Son günlerde sık sık hissettiğim
Seyahat arzusuydu bu, başka bir şey değil; fakat bir nöbet gibi bastırmış, bir tutkuya dönüşmüş, adeta bir sanrı haline gelmişti.
canlı etin tadını almış körpeye nöbetçi n'eylesin? ;)))
— Kulağım pıtırtıda... Şaştım Allah! Namazlarımı kılamaz oldum. Bu Orhan mı babasına çekmedi, yoksama, karılar mı kudurdu? Evet, bizim zamanımızda da, bey oğullarına göz koyan olurdu ya, böyle el kadar bebelere göz koyan kızgın karı görülmezdi. — Bir laf etmeli ki, az biraz yaraştırabilmeli, bre sütana... Bebe kısmına kızgın karıdan ne olmak ihtimali vardır? — Hele şuna... Sen molla bozuntusu olduğundan, aklın mı erer. Öğreten çok olduğundan, bey oğlunun gözü tez açılır, Çelebi Kerim, acemiliğini alan kıyamet gibidir, sen sana bak! — Ben bana bakarım, orası kolay... Sen Orhan Bey'den neyi alıp verememektesin? — İş işten geçtiii, derbeder Kerim, ben ardını gütmesem, oğlanı körpeliğinde tüketseler gerek ve de döle döşe, kılıca kalkana güç yetiremez etseler gerek... — Aman sütana, vay ki nasıl aman... Anaşahan gibi kanat germelerin... Geceleri uyumayıp gezinmelerin... Anladım! Nöbetteyim" desene... Sütana şakayı anlayamadı. Gene içini çekti: — Nöbetteyim ama, Kerim yavrum, canlı etin tadını almış körpeye nöbetçi n'eylesin?..
Sayfa 352 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
- (...) Bizi bir meydanda dize getirdiler. Sonra duyduk ki, on yedi binden artığımız varmış da eksiğimiz yokmuş ... Bizi meydana toplayınca başladılar subaylarımıza sopa çekmeye... - Neden? - Esirliğin yolu... Carcar oldun mu, eğer subaysan, tabancanı, kılıcını, dürbününü yere atacaksın... Bizimkiler o karışıklıkta bunu bilememişler de, İngiliz'in komutanı, "Vay siz daha benim elime geçtiğinizi," demiş... "Vay... Siz Kralımızın kızına," demiş. Aklınca Tavsent'in öcünü alacak... Ben, yasa gütmeyi İngiliz subaylarında gördüm beyim... İngiliz subaylarına ofizer diyorlar. Onlarda 'Teğmen" "Asteğmen" , "Üsteğmen", "Yüzbaşı" filan hep ofizerdir. Binbaşıdan yukarısına geldin mi, hepsi "General" gider. Bir gece baktım, İngilizler oğlancılara gitmişler... Nöbete, iki avanak Hintli bırakmışlar. Hacı'ya, "Ulan oğlum, kalk savuşalım. Sırasıdır," dedim. Dünden hazırmış... Gecenin karanlığında tam bir konaklık yeri, yüzümüz üstünde, yılan gibi sürünerek gittik. Adana'ya yetiştiğimiz zaman, adamlıktan çıkmıştık...
Sayfa 152 - Birinci Bölüm, IIKitabı okudu
Eskisi gibi değildi artık, bir yılı aşkın süredir her gece ölüm korkusu duymak, cebine koyduğu kuru ekmekle sabaha kadar mevzi çukurlarında nöbet tutmak, müsademelere katılmak, uykusunda sürekli kabuslar görmek ve sivrisineklerle bitlerin istilası altında sürüp giden, imkansızlıklarla dolu böylesine sefil bir hayatı yaşamak büsbütün çökertmişti onu.
Everest YayınlarıKitabı okudu
Davetiye
"Ey benito musolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Duce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar… Bizim için savaş düğündür; Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular
Sayfa 32
Bir başladınız mı duramazsınız: Daha fazla kek, daha fazla kraker, üstüne kahvaltıda ufalanmış buğday, öğleyin sandviçler, arada biraz daha kraker, akşam yemeğinde makarna ya da dürüm vb. Tüm tiryakiler gibi, bunlara bir bahane de uydurursunuz: "Aslında bu o kadar da kötü bir şey değil. Ben bu tarifi bir dergide sağlıkla ilgili yayınlanan bir makaleden aldım.” Ya da: “Bugün bir kaçamak yapayım, yarın yapmayacağım.” Daha farkına varmadan, son haftalarda verdiğiniz kiloları yeniden alırsınız. Ben kendilerini engelleyemeyen insanların 13, 18, hatta 30 kilo aldıklarına tanık oldum.
Reklam
651 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.