Selamlar, ben Leyla.
Yunan tanrılarından Hades ve Persephone'un uyarlamasını okuyoruz, ancak mekan Olimpos değil, dünya. Tanrılar dünyada yaşamaya başlamışlar ve ağırlıklı olarak gece kulübü işletmek gibi boş işler yapıyorlar. (Amk işsizleri)
Ölülerin tanrısı Hades'in de bir gece kulübü var ve ek olarak insanların ruhlarına karşı kumar oynamak gibi kötü şöhretiyle nam salmış. Persephone bunun neresinde derseniz, o da büyüsü henüz ortaya çıkmamış, despot annesi Demeter'in gölgesinde yaşayan minik bir civciv. En büyük tutkusu üniversite okuyup gazeteci olmak.
Bir gece arkadaşlarıyla eğlenmek için Hades’in mekanına gider ve orada gizemli tanrıyla bilmeden kumar oynar ve kaybeder. Bir anda kendisini yeraltı tanrısıyla anlaşmaya girmiş halde bulur ve Hades’e borçlu kalmak imkansızdır.
Yunan tanrılarına yeni bir soluk getirdiği için bence hoş bir uyarlama olmuş, yazar buradan çok ekmek yer gibi geliyor çünkü aşkı arayan pek çok tanrı var. :D Ancak devam kitapları farklı tanrılar üzerinden değil, kitaplarda Hades ve Persephone’un aşkının devam sürecini okuyoruz; evlenene kadar yolu var. Sizi reddine slumptan çıkaracak tatlı çerezlik bir kitap. Son olarak, yetişkin okuyucular için olduğunu söylemeden geçmeyim. İyi geceler diler ve bu hayat yolunda, siz tam potansiyelinizi gerçekleştirmeye çalışırken, size köstek olacak değil, elinizden tutacak insanlar bulmanızı dilerim.
---
Düzeltilmiş metni inceleyebilir ve eğer başka bir düzeltme yapmamı isterseniz, lütfen söyleyin.
Ey Kudüs! Ey İslam'ın miracı Kudüs! Ey tüm coğrafyaların gözbebeği, Selahaddin
Eyyubi'nin,Yavuz'un emaneti Kudüs!
Seni böyle mi görecekti bu gözler? Bakmaya kıyamadığımız güzelliğine gölgeler mi
düşecekti? Ebabiller, üzerindeki zincirleri kırmak için mi kanat çırpacaklardı? Senin gölgende
çocuklar, gözyaşlarını silmeye dahi
Siz, zihninizle oynayan, bedenini en sevdiği oyuncak olarak kullanıp tadını çıkaran güçsünüz. Burada oluş nedeniniz de bu; oynamak ve eğlenmek. Mutlu olma, hayatın tadını çıkarma hakkıyla dünyaya geldik. Acı çekmek için değil. Acı çekmek isteyen buyursun çeksin. Ama bizim acı çekmemiz gerekmez.
O halde neden acı çekiyoruz? Çünkü bütün dünya acı içinde. Biz de bunun olağan olduğunu varsayıyoruz. Sonra da bu "gerçeği" destekleyecek bir inanç sistemi yaratıyoruz. Dinlerimiz bize acı çekmek için doğduğumuzu, yaşamın bir gözyaşı vadisi olduğunu söylüyor. Bugün acı çek, sabırlı ol, öldüğünde ödülünü alacaksın. Kulağa hoş geliyor, ama gerçek bu değil.
Işığın savaşçısı bazen çocuk gibi davranır.
İnsanlar şaşırıp kalırlar; bir çocuğun eğlenmek, oyun oynamak ihtiyacı duyacağını, dine biraz saygısızlık edebileceğini, tuhaf, çocukça sorular sorabileceğini, kendisinin bile inanmadığı saçma sapan sözler edebileceğini unutmuştur onlar.
Dehşet içinde kalarak şunu sorarlar: "Manevi yol bu mu, ha? Hiç de olgun biri değil o!"
Savaşçı böyle yorumlardan gurur duyar. Ve misyonunu bir an bile aklından çıkarmadan onca saflığı ve neşesi arasında Tanrı ile olan bağını koparmaz .
