Şiir konusunda üst düzey bir bilgisizliğim vardır. Şiire karşı bir ilgim olmadığı gibi yeteneğim de yoktur. Hatta bir şiir kitabı nasıl okunur, onu da bilmem. Ama madem bir kere Sbahattin Ali külliyatını devirmeye hedefe koyduk, bunu da okumak boynumuzun borcudur.
Sabahattin Ali daha çok öykü ve romanlarıyla bilinen bir edebiyatçı fakat ilginçtir ki, edebiyata şiirle girmiş. Balıkesir Öğretmen Okulunda öğrenci ike, daha 17 yaşında ilk şiiri yayımlanıyor. 1935 yılından sonra şiir dünyasından tamamen çekiliyor. (O romanları ben yazsam, ben de şiirin yüzüne bakmam tabi)
Şiirlerinde işlediği temel konular aşk, yalnızlık, umutsuzluk, karamsarlık. Şiirlerinde de öykülerinde olduğu oradan oraya savrulan bir kişilik sergiliyor. Bazen “Aldırma gönül aldırma” diyerek kendi kendini teselli ediyor, bazen de “Geçmiyor günler geçmiyor” diyerek veryansın ediyor.
Kendisi bile yazdığı şiirleri çok beğenmiyor, bunları yazmanın hayatının en büyük hatası addediyor ama öyle şiirleri var ki, şarkıya dönüşüp dillere pelesenk oluyor:
Leylim Ley (Zülfü Livaneli)
Göklerde Kartal Gibiydim (Volkan Konak)
Çocuklar Gibi (Sezen Aksu)
Dağlar (Sezen Aksu)
Ben Sana Vurgunum (Nükhet Duru)
Aldırma Gönül (Edip Akbayram)
Geçmiyor Günler (Ahmet Kaya)
Kara Yazı (Ahmet Kaya)