Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
256 syf.
·
Puan vermedi
İçimdeki Müzik
Herkese merhaba, Dünyanın en nahif, en samimi, en gerçek kitaplarından desem bu iki kitap için! 11 yaşında güzeller güzeli Melody’nin maceralarına, hayatta karşısına çıkan zorluklara ve bu zorluklar karşısında verdiği mücadeleye şahit olacaksınız. Özel gereksinimli bireyleri ve ailelerini öyle iyi anlatan öyle iyi empati kurdurtan kitaplar ki bunlar. Hayranlıkla okudum bitirdim. Hatta çabuk bitti diye çokça üzüldüm. Yer yer beni duygulandıran, yer yer gururla gülümseten beni büyüleyen bir seriydi. Eğer önyargılarınız var ise kıramadığınız tabulara sahipseniz, özel gereksinimli bireylerle nasıl iletişim kurarım bilmiyorum diyorsanız lütfen bu iki kitaba şans verin. Özel gereksinimli bireyler hakkında, onların hissettikleri hakkında, ne düşündükleri hakkında çokça fikir sahibi olacaksınız. “Daha önce ben neden böyle davrandım, neden yok saydım ya da neden görmezden geldim, neden onlar bir şey hissedemezmiş gibi düşünüyordum?” Sorularıyla vicdanınıza dokunacak olan bu kitapla özel gereksinimli bir birey olan Melody’nin onun ağzından hayatına şahit olacaksınız. Kaynaştırma programlarının önemini, özel gereksinimli bireyler için hazırlanmış kampların onların hayatına nasıl güzel dokunduğunu öylesine güzel işlemiş ki sevgili yazarımız. Dili de çok akıcı. Bu iki kitap 7’den 70’e herkese hitap ediyor. Özellikle ergen-gençlere tavsiye Önce “İçimdeki Müzik” kitabı daha sonra devamı olan “İçimdeki Melodi” kitabı girdi hayatıma. “İyi ki seni tanıdım Melody Keşke daha önce tanısaydım.” Melody’i ve hayatını merak eden herkeeese tavsiyem efenim.
İçimdeki Müzik
İçimdeki MüzikSharon M. Draper · Timaş Genç Yayınları · 202130,3bin okunma
724 syf.
·
Puan vermedi
·
109 günde okudu
𝕋𝕌𝕋𝕌ℕ𝔸𝕄𝔸𝕐𝔸ℕ𝕃𝔸ℝ Hemen hemen her okurun merak ettiği ama tanışmaya biraz çekindiği bir yazardır Oğuz Atay. Çünkü bilirler ki onu okumak ve anlamak öyle her okurun harcı değil. Çokça duyup gördüğüm ve senelerdir merak ettiğim şimdi ise artık vakti gelmiştir düşüncesiyle okumaya başlayacağım bir eser. Çoğusu gibi yarım mı bırakırım yoksa bitince bir daha okumak istiyorum diyerek hayretvâri cümleler mi kurarım bilmiyorum. Lakin o mizaha vurduğu yaralı ve yarım iç dünyasını çokça merak ediyorum. Bu yüzden bismillah diyerekten elime aldım. Umarım anlarım seni ve iç dünyanı sevgili hemşehrim. Zira bunu çok istiyorum. 'Sevgili Olric' kitaba dair bildiğim tek şeysin. O zaman tanış olalım :) Kitapla ve sevgiyle kalın...♡
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
Reklam
Feride; ruhun, mürekkebin hayatımda sanki.
...Öyle gözler armağan edilmiş ki bana, söz gelimi sen ''Aa kuşlar geçiyor'' deyip alacaksın şekerimi elimden, ben bakarım tereddütsüz ve o kuşları görürüm. Olmadığını ikimiz de bilsek de ben bir sürü kuşlar kurarım, bir görünür bir kaybolur güneşe gider onlar, pike yapar, yarışır onlar. Gökyüzü aydınlık, bulutlar mavidir, hem pamuk şekeri senin ellerine daha çok yakışır. Bir yalana gönüllü inanmak olur o zaman da aşk...
