Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herhalde bizim kadar çabuk ve sık, ıstakozun kabuk değiştirmesi gibi dil değiştiren bir millet olmamıştır. Neredeyse bir nesil içinde Osmanlıca' dan Öztürkçe'ye, oradan "Anglomanca" diye tabir edeceğim yeni garip dile geçtik. Bu sonuncusu inanılmaz bir hızla gerçekleşti.
"Kullanılan sözcük sayılarının azaldığının idrakindeydim," dedi Kadızade, mazeret beyan eder gibi, "Belki de, dile ilişkin kaygılarımız Türkçe-Osmanlıca tartışmalarıyla sınırlı kaldığından afaziye uyanamadık. Kelimelerin sesli/yazılı şekilleriyle uğraşıyorduk. Beyinlerimize ulaşıp ulaşmadıkları üzerinde düşünmek aklımıza gelmedi. Düşünce içeriklerinin korunup korunamadığının üzerinde de düşünemedik." "İdeolojik kavganın idrakindeyiz," dedi Danışman, "Anlaması zor olan, meselâ, neden 'önemli' ve 'mühim' kelimelerinin her ikisini de kullanmamış, Latin harflerinin yanı sıra Arap harflerini de öğretmemiş olduğunuz. Onu yapsaydınız, tek sorununuz çeviri olurdu." "Düşünemedik," dedi Kadızade yine "Haklısınız, ilim mi, bilim mi münakaşalarına gömüldük, her ikisinden de olduk. Kavramın kendisi, karşılığı olmayan bir sesten, bir şekilden ibaret kaldı"
Reklam
DİL- TÜRKÇEMİZ ve OSMANLICA Örneğin okulda Atatürk'ün karga kovaladığını bilirdik ama 5000'e yakın kitap okuduğunu bilmezdik. Laikliğini az çok bilirdik ama Kurtuluş savaşı sırasında işgalci Yunanlılarca yıkılan ve ahır yapılan yüzlerce Camiyi tamir ettirdiğini bilmezdik. İçki içtiğini duyardık da Kur'an'ın ilk gerçek tefsir ve
Osmanlıca, sadece Türkçenin Arap harfleriyle yazılmasıdır. Bunun ayrı bir dil olamayacağı çok açıktır.
Osmanlıca denen dil aslında bir dil değil, bir bürokrat jargonudur. Tıpkı orta zamandan yeni zamanlara geçerken Avrupalıların yazı dillerinde birtakım Yunan-Latin deyimlerini kullanmaları ve barındırmaları gibi bir durum söz konusudur.
BİLİYOR MUSUNUZ? “1923TE TÜRKİYE’DE; Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu. Traktör sıfırdı, karas...aban’dı. 5 bin köyde sığır vebası vardı. Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu. İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon
Reklam
Görevli "velkam sör" diyerek açıyor kapıyı. "Vatandaş Türkçe konuş!” demek geliyor içimden. Yüksek kemerli tarihi kapıdan geçerken, taşa kazılı Osmanlı yazısına takılıyor gözüm; ‘Dil ve Din’i yazarken öğrendiğim Osmanlıca işime yarıyor: “Der-sa-a-det Ci-na-yet Tev-kif-ha-ne-si 1337” “Ekskiyuzmi sör!?” diyor görevli. “Burası ‘Cinayet Tevkifhanesi’ mi?” diyorum. “Hayır efendim,” diyor Türkçe olarak; “Burası Four Seasons…” İçimde kopan kahkahayı bastırıyorum: “Ama öyle yazıyor!? Katiller mi kalıyor burada; siz gardiyan mısınız?” Yanıma gelip omzumun üzerinden başını yaklaştırarak yazıya bakıyor: “Bilmiyorum efendim,” diyor, “eski yazı.” “Boşver,” deyip açtığı kapıdan girerken çok şakacısınız efendim diyor gülerek. Dönüyorum: “Şaka değil, bu otel on yıl öncesine dek solcuların tıkıldığı bir zindandı; bu kapıda gardiyanlar, askerler bekliyordu bir zamanlar. Ve tutuklu anaları..”
Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması 06.01.2013 16:59 Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması Türkiye'de Sosyalizm'in en büyük savunucularından Hikmet Kıvılcımlı'nın Eyüp Sultan'da yaptığı tarihi konuşma. TIMETURK / Haber Merkezi Muhterem Vatandaşlarım! Sevgili İşçi kardeşlerim!Bugün, Müslüman
Sayfa 1 - derleniş yayınlarıKitabı okudu
Son zamanlarda tarih ve edebiyat fakültelerinde bile "Osmanlıca bilir" gibi abes bir deyiş sozkonusu olmaya başladı. Oysa Osmanlıca, sadece Türkçenin Arap harfleriyle yazılmasıdır. Bunun ayrı bir dil olamayacağı çok açıktır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.