MENDİLİMDE KAN SESLERİ
Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Saat altıda Harrison Caddesi’ndeydim, yaşlı kadın yine çaydanlığının başındaydı.
...
Bana bakarken bir an için ikimiz de birbirimizin içinde kaybolduk.
Kim olduğumu merak etti; sadece bir an için.
Sonra yüzünde beliren çarpıcı bir anlayışla gülümsedi.
İnanılmayacak kadar sıcak bir gülümsemesi vardı.
“Geleceğini biliyordum, Jimmy,” dedi.
«...Baraj ateşi öylesine korkunç bir hal alır ki, bir çiviye dönüşüp kafanıza kadar toprağa gömülmeyi dilersiniz. Korkunç, korkunçtu dedim ya savaş...»
“ÖNEMLİ NOT” Adlı Kitaptan:
Tamamlanmamış Yapıtlar ve Seçilmiş Düz Yazılar
MURTAZA
*************
/ İnsan gerçeğine, insanların macerasına ne kadar yaklaşır, onu ne kadar yaşarsan, insan soyunu o kadar seversin!... İnsanlara karşı sonsuz bir hoşgörün olur!... Ve bu macera karşısında alçakgönüllü olmaktan başka bir şey gelmez elinden!... Orhan Kemal, çok alçakgönüllü bir insandı!... Öylesine alçakgönüllüydü ki, yarattığı büyük dünyanın farkında bile olmadı!... Çünkü Murtaza’yı yaşamak onun hayatıydı!... Murtaza’yı yazmak belki bir ustalıktı ama, o Murtaza’yı yaşıyordu!... Ve yaşamak alelade bir işti!... Hayat, bütün karmaşasına karşın, bütün çelişkileri içinde sade ve alçakgönüllüdür!... Yazmayı yaşam haline getirmiş, insan değerlerini çok derinden duymuş, insanlara bunca yakınlaşma imkanını bulmuş bir usta sanatçı başka türlü olamazdı!... /
{ Kitap Adı: ÖNEMLİ NOT – Yayınevi: EVEREST YAYINLARI – Yayına Hazırlayan: Işık ÖĞÜTÇÜ - 1. BASIM – ŞUBAT 2007 – İSTANBUL - Sayfa: 004 / 15 Ocak 2017 Pazar 05:51:16 }
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharıydı, hemde umutsuzluk kışıydı, hem herşeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam oteki yana, sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece "daha" sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.