizahı okuyoruz. Bir tarafta sanat, diğer tarafta ailenin geçim sıkıntısı ile süren bir hayat.
İşte, Oyunlarla Yaşayanlar'da Coşkun Ermiş'in dramı. "Oyun nerede başlıyor, yaşam nerede bitiyor?" diyen yine tipik bir Tutunamayandır Coşkun Ermiş.
Oğuz Atay, diğer eserlerinde olduğu gibi yaşamın bir oyun, bütün dünyanın da sahne olduğu tezi üzerine durmuştur. Oyun boyunca, oyunun nerede bittiği, gerçeğin nerede başladığını, insan yaşamında oyununu ‘ya hiç tamamlayamadığı’ ya da ‘tamamlamaktan korktuğu’ gerçeği üzerinde durmaktadır. Kitaplarla ve sevgiyle kalınız
Alıntı
— Peki nesi var?
— Biraz kalbi vardı. Evet, gerçeği açıklamak zorundayım: Coşkun Ermiş, kalbi olduğu için ölmüş bulunuyor. Hayat oyunlarını gereğinden fazla ciddiye alan merhum, ölümü de aynı ciddiyetle karşıladı. Onun kadar ciddi olmayan biri, böyle bir durumda, hiç olmazsa baygınlıkla yetinebilirdi. Coşkun öldü. Çünkü oyunlar, onun için bir ölüm kalım meselesiydi. Başka türlü yapamazdı: Hayatını ve özellikle ölümü büyütmek zorundaydı. Biz de şimdi kendisini ciddiye almak zorundayız. Çünkü merhum, güldürmeyi sevdiği kadar ağlatmayı da severdi.