Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
HASAN KANTARCI’YLA “YOLLARIN İZİNDE”… M. NİHAT MALKOÇ Herhangi bir kimsenin, daha çok bir edebiyatçının gerek yurt içinde gerekse yurt dışında gezip gördüğü yerlerdeki toplumları, kentleri, mekânları, yaşayışları, âdet ve töreleri, gelenek ve görenekleri, doğal ve tarihî güzellikleri, ilgi çeken değişik yönleri edebî bir üslupla kaleme alarak
Reklam
Mevlana İdris
Burası dünya. Gece gece gece Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık. Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor Dünyanın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden, nizamnamelerden sıkıldık Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden, bilgisayar tıkırtılarından,
NURETTİN ATICI IRKÇILIĞIN ŞEYTANLARI Kâinatın kurulduğu andan itibaren insanoğlu ben egosu ile her şeyin sahibi olması duygusu ile adeta şeytan gibi pusuya yattı. Bu duygu insanlığın üremesine eş olarak nasıl dünya üstünde nüfus patlaması yaptıysa, kendinin olduğunu değil de insanlık türlerini hazmedeme içgüdüsü ile vahşice katliamlara
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
2. Kitap analizi-Uçurtma Avcısı
Evet arkadaşlar, bu haftaki analiz kitabımız UÇURTMA AVCISI. Hadi bakalım kitapla ilgili fikir, yorum, soru ve önerilerinizi bekliyoruz. Öyle bir irdeleyelim ki tabiri caizse cıcığını çıkaralım. Mesela ben soruyorum: 1. Emir Hasan'a yapılan çirkin olaya şahit olduktan sonra neden ondan uzaklaştı? 2. Sohrap'ı almaya kendi vicdanını rahatlatmak için mi gitti, yoksa Hasan'a olan vefa borcunu odemek icin mi? 3. Sizce Sohrap onca şeyin ardından Yeni hayatinda mutlu olabilir mi? 4. Herkesin hayatinda ugruna bin tane ucurtma yakalayacagi bir dost var mıdır / olmalı mıdır? NOT: iletiyi paylasirsaniz siz katilmasaniz bile katılmak isteyenlere ulaştırmış olursunuz.
Reklam
Bir Yudum Kitap
Ne vakit güzel günler düşlesek, birileri çıkıp mahveder. Ekseriyetle böyledir, bilirsiniz. Erdal Öz, "İnsanlığın geleceğini ve senin o günleri göremeyeceğini düşünüyorsun. Müthiş hüzün veriyor bu sana." derken bir şeyler anlatmak ister. Yıllar geçmiş, yazarla fikirlerimiz pek değişmemiş sevgili okur. Hem acı, hem güzel. Siz yine de
Teşekkürü Borç Bilirim..
Özlem inanılmaz bir duygu. Biri söylemişti. Söylediklerini ilk seferde hiç bir zaman anlayamadığım ve bu anlaşılmazlığına hayran olduğum biri. Demişti ki " özleyip hayalini kurduklarım, bir süredir kullandığım uyuşturucu. " Benim içinde tatlı bir yolculuk, bazen bölündüğünde gerçek zamanımı reddediyorum. "Zaman debisi değişmez bir
Aklımızla Dalga Geçiyoruz
Aslında insanlar en büyük nazlarını birbirlerine değil, Yaratıcıya yaparlar. Öyle ya sormadan yaratmış, zor bir dünyanın içine bırakmıştır. Bu yüzden en çekilmez yanlarını O'na gösterir, en büyük isyanlarını O'na yaparlar. Çünkü dile getirmekten ne kadar kaçınırsak kaçınalım. Hepimiz bir faniliğin içinde olduğumuzun farkındayız. Ne kadar göz ardı
Zıtlıklarla Doluyuz
Gidiyoruz, hesapsızca gidiyoruz gün batımına. Aydınlığı umut edip karalar bağlıyoruz içimize. Gülsün diyoruz herkes, biz ağlıyoruz her şeyden önce. Geleceği kurtarmaya yemin edip geçmişe sövüyoruz. Ya hep bir şeyleri yanlış anlıyoruz, yanlış yapıyoruz ya da yapmak istediğimiz gibi anlıyoruz. Ölüm dediğimiz olaydan deliler  gibi korkarken, güya o çok sevdiğimiz hayatı baştan savma yaşıyoruz. Birileri yola getirsin bizi diye bekliyoruz. Kalkıpta iyiye, güzele karşı bir adım da biz atalım demiyoruz hiç. Sevgi bizden sorulur deyip anaya bacıya küfrü ağzımızdan hiç eksik etmiyoruz. Zıtlıklarla doluyuz vesselam. Kimseye işte ben buyum diyemiyoruz hiç. Çünkü biz bile anlam veremiyoruz kendimize. Kazanmak ruhumuzda var bizim, kaybetmek nedir bilmeyiz diye diye hırsımıza, kıskançlığımıza azim deyip kandırıyoruz kendimizi ve kaybediyoruz sevdiklerimizi. En akıl almaz yalanları biz söyleyip tövbe etmek için iki kelime duayı bir araya getiremiyoruz çoğu zaman. Şeytanda bir şey mi! Biz öyle kötü oluyoruz ki şeytanı bile utandırıyoruz. Kıyametin hesaplarını yapıyoruz hep. Aslında içimizde kopardığımız kıyametler öldürüyor bizi ama biz hiç farkında olamıyoruz. y.k.
Reklam
Bir dönem böyle de hissetmişsem demek ki...
“Bana sorarsan kütüphanene dön. Yani kitap ol. Aydınlan ve aydınlat.” [Cemil Meriç] Şu sıralar gündemi takip etmek, Cehennemle irtibat halinde olmak gibi... Ölüm var, Şiddet var, İsyan var... Kaos var. Kendi sınırlarımızı aşmışlığın verdiği hadsizlikle ilerliyor, ilerledikçe de bu kan kırmızı pistte açık ara farkla göğsümüzü kana
514 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.