Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mükemmeliyetçiysek ve 100 değil 99 aldıysak, kendimizi 10 almış öğrenciden farklı hissetmeyiz. Bir ilişki ya iyidir ya kötüdür. Bir insan ya iyidir ya kötüdür. Ya başarılıyız ya da başarısız gibi... Mükemmeliyetçilerin GRİ'si yoktur. Sevmezler gri rengi. Hatta gri onlara belirsizlik ve boşluk gibi gelir adeta. Bazıları da bunu öve öve anlatır: "Ben net biriyim. İçim dışım birdir. Ne istediğimi net olarak söylerim." Ben de sorarım; "Ne istiyorsun peki?" Cevap şöyle gelir:"İşte hocam sorun da bu... BİLMİYORUM!"
When people are buffeted by seemingly endless windstorms and their lives look like calamities, they may wonder why they have been given so many tests, and why God appears to be so merciless. Going through hardship is like being a rock in a tumbler. You're tossed to and fro and get bruised, but you come out more polished and valuable
Sayfa 328Kitabı okudu
Reklam
Selmân-i Fârisi'nin Hayat Hikayesi
Efendimiz (sas) Kuba'ya varıp, çok coşkulu bir topluluk tarafından karşılaşınca, Yahudiler oldukça telaşlanmış, Yesrib'deki üstünlüklerini kaybetmenin korkusunu yaşamaya başlamışlardır. Bir Yahudi, büyük bir öfke ile Beni Kurayza mahallesindeki bir hurma bahçesine girmiş, bahçenin sahibi olan diğer Ya hudiye olan-biteni anlatmaya
Sayfa 420 - Hakikat Yolcusu, ilim peşinde, ehli beytten, Selmânı Farisi..Kitabı okudu
Osmanlı tarihinde maalesef mülkiyet çalışmak o kadar kolay değil. Bu yüzden tam olarak bilemesek de bu ticari gelişmede esas payın gayrimüslimlerde, gayrimüslimler arasında da Ermenilerde olduğu 1890’larla birlikte ortaya çıkıyor. Fakat ezici bir çoğunluktan bahsetmiyorum. Her zaman Müslümanlar da var bu gelişmenin içerisinde. Ancak Osmanlı bağlamında büyük ölçekteki toprak sahiplerinin birçoğunun Ermeniler olduğunu söyleyebilirim. Fakat çok büyük bir coğrafyadan bahsediyoruz. Ermenilerin varlığı, Aşağı Ova dediğim Haçin ve Feke’de daha netken, ova genelinde o kadar net değil. Ayrıca pamuğun yanı sıra bahçeciliğin de aynı dönemde geliştiğini ve o alanın da çoğunun gayrimüslimlere ait olduğu söylenebilir.
Bu cümle İstanbul'da geçen çocukluğumun en net özeti.
Budapeşte çocukları için boş arsa, bozkır, ova, çayır demektir....bu bir karışlık toprak, onlar için sonsuzluk ve özgürlük anlamına gelir.
Reklam
Zaman asla çocukluktaki kadar hızlı geçmez, bir saat başka hiçbir zaman o denli kısa gelmez. Her şey açıktır, sağa sola koştur, şunu bunu yap ve bir bakmışsın güneş batmış, alaca karanlıkta kalakalmışsın, zaman bir set gibi çekilmiş önüne; hayır olamaz, saat dokuz mu olmuş? Fakat zaman asla çocukluktaki kadar yavaş da geçmez, bir saat, başka hiçbir zaman o denli uzun gelmez. Açıklık ortadan kalkınca sağa sola koşamazsın, hem düşüncelerin hem de gerçekliğin önüne her dakika bir set çekilir, zaman, içine kapatıldığın bir hücreye dönüşür. Gideceği yere varmayı iple çeken bir çocuk açısından, avucunun içi gibi bildiği bir yolda bir saat boyunca arabaya kapatılmaktan daha kötüsü var mıdır? Hem de sigara içen iki ebeveynin duman altı yaptığı küçücük arabada, arkadaki çocuk her kımıldadığında dizi şoför koltuğuna çarptığı için ona kızan bir babayla?
Sayfa 150 - monoklKitabı okudu
Cidde’de Ziyaretimiz Avukatlığı bıraktıktan sonra 14 yıl süreyle Cidde Radyosunda dinî, ahlâkî ve tarihî programlar yaptı. 1976 yılında Mekke-i Mükerreme’de hac farizamızı eda ederken, Abdülkadir Badıllı, Ahmet Apay, Hacı İshak Efendi ve ben, Bekir Beyi ziyaret etmeye karar verdik. Cidde’de Bekir Beyin program yaptığı radyo binasına gittik.
Cidde’de Ziyaretimiz Avukatlığı bıraktıktan sonra 14 yıl süreyle Cidde Radyosunda dinî, ahlâkî ve tarihî programlar yaptı. 1976 yılında Mekke-i Mükerreme’de hac farizamızı eda ederken, Abdülkadir Badıllı, Ahmet Apay, Hacı İshak Efendi ve ben, Bekir Beyi ziyaret etmeye karar verdik. Cidde’de Bekir Beyin program yaptığı radyo binasına gittik.
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.