Rock sahnesi bir klasik müzik veya opera sahnesinden, hatta caz ve blues sahnesinden farklılık arzetmektedir. Sahnede yeralan rock yıldızı Burroughs'un ifade ettiği gibi bir rahiptir; ancak biz bunu bir şaman ya da Dionysos inancının, Bacchus törenlerinin rahibi olarak tanımlarsak daha iyi konumlandırmış oluruz. Aşağı yukarı Elvis ile başlayan, bana kalırsa Jim Morrison ve Led Zeppelin ile söz konusu aşamaya ulaşan rock sahnesinin ve sahnedeki aktörün bu rolü 80'li ve 90'lı yıllarda punk ve metal gruplarında da kendisini göstermiştir. Sahne bir süre sonra hele ki açık hava konserlerinde ve de eklenen farklı efektlerle konser alanı olmaktan çıkar ve bir ritüel merkezine dönüşür. Sahnedeki şaman veya Dionysos rahibi, seyirciler ise bu ritüelin esrik zahitleridir. Punk konserlerindeki pogo yapan gençlere ya da metal konserlerindeki headbangerlara bu gözle bakıldığında kurulan ilişki şaşırtıcı biçimde dikkat çekmektedir. Burroughs'un şu vurgusuna dikkat: Amaç ise icracılar ve dinleyiciler üzerinde "enerji yaratmak." Kim bilir belki de bazı rock yıldızlarının paganizme, okültizme, şamanizme ve büyüye bu denli kafa patlatmalarındaki neden belki de bu ruhsal ve duygusal atmosferin yarattığı etki, bir nevi kutsal etki (charisma) ve enerji bağımlılığı olabilir.
Sayfa 264 - AltıKırkbeş YayıneviKitabı okudu
Değişim zamanı geldiğini hissettiğimiz zaman, yaşadığımız bütün başarısızlıklar, bozgunlar kendiliğinden bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçer. Sonra kuşkusuz, bizler yaşlandıkça zor zamanların payı ağır basmaya başlar. Ama aynı zamanda, kazandığımız deneyimler, bu başarısızlıkların üstesinden gelme ve bizi daha ileri götürecek yolu bulma olanağı verir bize. Yalnızca başarısızlıklarımızın filmini seyredersek kötürüm oluruz. Sadece deneyimlerimizin filmine bakarsak gercekte olduğumuzdan daha akıllı olduğumuza inanmaya başlarız. İki kasete de gereksinimimiz var.
Reklam
Felsefe bir kerteye kadar iyidir, hoştur; faydalı olduğu kerteyi aşacak kadar derinlere gider­sek çileden çıkar, kötüleşiriz; herkesin inandığı, uyduğu şey­leri küçümseriz; herkesle doğru dürüst konuşmaya, herkes gibi dünyadan zevk almaya düşman oluruz; kimseyi yönetemeyecek, başkalarına da kendimize de hayrımız dokunma­yacak bir hale geliriz.
Ot bürüyecek çevremizi gelecek yıla Şimdi turp gibi sağlamız - şimdi gülüyoruz ya Gelip geçişlerini seyrediyoruz ya kızların Bahis tutuşuyoruz ya - kötü şaraplar içiyoruz ya Yerimiz yurdumuz yok - işimiz gücümüz yok Hani nasıl diyeyim - daha geçen yıl Genç değildik ihtiyar da sayılmazdık ya Hani hep genç belleriz kendimizi Hani aslında duygusuz kişileriz ya. Ölürüz - kavak yelleri başımızda Hiçbir şey değildik bunca çağdır Bunca çağdır asker bile olamadık ya, Hakkımızı yediler bizim - perişanız Gırtlağımıza dek yumruk gibi yalnızlık En korkulu yerindeyiz ya - uykulu kişilerin Ağarık yıldızlar bakar ya başucumuzda
Sayfa 186 - Theodore Roethke
Sadece başarısızlıklarımızın tutarıyla kendimiz oluruz.
Birine sorumluluk verip yetki vermediğimizde ona zulüm etmiş oluruz. Bir insana yetki verip, sorumluluk vermedikçe ise o kişiyi nankörleştirir ve zalimleştiririz. Odasına temizleme sorumluluğunu alan çocuğun odasındaki eşyaları istediği gibi yerleştirme yetkisi de olmalıdır.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.