Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Ömer
Ömer
@omerkaralar
Finans, gezi, sinema, tiyatro, roman,film,dizi,belgesel.
Eğitmen
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş, 26 Mart 1992
353 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
256 syf.
7/10 puan verdi
Kitap aslında güzel de yeterli bulamadım gene de okunacak psikolojik eserler arasında ortalarda yer alabilir. Şahsen kurtulmak istediklerimden pek kurtulamadım. Meditasyonu aşırı derece önem veriyor üzerinde bayağı durmuş.
312 syf.
9/10 puan verdi
Netflix izleme, Netflix'i oku!
Size hayatta sunulan iki şey var. Ya 657'ye dahil olacaksın ya da işçi,esnaf kadrosunda görev alacaksın. 3. bir seçenek olan Girişimciliği kimse söylemiyor.Çoğu kişi gülünç bakıyor. Oku,evlen,borçlar altında kal hayat boyunca ve öl. Toplum sizden bunu istiyor. Ancak siz bu alışılmış yaşamdan dışarı çıkabilirsiniz. Kitaptaki konu genel anlamda bu.
Önemli olan yapmak zorunda olduğunuz iş değil, ne iş yaparsanız yapın sevdiğiniz için yapın ama o iş içinde çok çok çalışın. Yeri gelirse günde 20 saati feda edin. Aynı Netflix kurucu ve ceoları gibi.
480 syf.
9/10 puan verdi
Kitap buram buram tarih kokuyor. Tabi İlber Ortaylı gibi ülkenin yaşayan en büyük tarihçisinin başka bir şaheseri.
Konu malum Ulu Önderimiz.
Her şeyi ile harika olan bu kitap, Osmanlı Devleti'nin son zamanlarını, Balkan ve Dünya Savaşı'nı, Milli Mücadelemizi, Cumhuriyete geçiş dönemi ve Cumhuriyet dönemlerini anlatıyor. Tabi bu konularla kalmayıp klasik bir tarih kitabından öte sanki zevkli bir köşe yazısını ve makaleyi okuyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Ayrıca konulardan Sovyetlere, Atatürk'ün arkadaşlarına, İttihatçılara,Fransa-Almanya-Avusturya vs. gibi devletlerin bizimle ve dünya ile ilişkili geçmişe yönelik tarihlerini de anlatıyor.
Dil oldukça sade ancak çok azı bilmediğim sözcükler vardı..
Kitap dört dörtlük değil de dört de 3,95 diyebilirim yalnız :) eleştireceğim bir kaç nokta ise, gazete yazısında önce başlık olur sonra da işte beşinci sayfaya geçin deyince bir başlarız okumaya gene gazete başlıklarını uzun paragraf başına sığdırarak tekrar ediyor ya, hah işte onun gibi bazı yerlerde tekrara kaçan cümleler var. Diğer eleştiri de bazen konu bütünlüğünden de sapmalar olmuş ama oldukça az bu. Ve son eleştirim de Gazi Mustafa Kemal'in bir çok resmine yer verilmiş ancak anlatılan konularla resimler birbiriyle paralel şeklinde gitse çok daha güzel olurdu tabi.
Okunması, okutulması, hediye verilmesi baş ucu kitaplardan birisi. Hatta tekrar tekrar okunmalı. Maalesef sınavlar yüzünden oldukça geç okusam da aslında, bir haftada okunulur.
İncelemeyi kitapta yazılan bir iki cümle ile sonlandırayım;
"Büyük adamların pek azı böyledirler; ama daha azı vefatlarından sonra dahi özlenirler.
Bizim özlediğimiz gibi..." (Syf: 420)
Okur Takip Önerileri
768 syf.
9/10 puan verdi
Nereden başlasam? Kitap normal roman değil ki resmen destan gibi yazılmış başucu kitabı niteliğinde.
Akıcı ve sürükleyici bir şekilde yazılan bu kitabı alırken iki kere düşünmüştüm. Çünkü tarihi kitapları yalnızca tarihçi olanlar yazması taraftarıyım. Ancak roman niteliğinde olduğundan aldım, okudum ve anladım ki yazılanlar çoğunlukla tarafsız
99 syf.
