Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sovyetler Birliği'nin çöküşünden beri, Ortadoğu'da farklı amaçlar güden yeni bir Amerikan politikası gündeme geldi. Bu politikanın ana hedefi bölgesel bir hegemonyanın -bölgeye hâkim olabilecek ve Ortadoğu petrolleri üzerinde tekelci bir kontrol kurabilecek tek bir bölgesel gücün- ortaya çıkmasını engellemektir.
Ah hocam ah
Doğu-Batı bloğu yerine şimdi, İslâm ülkelerinin üstünden, Doğu'dan Batı'ya bir çizgi çekilirse yukarıda Rusya var, Avrupa, Amerika var, müslüman olmayan ülkeler var. Onun altında Fas'tan Endonezya'ya kadar İslâm ülkeleri sıralanıyor. Onun için Batılı devlet adamları; "Şimdiki mücadele ekseni Kuzeyle Güney arasındadır. Karşımızda müslümanlar vardır." diyorlar. Ortadoğu'da petrolleri elde etmek için yapılan çalışmalar var. Zaten israil'i yerleştirdiler ve onun alanını genişletme çalışmaları var. Hudutlarının içine bizim topraklarımız da giriyor. GAP arazisi, Adana ve sâir yerler giriyor. İşte bütün bunların karşısında müslümanların; bu oyunları anlayan kaliteli insanlar olması lazım. Kuvvetli bir imana sahip olmaları lazım, dinlerine sahip çıkmaları lazım! Bugün, "İslâm dinine hizmet ediyorum, İslâm dininin sahibiyim, dünyanin neresinde olursa olsun onu koruyacağım!" diyen bir devlet yok! Doğrudan doğruya Osmanlı gibi İslâm’ı korumayı kendisine amaç edinmiş ve bunu ilan eden bir devlet mevcut değil! Osmanlı’yı yıktılar, yerine bir şey ikâme olmadı. Müslüman ülkeler var, müslüman ülkelerin İslâm'a yüzde nispeti 30-40-50-60 faydalı olan idarecileri var. Ama hiçbirisi de doğrudan doğruya İslâm'a yüzde yüz hizmetçi olamıyorlar!
Reklam
Sovyetler Birliği'nin çöküşünden beri, Ortadoğu'da farklı amaçlar güden yeni bir Amerikan politikası gündeme geldi. Bu politikanın ana hedefi bölgesel bir hegemonyanın -bölgeye hâkim olabilecek ve Ortadoğu petrolleri üzerinde tekelci bir kontrol kurabilecek tek bir bölgesel gücün- ortaya çıkmasını engellemektir. Bu, Irak, Iran ve bölgede gelecekte öngörülebilecek bir tehdide karşı Amerikan politikasının temelinde yatan asıl kaygıdır.
Sokaklarda arasıra, - Eskici... eskiler alırım, elbise, palto, kağıt... eskici... diye dolaşan insanlara rastlarız. Şimdi de aynı çığırtkanlık politika sahnelerinde gözümüze çarpıyor: - Eskiler alırım. Eski milletvekili, eski bakan, eski cumhurbaşkanı, eskiciiii... (...) - Petrolleri Amerikalılara kim verdi? - Demokrat Parti. - Madenleri Amerikalılara kim sattı? - Demokrat Parti. - Üsleri Amerikalılara kim verdi? - Demokrat Parti, - İkili anlaşmaları kim imzaladı? - Demokrat Parti. Ortadoğu ve Balkanların en büyük müteahhidi, televizyon ekranından başını uzatarak bağırıyor: - Biz Demokrat Partinin devamıyız... Öyledir! Koronun sesi yükseliyor! - Eski alırım. Eski milletvekili, eski bakan, eski cumhurbaşkanı. Eskiciiiiii... Bir eski ses: - Petrol satarım. Maden satarım. Üs veririm. Kapitülasyon anlaşmaları imzalarım... Uğur Mumcu Çağın Suçu,
