Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne mülk ü mal bana çarh verse memnunum Ne mülkü malden avare kılsa mahzunum Eğerçi müflis-i pest ü muhakkar ü dunum Demadem öyle hayal ederim ki Karunum (Talih bana ne mal ve mülk verse memnun olurum, ne de mal ve mülkten yoksun bir işsiz güçsüz derbeder haline getirse bundan hüzün duyarım. Gerçi tam manasıyla iflas etmiş, bitmiş, horlanmış ve aşağılanmışım: ama yine de zaman zaman öyle hayaller kurarım ki sanki Karun gibi zenginim...)
Sayfa 116Kitabı okudu
Feride: babam öyle gözler armağan etmiş ki bana. Söz gelimi sen ''aa kuşlar geçiyor'' deyip alacaksın şekerimi elimden. Ben bakarım tereddütsüz ve o kuşları görürüm olmadığını ikimizde bilsekte. Ben bir sürü kuşlar kurarım.
Reklam
düzyazı şiirin en güzel örneğidir benim için.
"Gözkapaksız, şeytandan biri, çekiyor tramvay paramı benim. Arada sırada böylecik kente inip uzun üzüldüğüm ve sarsıldığım olur. Otelde, onun (Ceset'imin) yatağında yatarım. Saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba? diyedir kurarım. Kocaman öküz ellerimle. Alçak bir mahmuz. Kükürt kokusu. Dağlanmış bir kıç. Bakır çalığı. Damarlarımdaki lağımlarda bir fare. İndiğim kenti ve içimdeki darağacını kemirir. Deliler, fareler, erkek fareler bölüşür kömürleşmiş bir cesedi. Mahzende. Onu sevmenin sözcükleri olmamıştır, bu belinde anahtarlar sevişin sözcükleri olmamıştır ki. Kaçardım korkunç karşılaşmamak için bir bezbebekle. Karşılaşmak. Bu, benim yeniden İşkence Sözlüğü'ne dönmem demek olurdu. O angut ormanlarının sevinç yiyen dulu, yedi yıllık gelincik kin, kalıt dağıtan meşin eldivenli ipek el.. Gömülmek istemezmiş.. Üşürmüş.. Arka sahanlıkta yanarak uzaklaşan genç şeytan. Gözlüklerimi kıskançlığım bataklıklardan çıkarıyorum. Başlangıcı kundak bir yangından sonra bir türlü bulunamayan eski metresimin (Ceset'imin) oğlan kardeşi. Kalın yüzünü örten ince böcek bakışlı aile maskesinden tanınıyor. Adam! Niçin hıçkıracakmışım sanki. Kolaylıkla sever, bir kemerin altından geçer, kolaylıkla unutur bir ne gizli yahudiyimdir ben."
Örneğin ben çok uyurum Hâkim. Uyku, dokuları onarır, yaşlanan ve ölen hücreleri yeniler, bağışıklık sistemi için gerekli kimyasalları salgılar. Ama ben keyfim için uyurum. Meslek hayatıma son verdikten sonra, ki dava konusu olay üzerinedir, günümün yarıdan fazlasını uyuyarak geçirir oldum. Bunu, sıradan bir tembellik olarak düşünmeyiniz rica ederim, ben hayatımın her döneminde yaptığım işi ciddiye aldım. Tersine, uyku benim için hakkıyla ifa edilmesi gereken bir, nasıl diyeyim, bir iş, hayatımı anlamlı kılmak amacıyla ulaşmaya çalıştığım ciddi bir hedef. Nasıl ki bir iş adamı işini büyütüp refah içinde yaşamak ister, nasıl bir akademisyen önüne gurur verici ve ciddi hedefler koyar, işte aynen öyle. Uykunun tadına varabilmek için özel bir disiplin geliştirdim. İdeal aralıklarda beni uyandıracak düzeni oluşturmak uzun zamanımı almadı. Çocukken bile yaz-kış pencerem açık uyurdum. Sıcağa dayanıksız olmam bir yana, sokak satıcısının uykumu bölmesi işime gelir. Uyanır gibi olup, kendimi uykunun o karşı konulmaz çekimine bırakıvermek; uyumak değil uykuya dalmaktır işin özü... Derin uyuduğum için, sokaktan geçen muslukçunun sesine uyanmazsam diye çalar saati her uyanışımdan 45 dakika sonrasına kurarım. Bu, uzun denemeler sonucu ulaştığım uygun bir aralık... Çalar saatin herkesin keyfini kaçıran o ısrarcı zili, tekrar uykuya dalacak olmamı anımsattığı için tersine bana haz verir. Uzanıp, komodinin üzerinde duran saatin düğmesine büyük bir keyifle bastıktan sonra güzelce gerinip diğer tarafıma dönerim. Amaçlanan en zevkli an budur, uyandırılıp, uyanmak zorunda olmadığını anladığın an.
Böylesi düşler beni bazen saatlerce meşgul ederdi. Yaşımla birlikte kültürüm , dünya görüşüm geliştikçe, hayallerim de daha bir degişiyor, sorunlarım belirgin şekilde renkleniyordu. Şu var ki çogu zaman gerçek başka çıktı. Benim kurduklarım hiç-bir zaman yaşama uymadı. Kafamdaki dünya ile dışardaki dünya birbirlerine benzemiyordu. Faydasız ve boş oldugunu bile bile, bazen ş imdi bile d üşler kurarım. Kendime ait, yurda ve dünyaya ait, ş öyle olsa, böyle gitse gibilerden dileklerde bulunurum. Ama nerde ... Bakarım hep tersi çıkar. Onun için hep kırılarak yaşarım ben. Alıştım böylesine.
Sayfa 36 - LitaratürKitabı okudu
Öyle bir kurarım ki
(...) sevdiğiniz insanları korumak için hiçbir zaman dünyayı yeniden kuramayacağınızı anlatmaya çalışıyorum size.
Sayfa 49
Reklam
babam öyle gözler armağan etmiş ki bana söz gelimi sen “aa kuşlar geçiyor” deyip alacaksın şekerimi elimden ben bakarım tereddütsüz ve o kuşları görürüm olmadığını ikimizde bilsekte ben bir sürü kuşlar kurarım bir görünür bir kaybolur güneşe gider onlar pike yapar yarışır onlar gökyüzü aydınlık bulutlar mavidir hem pamuk şekeri senin ellerine daha çok yakışır bir yalana gönüllü inanmak olur o zaman da aşk.
Asfaltlanmış sokağın yüzeyini bir deliciyle delmeye çalışan bir yol işçisini saatlerce seyredebilirim ve işçinin çabasıyla öyle yakın bir duygudaşlık kurarım ki seyrederken omuzlarım ağrır.
Gençlere gelince; aramizda hiçbir anlasmazlik yoktur. Onlarla gayet iyi geçiniriz. Çocuklara gelince... onlarla da, bizimkiler istedikleri gibi birlikte oynarlar. Bizimkilerin bir kismini da, abidlerin basina dert ettim. Bir kismini da zahidlerin. Onlar, bunlarin yanina girer; halden hale sokarlar. Bir tepeden öbürüne... hep dolastirip
Sayfa 6
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.