7/10 puan verdi
Klasik Türk Edebiyatı'nın mihenk taşlarından biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın güzel eserlerinden birisi. Kalemini sahte ve cinci hocalara ve dinde olmayan biatlara karşı savaş açmakla ünlenmiş bir yazar. Bu kitabında da tılsımlara, sihirlere inanmış hocaların ve hocaların yanında bulunup yardım eden kişilerin başından geçen traji komik olayları yeri geldiğinde sade yeri geldiğinde Ermeni ve Rumların konuştuğu şekilde bozuk Türkçe ile olayları başarılı bir şekilde okurlarına tasvir etmektedir. Ancak eleştireceğim noktalardan biri; ne güzel dinde biatları, tılsımlara inanan cinci hocaları güzel güzel elestirirken son sözlerinde Enver Paşa'ya niye giydiriyorsun mübarek? Bazen insanlar bir cümle ya da bir paragraf yazarken sanki başka birinden hıncını almaya calışır, yazdığı anlamlarının gayesi onun içindir ona benzetmeye çalışır ya bu kitapta biraz öyle olmuş galiba.
304 syf.
7/10 puan verdi
Kitap, psikoloji, depresyon, ruh sağlığı vs. konuları için harika bir başlangıç kitabı. Bir takım öykülerin anlatımıyla birlikte depresyonu analiz ediyor. Ancak malesef istenilen bibliyograf kitabı değil. Genellikle bu tür psikilojik kitaplar bilişsel davranışçı tarzında oluyor. Kitapta daha çok öğüt verilen davranışta değil de mutlaka depresif hastalarının pskiyatriye yönlendirilip, psikiyatrik hapları kullanması gerektiğini çok ileri seviyesinde ise elektro şok tedavilerin verilmesi gerektiğini yazıyor. Haplar dışında tedavi yöntemlerinin yazılmasını umuyordum ancak kitabın dediği şey şu; beyinde kimyasalların bozulduğu için öğütler, kişisel gelişim gibi kitapların boş olduğunu söylemekte ve hapların daha etkili olduğunu yazmaktadır ki beyin kimyasallarını düzeltmede faydalı olduğu kanıtlanmıştır.
Kitabı alın, okuyun ve son sayfalarda depresif misiniz değil misiniz test şeklinde size sunmaktadır, kendinizi test edin. Ayrıca herhangi bir can sıkıntısı, depresif gibi şeyler olduğunuzu farkederseniz psikiyatriye gitmekten korkmayın ve verilen hapları düzenli şekilde mutlaka kullanın sorunlarınız iyileşecektir.
190 syf.
8/10 puan verdi
Hepimiz biliriz, arabayı kaldırırken debriyajı kavra ve yavaş yavaş gaza bas diye. Ancak o debriyajı kavramamız gerekli sonra da araba sorunsuz gider. Aynı Stefan Zweig'in eserlerinde de görülüyor bence. Yazarın betimlemeleri gerçekten harika ancak malesef bazen betimleme uzun cümlelerle devam edince bu sefer de konu bütünlüğünü yakalayamayabiliyoruz; hele de hayallere, işlere ya da dışardan gelen seslerde bayağı etkili. Ayrıca öykü olduğundan dolayı isterse 80 sayfa olsun o gün içinde okunmadıkça da anlaşılmıyor. Şahsen ben Amok koşucusunu 3 güne ayırdım ve olaylar zincirini kaybettiğimden zor toparladım. Çünkü yazar hiç ara vermiyor. Ve mutlaka sessiz bir yerde kafa dinlenmiş halde okumak gerekli.
Can yayınlarından çıkan bu kitapta 7 tane öykü var.
1- Bir Çöküşün Öyküsü: Oldukça güzel, bunun incelemesini yapmıştım önceki incelemelerimde zaten.
