Günümüz Türkiye'sinde kimse kendi evinin önünü süpürmüyor. Çünkü hiç kimse kendi evinde oturduğuna inanmış değil. Sadece bu gerekçeyle yetinmiyor evlerinin önünü süpürmeyenler; evimizin önünü süpürmek bile, diyor sokak temiz olmayacak, zira süprüntüler kümelenmiş halde yine sokakta kalacak. Onları sokağımızın dışına taşıyacak bir örgütten, bir örgütlenme tarzından mahrumuz.
Fakirleri hem patronların hem de sermayenin kulları haline dönüştüren bir ekonomik ve sosyal sistem olan kapitalizm, altın ve kuvvet ilahları tarafından üretilen fakat halka tükettirilen şeytani bir toplumsal örgütlenme şeklidir.
Sayfa 7 - Dünya YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"Devlet diye gerçek bir şey yok ki abi. En tepede kendini devlet sanarak kararlar alan, insanların yaşamasına ya da ölmesine karar veren çobanlar var.” ... “Toplumda disiplin de olacak. Ama bir çobanın güdümünde sağlanan disiplinin zararı faydasından daha çok. Baskı uygulamak, hiyerarşi kurmak niye şart olsun? Örgütlenme, uzlaşma diye kavramlara ne oldu?"
Sayfa 434Kitabı okudu
Arzu ede ede kendilerini yitiren insanlar, ihtiyaçlarıyla yetinseler iyi ederler. Mücadelelerden, baskılardan ve sağlığa zararlı hiyerarşilerden temizlenmiş yeni bir toplumsal örgütlenme ancak arzu hubris'inin, kibrin gemlendiği bir dünyada doğabilir.
"Modernlik" on yedinci yüzyılda Avrupa'da başlayan ve sonraları neredeyse bütün dünyayı etkisi altına alan toplumsal yaşam ve örgütlenme biçimlerine işaret eder.
Sayfa 9 - Ayrıntı Yayınları, 2020Kitabı okudu
keza at üzerine olan türk lügatı çok zengindir. bugün izleri var ama bunları tamamen bilmiyoruz. atların renklerine, yaşlarına, cinsiyetlerine göre farklı isimler var. öyle ki teferruata girildiği zaman bu isimlendirme binleri buluyor. araplar hiçbir zaman "on dört yaşındaki boz renkli dişi deve" demezler; onun kısa bir adı vardır. çünkü çölde güdülürken o deve öyle çağırılır. at ve deve üzerine bu zengin lügat, bir yandan da militer bir hareket tarzını getiriyor; örgütlenme ve çabuk hareket kabiliyeti. bunun yanında bir de silah ve demir işçiliği var. demir; uygarlaşmış, felsefe üreten bir milletin işi değil. avrupa tarihinde kuzey avrupa'nın barbarları için "holstein kültürü" denilen bir devre var; bu kavimler daha okuma yazma bilmedikleri zamanlarda demir işliyorlardı. demir işi çok büyük şehir merkezleri kurmayı gerektirmiyor. anadolu'ya da demiri getiren hititlilerdir. naşili dediğimiz bu kavim, muhtemelen güney ukrayna'dan anadolu'daki hattilere saldırdı, demir ve silah da onlarla birlikte geldi.sonrasında hükmettikleri yerin adını aldılar, kendilerine "hatti" denildi. en önemli unsur da devlet mekanizması... bizim göktürk kağanlığı ve türgişler var. bunlar birer devlet; dış ilişkileri var, vergi toplamayı, ganimet paylaştırmayı biliyorlar
Sayfa 36 - timaş yayınları, 3. basımKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.