Güneydoğu'da, Kürt meselesini oluşturan bir grup sorunun yanında, bölgesel kalkınma sorunu, gelir adaletsizliği sorunu, insan hakları sorunu, Ortadoğu petrolleri ile ilgili olarak dış güçlerin müdahalesi sorunu, komşu ülkelerle yaşanan su sorunu, ülkemize rejimlerini ihraç etmek isteyen devletlerin yarattığı güvenlik sorunu gibi başka problemleri de gündeme getiren daha pek çok sorun vardır
Sayfa 112 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Ortadoğu petrolleri
19.Yy sonlarinda Antoine Kitabgi adında ufak tefek, general rütbeli bir Sayın Bay, Paris'e gel­mişti Bazılarınca Amerikan, bazılarınca da Gürcistan kökenli olduğu sanılan Kitabgi, Acem hü­kümetinde gümrük hizmetleri genel müdürlüğü dahil çeşitli görevlerde bulunmuştu. Bir İngiliz diplamatın sözleriyle "Batı'yla ilgili konularda iyi yetişmiş
Reklam
Oradoğu yer altı kaynakları açısından zengin bir coğrafyadır. Dünya petrolünün %60'ı bu bölgelerden çıkarılmaktadır. Ortadoğu petrolleri genel olarak Körfez Bölgesi ve Suudi Arabistan topraklarından, İran'ın Huzistan eyaletinden ve Irak topraklarından çıkarılmaktadır. Dünya petrol rezervlerinin 2/3'ü Körfez ülkelerinde bulunmaktadır.
Musul meselesi
Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Musul bölgesi, petrolleri dolayısıyla, İngiltere, Fransa, Almanya ve hatta Birleşik Amerika arasında rekabet konusu olmuş fakat 1916 Sykes-Picot Antlaşması ile bu bölge Fransa'ya bırakılmıştı. 1920 Nisan ayındaki San Remo Konferansı'nda Fransa, kendisini Ortadoğu'da desteklemesine karşılık, burasını İngiltere'ye bırakmıştı. Lozan Konferansı'nda Türk-Irak sınırının çizilmesi meselesi görüşme konusu olduğu zaman, Türkiye, Musul ve Süleymaniye bölgeleri halkının büyük çoğunluğunun Türk olması hasebiyle, buraların Türk sınırları içine katılması gerektiğini ileri sürmüş ve Irak adına, mandater devlet olarak, İngiltere de buna itiraz etmişti.
Sayfa 245
Hitler neden Türkiye'yi işgal etmedi?
İkinci Dünya savaşının en gizemli noktası Hitler'in tüm Avrupa'yı alması ve Rusya'yı işgal etmesine rağmen Türkiye'ye yönelik hamlede bulunmamasıdır. Neden Türkiye'yi işgal etmemişti? Senaryo çok, kesin bir cevap yok. İşte senaryolar: Türkiye Birinci Dünya Savaşı müttefiki ülkeydi. Türkiye'nin zorlu coğrafyası gözünü korkutuyordu. Öncelikli hedef üstün Alman ırkına yurt olacak bereketli toprak ve köle kaynağı Slav nüfusuyla Rusya daha cazipti. Bu yüzden İngiltere ve Fransa ile süren savaşı neticelenmeden Rusya'ya yöneldi. Türkiye ile vakit kaybetmek, fakir, yorgun ancak savaş tecrübesi olan bu ülkeden çekindi. Büyük ordusunun petrol ihtiyacı için Kafkas petrollerine ulaşmak istiyordu. Ortadoğu petrolleri henüz keşfedilmemiş, sınırlı üretim ve alt yapısı yetersizdi. Ayrıca Hitler yalnızca petrole ulaşmak istemiyor düşmanları Rusya'yı bu kaynaktan uzak tutmak istiyordu. Ortadoğu'daki cazip petrol kaynağı olsa da Kafkaslara gidecekti. Çünkü 1940'lı yıllarda Sovyet petrollerinin yüzde 75'i Bakü'den alınıyordu. Senaryolara eklemeler yapılabilir.
Sayfa 344
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.