2-Madalya: Bu öykü bana "Piyanist" filmini hatırlattı. öyküyü okuyanlar ve "Piyanist" filmini izleyenler anlayacaktır demek istediğimi.
3-Bezginlik: Şimdiki liseli, üniversiteli gençliği anlatıyor bence :)
4-Ay Işığı Sokağı: En çok beğendiğim bu kitap. Cimriliği ve insan elindeki değerini yitirmesinin ne kadar kötü olduğunu anlatmakta.
5-Leoperalla: Aşırı ve yanlış tutkuların esiri olmasının sonuçları.
6-Leman Gölü Kıyısındaki Olay: Bu öyküyü okuyun ardından da "Türk İşi Dondurma" adlı filmi izleyin.
7-Amok Koşucusu: 62 sayfadan oluşan bu öyküyü ilk "Şahsiyet" adlı dizide görmüştüm. Vicdanın nasıl bir duygu olduğunu gözler önüne seren Amok koşucu öyküsünü ve "Şahsiyet" dizisini kesinlikle tavsiye ederim.
520 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı iki şekilde yorumlayacağım. Öncelikle olumlu yanlarını söylemekte fayda var.
Kitap bana göre polisiye değil direkt psikolojik tahlili çok başarılı düzeyde yapan bir roman. Özellikle Psikanalitik kuramı güzel işlemiş. Karen Kimya adlı bir kadının çocukluğuna kadar indiğini ve her hayallerinde, rüyalarında çocukluktan kalan yaşanmışlıkların
355 syf.
9/10 puan verdi
Ne zamandır okuma listemdeydi ve ilk kez de "Bad Teacher" filminde adını duymuştum. Kitap beyaz-siyah ırkının çatışması ve beyazların siyahilere egemen olma, siyahileri ezme isteği altında toplanmış. Kitabın çevirisi ve anlaşılması için bir kaç durumdan söz etmem gerekli. Tabi bu asla spoiler olmayacak.
Öncelikle Scout diye bir çocuk,
288 syf.
9/10 puan verdi
İlber Ortaylı'nın bu harika söyleyişleri olan eseri ortaya çıkarana, basımını yapana ne kadar teşekkür etsek az. Ancak yaşın vermiş olduğu imkanların geç olması sebebiyle, bu kitabı keşke 15 yaşlarında okuma şansım olsaydı, daha iyi kendimi geliştirmek için rehber edinirdim. Ama biliyoruz ki hiç bir şey geç değildir. Yalnızca istenilen her şeyi yapmak kısıtlı olacaktır.
15 yaşına kadar kişiler neler yapmalı,
15 yaşından sonra 30 yaşına kadar kaçan fırsatlar nasıl değerlendirmeli ve neler yapmalı,
30-40 yaş arasında ve sonrasında bilgi birikimini nasıl genişletilebileceğini, hobilerini çoğaltabileceğini ve son kez kaçan fırsatları yakalama imkanları..
Hangi filmleri izlemeli, hangi kitapları okumalı, hangi müzikleri dinlemeli ve nihayetinde hangi yerleri gezmeli, gezerken nelere dikkat etmeli en ince ayrıntısına kadar, İlber Hoca'nın sohbetinden mükemmel tavsiyeler...
Kesinlikle geç kalmadan okuyun, okutun ve özellikle tekrar tekrar okunması gerektiği için kitaplığınızın baş köşelerinde yerini almalı.
Olumsuz pek yanı olmamakla birlikte kitap biraz sıkıcı oluyor -gibi- sonlara doğru tabi mesela müzikle ilgilenmeyen ya da film izlemeyi sevmeyen, amaan para da yok zaten, konforumuz da bozulmasın diye gezmek istemeyen, gezmek yerine mobilya eşyaları alalım, herkese gösterişli, şaşalı düğünler yapıp borç altında kalıp gezmeyelim, okumayalım diyorsanız tabi ki bu kitap size göre değil.
184 syf.
9/10 puan verdi
Düşleriniz mi var? Onları gerçekleştirmek için geç kalmadınız, eğer düşlerinizin yolundan giderseniz tüm evren sizinle işbirliği edecektir.
