Leylim, Leyla Canım, Leylam, Merhametsiz Ömrüm, Leylam kardeş çocuk, Azizim Leyla, Dost, Leyla Usta, Leylim benim, Canım benim... diye başlamıştır mektuplarına Ahmed Arif her birinde başından sonuna kadar Leyla'sına olan aşkını dökmüştür satırlara. Kelimeri çokça kırgın çokça öksüz kalmıştır. Cevap alamadığı her an içi daralmış, yanmıştır Ahmed Arif. Körkütük aşıktır hayata tutunma çabası içinde en büyük desteği aşkıdır. Ahmed Arif aşkını her an yazmış ancak Leyla Erbil bu mektuplaşmalarda dostluk çizgisini çizmiş ve derinlessede hep korumuştur. Ahmed Arif "ilk sen mağlup ettin beni" demiş ve bu durumu kabul etmiştir. "sen ister dostum ol ister sevgilim yeterki hayatımda ol. " diyerek dostluguyla yetinmeyi bilmiştir. Leyla evlenme kararı aldığında Arif Leyla'sına hiç darılmamış ona düğün hediyesi olarak "suskun" şiirini göndermiştir. Çünkü o hep Leyla'nın mutluluğunu istemiştir. Işte böyle naif bir aşkın mektuplarıdır okuduklarımız. Kitabı bitirip şöyle kapattığımda kapağı aklıma ilk gelen acaba Ahmed Arif yaşasaydı içini rahat rahat döktüğü bu samimi mektuplarının yayınlanmasını ister miydi?