benlik, zamana ve mekana göre üstlendiğimiz rollerin bir bütünü olarak karşımıza çıkar ve benliğin merkezinde hâkim olan duygular; ümit, arzu ve düş kırıklığı olarak yaşanır. Peki, biz henüz bu rolleri üstlenmeden, benlik tasavvurlarımız ve alt kişiliklerimiz oluşmadan önce veya onları devre dışı bıraktığımızda kimiz ve dünyayı nasıl görürüz?