Kitabı geç bir zamanda keşfedip okudum ancak bazı cümleleri var ki tekrar tekrar okuyup üzerinde düşündürmeden okumayı hızlandıramıyoruz.
Kitabın muadilleri bence Küçük Prens, Sofie'nin Dünyası ve Şeker Portakalı. Bunlardan birini okuduysanız ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
Taşları altına çevirmek isteyen Simya'nın hayallerle gerçeğin iç içe olduğu bir dünyayı sunuyor bizlere.
Okuyun, bir daha okuyun ve sonra okutun.
160 syf.
8/10 puan verdi
Tiyatro şeklinde yazılmış klasiklerden olan önemli bir Moliére eseri. Bu eser Moliére zamaninda beğenilmiyor, oyunun beş perdelik sahnesi oldukça az bulunuyor.
Bazı kitaplar, şarkılar ya da filmler vardır. Bunlar zamanında beğenilmez ya da okur, dinleyici ya da izleyici taraftarı pek bulunmaz. Ancak zaman ilerledikçe daha bir popüler haline gelebilir hatta kült bir eser olarak klasikler arasında yer alabilir. İşte bu kitapta öyle.
Klasik okunurken illa Can, iş bankası ya da Yapı kredi yayınları olmasına gerek yok yani illa şartlandırmaya gerek yok -ki bazen bu yayınlarda dahi dil zor anlaşılıyor- 'Buket Yılmaz'ın çevirisi ile "Antik Yayınları'ndan" okudum dili gayet güzel, hiç sıkılmadım anlaşılır ve sahnelerdeki davranışlar güzel uyarlanmış.
Kitap komedi tarzında yazılmak istenirken daha çok trajikomik tarzında olmuş. Hatta Goethe, "Cimri'nin" bir komedi değil, bir trajedi olduğunu söylediğini belirtmekte fayda var.
Zaman zaman güldüğüm zaman zaman da düşündüğüm bu eser ve diğer tiyatro eserleri, keşke boş skeçli tiyatral oyunlar yerine beyaz perdeye aktarılsa ya da tiyatro gösterimleri kaydedilip ara sıra tvler de çıksa daha güzel olurdu.
Her ne kadar kitapları okuyup özen göstersek de her zaman savunduğum gibi, estetik ihtiyacımızi karşılayan tiyatro ve sinemadan, film ve radyodan uzakta kalmamamız gereklidir.
272 syf.
8/10 puan verdi
"İsmail Abi!"
"Hoooop!"
"Beklemekten vazgeçme sakın. O gemi bir gün gelecek."
replikleriyle aklımıza kazınan, Türk tv tarihinin en yüksek İMdB notunu alan Leyla ile Mecnun'u oldukça geç keşfettim keşke daha öncesine kadar izleyebilseydim. Oyunculukları o kadar sağlam ki, o kadar akla kazınıyor ki romanı okudukça her
126 syf.
10/10 puan verdi
Ama şimdi bir daha yapmam dediğim şeyi neden yapıyorum ki?
Klasiklerin okunma süresi uzun olmamalı ancak ben dört haftada yazılan Genç W. Acıları’nı on günde okudum neden tabi ki kpss yüzünden.
Şimdi bu kitap hakkında bayağı uzun yazı yazacağım, ne zamandır okumak istediğim kitaplardan birisiydi, ilginç lüzumlu- lüzumsuz bilgiler de vereceğim ve
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,1bin okunma
366 syf.
10/10 puan verdi
Alternatif tıp için çok güzel bir kitap. Ancak basımı galiba ya durdurulmuş ya da "Mucize İlaçlar" adlı kitabına toplamış bilgileri ya da yayınevi kapanmış. Büyük ihitimal yayınevi kapanmış. Ben bu kitabı yaklaşık 5 yıl öncesine kadar almıştım ancak yeni okuyabildim.
Kitaptaki bilgileri şöyle özetleyebilirim;
-Haftada 2 3 kez balık
