Hasta bir köpek kadar..
"Berlin'de yalnızsınız değil mi?" dedi. "Ne gibi?" "Yani... Yalnız işte... Kimsesiz... Ruhen yalnız... Nasıl söyleyeyim... Öyle bir haliniz var ki..." "Anlıyorum, anlıyorum... Tamamen yalnızım... Ama Berlin'de değil... Bütün dünyada yalnızım... Küçükten beri..." "Ben de yalnızım..." dedi. Bu sefer benim ellerimi kendi avuçlarının içine alarak: "Boğulacak kadar yalnızım..." diye devam etti, "hasta bir köpek kadar yalnız..."
Sayfa 77 - YKY/80. Basım
mektup 1: alevleri görmezden gelerek yangını söndüremeyiz şebnem, susamlı akide şekerim, saraya sızmış lunapark balerinim; ilk hamleyi suçlular yapar. yani ben. paso ilklere imza atıyorum. insan otuz yıl yaşayınca, dünyanın üç günlük olduğunu anlamaya başlıyor. bir yandan da peccatophobia'ya [günah işleme korkusu] kapılıyorum galiba. anlamı,
Reklam
-Zaten bu hayatta, her zaman bir şeyler eksikti ya da bana öyle gelirdi. - Hikaye, gel seninle anlaşalım. Sen yarım kal, adını da Yarım Kalan Hikâye koyalim - Sen zaten neyi tamam ettin ki? -Aslında tam diye bir şey yoktur. Her tam bir üst yarımın alt basamağıdır. Yani yarim da bir bütündür - Boşver. Hiç değilse taslak, maslak bir final yaz. - Peki. Nasıl bir finale gidelim? -Mesela... başka bir kadına âşık olsun, ona kapılsın gitsin. -Ne bu? Boğaz motoru mu, bir o kıyıya bir öbür kıyıya, kır dümeni dolaş dur. Geç bunları. - Peki. Bu hikâye adama yetmesin, başka şehre ya da memlekete gitsin.
Şarkıyı bitirdiğinde kalabalığın halini bir görseniz, kusardınız. Çıldırdılar sanki. Bunlar kesinlikle, filmlerde gülünç bile olmayan şeylere sırtlanlar gibi gülen o geri zekalılardandı. Yemin ederim, ben bir piyanist ya da aktör filan olsaydım ve bu sersemler de benim olağanüstü biri olduğumu düşünselerdi, bu durumdan nefret ederim. Beni alkışlamalarını bile istemezdim. İnsanlar hep yanlış şeyleri alkışlıyorlar. Ben piyanist olsaydım, gider bir kenefe kapanır, öyle çalardım. Neyse, şarkıyı bitirdiğinde, millet acayip bir alkış tutturdu, bizim Ernie de taburesinde döndü ve o müthiş sahtekar alçakgönüllü tavrıyla eğildi. Sanki, harika bir piyanist olmakla birlikte, acayip alçakgönüllü bir herifmiş gibi. Bu ne sahtekarlıktı; Ernie'nin bu kasıntı halleri yani. Gülünçtü ama, şarkıyı bitirdiğinde ona acımıştım. Piyanoyu doğru dürüst çalıp çalamadığının bile farkında olduğunu sanmıyorum. Ben biraz da, onu böyle acayip alkışlayan sersemlerde buluyorum kabahati; bir fırsat bulsalar, kötülemedik hiç kimse bırakmaz bunlar.
Sayfa 84 - YKYKitabı okudu
"Kardeşlik Ahmed Mithad Efendi “Allah aşkına aklımızı başımıza alalım. Bu ricayı sadedilan ahaliyi ifsad ile fitne koparmaya sa’y eden fesat-pişelere hitap etmiyoruz. Böyle bir hitabın boşluğunu bilmeyecek kadar safdil değiliz. Bu ricayı en küçüklerimize varıncaya kadar millete, ahaliye ediyoruz. Her işittikleri yalanlara
Ahmed Mithad Efendi olarak kabul edilmedi.... Bir gazete yazısı olmasına rağmen kitap seçmeye zorlandım . . .
Fitil
İnsan bilmeyebiliyor. Belleğinde seni rahatsız ettiğini hissedip durduğun bir çapak vardır hani.. oraya yapışıp kalmıştır.. bir türlü söküp atamazsın çıkartıp tüküremezsin.. Ukde.. O şey düğümlenip kalmıştır orada.. Bilinç de bir yere düğümlenmiştir.. Düş görürsün, ama gördüğün düş işe yaramaz.. işe yarar düş, insana açıklık sağlayandır.. oysa
Sayfa 1137 - undefinedKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.