İçinde yaşadıkları şartları dönüştürme iradesine sahip olmayanlar, çok geçmeden bu şartları aklileştirme ve rahatsız olmayacakları bir içeriğe kavuşturma eğilimine girerler.
Kültürle uygarlık arasındaki münasebet, uhrevî ile dünyevî saadet, Tanrı devleti ile Güneş devleti arasındaki münasebet gibidir.
Birisi dram, öteki ütopya...
Aklı başında olmak her var saydığımızın var olmayan bir yanını görebilmek, her yok sandığımızın varlık alanına çıkar bir yanı bulunduğunu bilebilmektir.