Birlikte bir tepeye doğru aynı adımlarla çıkabiliriz.. Ulaştığımız yerde iki kaya ya ayrı ayrı oturabiliriz, mesela açtığın müziğe dinlerken sana eşlik edip dinleyebilirim.. Yıllarca birbirimizden habersiz yaşayarak hiç olmayacak bir yerde karşılaşabiliriz.. Göz göze gelince herşey anlaşılabilir Uzaktan uzağa bakışabiliriz, duygularımız bir
456 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
"Buraya bir ev yaktım. Dünden ve yarından daha büyük bir şeye, şimdiye. İstersen yorulduğunda içine saklanırsın. İstersen sana başka küçük evlerde yaparım. Küçük oyun odaları, küçük kavga odaları, küçük gülme, ağlama, sevinme, sevme odaları. Göğsümdeki kafese kurarım hepsini, orası güvenli. Bir daha çatısız kalmazsın. Bir daha hiç evsiz kalmazsın." (Sayfa:440) Bu kitap benim okuduğum ikinci Nermin Yıldırım kitabı. Diğer kitapta olduğu gibi bu kitabı da çok beğendim. Kitabın konusu kısaca Seher ve arkadaşı Ogo'nun Porto'dan Santiago'ya yapmış olduğu yürüyüşü ve bu yürüyüş sırasında yaşadıkları, düşündükleri olayları konu alıyor. Geçmişte yaşanan olayların günümüze yansıması, bellekteki kalıntıları, oluşan hasarlar ve bunlarla mücadele etmeye çalışma... Seher adlı ana karakter ise kendine karşı çok acımasız, sevgisiz ve yarım. Bunun yanında Seher'in kendiyle olan kavgaları, iç muhasebesi, geçmişe yapılan vurgular kitabın tamamında önemli bir faktör teşkil ediyor. Böyle bir kadının dönüşümü ve kendiyle yüzleşmesini okuyacağız. Kitap zamanla sizlere Seher'in bu yürüyüşe çıkış amacını ve insanın gerçekten ev dediği şey ya da ihtiyacını duyduğu ev kavramının ne olduğu cevabını veriyor. Kitap okumamdaki en büyük sebeplerden biri de kendimden parçalar bulmam. Bu kitapta da bunu yaşadım. Bazı cümleleri ve diyalogları öyle basit ama öyle dokunuyor ki insanın yüzünde sadece buruk bir gülümseme kalıyor.
Ev
EvNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20203,458 okunma
"Babam öyle gözler armağan etmiş ki bana ,söz gelimi sen “aa kuşlar geçiyor” deyip alacaksın şekerimi elimden .Ben bakarım tereddütsüz ve o kuşları görürüm olmadığını ikimizde bilsekte. Ben bir sürü kuşlar kurarım; bir görünür ,bir kaybolur. Güneşe gider onlar pike yapar yarışır onlar. "
Reklam
99 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Şahane bir kitapla ve yazarla tanıştım ben: Burçin Tetik'in kitabı Annemin Kaburgası. Annemin Kaburgası bir öykü kitabı. İçerisindeki her öyküye hayran kaldım desem abartmış olmam. Çoğunu yaşamadım, belki bazılarının yakınından bile geçmedim ama içime öyle güzel işledi ki, yaşamışçasına okudum tüm öyküleri. Her okuduğum roman ve öyküdeki
Annemin Kaburgası
Annemin KaburgasıBurçin Tetik · İletişim Yayınları · 2020534 okunma
KALBİMDEN İLK GEÇİŞİNİ ÇİZİYORUM
Yüzünü çok ezberledim senin, Sen bile bilmiyorsun kendini öyle. Bana bir tabir şöyle sen öyle olasın, Şuan emin oldum ki "güzel" çok az... Hayalle gerçeği karıştırdım, Hepsi de çok güzel sen oldu.
-Babam öyle gözler armağan etmiş ki bana Sözgelimi sen Aaa bak kuşlar geçiyor diyeceksin ,alacaksın şekerimi elimden Ben bakarım, tereddütsüz. Ve o kuşları görürüm. Olmadığını ikimiz de bilsek de... Ben bir sürü bir sürü kuşlar kurarım Bir görünür bir kaybolur güneşe gider onlar Pike yapar ,yarışır onlar Gökyüzü aydınlık, bulutlar mavidir. Hem
düzyazı şiirin en güzel örneğidir benim için.
"Gözkapaksız, şeytandan biri, çekiyor tramvay paramı benim. Arada sırada böylecik kente inip uzun üzüldüğüm ve sarsıldığım olur. Otelde, onun (Ceset'imin) yatağında yatarım. Saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba? diyedir kurarım. Kocaman öküz ellerimle. Alçak bir mahmuz. Kükürt kokusu. Dağlanmış bir kıç. Bakır çalığı. Damarlarımdaki lağımlarda bir fare. İndiğim kenti ve içimdeki darağacını kemirir. Deliler, fareler, erkek fareler bölüşür kömürleşmiş bir cesedi. Mahzende. Onu sevmenin sözcükleri olmamıştır, bu belinde anahtarlar sevişin sözcükleri olmamıştır ki. Kaçardım korkunç karşılaşmamak için bir bezbebekle. Karşılaşmak. Bu, benim yeniden İşkence Sözlüğü'ne dönmem demek olurdu. O angut ormanlarının sevinç yiyen dulu, yedi yıllık gelincik kin, kalıt dağıtan meşin eldivenli ipek el.. Gömülmek istemezmiş.. Üşürmüş.. Arka sahanlıkta yanarak uzaklaşan genç şeytan. Gözlüklerimi kıskançlığım bataklıklardan çıkarıyorum. Başlangıcı kundak bir yangından sonra bir türlü bulunamayan eski metresimin (Ceset'imin) oğlan kardeşi. Kalın yüzünü örten ince böcek bakışlı aile maskesinden tanınıyor. Adam! Niçin hıçkıracakmışım sanki. Kolaylıkla sever, bir kemerin altından geçer, kolaylıkla unutur bir ne gizli yahudiyimdir ben."
128 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.