İnsanoğlu mide bulandırıcı gülünç kuklalardır, küçük ve iğrenç bir sahnede bir hiç olduğunun farkına varmadan yaşayıp giden. Ve hiç kimse eğlenmek, dans etmek, piyango oynamak, burger yemek ve seks yapmak üzere yaratılmamıştır.
Bütün evrende gizli gömü biziz
Ölümsüzlük yurdunu veren biziz
Geçince karanlığı bu suyun toprağın
Hızır da bengisu da biziz
diyen Mevlana'nın gönlünde tanrı-insan-evren üçlüsünün birliğe ulaştığı, bütün ayrılıkların, ayrımların
ortadan kalktığı görülür. Bu da İslam inancına temelden aykırıdır, dahası ağır bir suçtur. Ozan, tanrının
Kişinin gerçek tutkusunu bulamaması veya yaratıcı bir dür tüyü takip edememesi yanlış yetiştirilmenin sonucu olabilir ancak çözülmemiş kişisel veya sistemik bir geçmiş travmadan da kaynaklanabilir. aile Dizimi' sayesinde gördüğümüz gibi, ailenin diğer üyelerinden ve bazen eski nesilden biriyle bağ kurmak yaratıcı ifademizi engelleyebilir. Yüzeysel bakıldığında, oyun oynamak ve çocuksu bir şekilde eğlenmek kolay görüne bilir ancak gerçekte, önceki nesillere, özellikle de acı çekenlere olan bilinçsiz bağlarımız, bu kadar özgür ve rahat davranma mıza izin vermez. Çoğu insan mutlu olmayı istediğinden bahseder ancak eylemleri tam tersi bir sonuç doğurur.
Kalabalık ailede büyümek eğlencelidir. Bizim aile, dedem, babaannem, annem, babam, ben ve kardeşlerimle beraber dokuz kişiydi. 80 metrekar o küçük köy evinde, eğlenmek için çok fazla şeye ihtiyacımız olmazdı. Evin yüklüğüne girip oradaki yatakları devirerek üzerlerinde oynamak, zıplama en eğlenceli aktivite olarak gelirdi. Annem bu hâli görünce, terlikleri ayağından çok eline yakışırdı. Y de uslanmazdık ve bu hâl öylece devam eder gidere Hele ki vaktiyle anne babalarının yanında kendi çocuklarını sevemeyip bütün sevgilerini torunları saklayan dedem ve babaannem de bize katılınca, keyfimize diyecek olmazdı. Dedem, yaşı kemâle er dediğim dedik, herkesin çekindiği biri olmasına rağmen bizimle o kadar çocuk olurdu ki dışarıda es gürleyen adamın o olduğuna asla inanmazdınız. On tanıdığım gündem beri uykuları haricinde boş durc bir anı hatırlamıyorum. Kâh demirci körüğünde de döver, kâh odasında ya da havagüneşli ise dışarıda elinde keseri ve ağaç oyma bıçağı, bizim için sadece bir odun parçası olan, ağaç parçalarından kaşıklar yapardı. Uzun bir zaman eve uğramadığı olurdu, haber alamazdık, merak ederdik. Sonradan civar köylerde su değirmenlerinin bozulduğunu, onları tamire gittiğini duyardık...
Onun için poker oynamak fena bir itiyad veya boş zamanlarında eğlenmek için başvurulan bir çare değil, son derece ciddi ve önemli bir işti. Çünkü başka bir işi yoktu.
_Schopenhauer:
_Kadınlar, nazik ve kibar erkekleri itici bulurlar. Masaya yumruğunu vuran maskülen erkekleri benimserler. Kadınlara aşırı bir saygı ile davranmak tek kelimeyle gülünçtür ve böyle bir şey bizi onların gözünde küçük düşürür. Şiddet eğilimleri gösteren, cahil hatta kendisini sevmeyen erkeğe bağlanırlar ve daha sonra da bunlardan
Atomik
1. Bir şeyden son derece az miktarda olan; daha büyük bir sistemin en küçük birimi.
2. Çok büyük bir enerji ve güç kaynağı.
Alışkanlık
1. Düzenli olarak tekrarlanan bir rutin ya da uygulama; belli bir duruma otomatik bir tepki
1
Atomik Alışkanlıkların Şaşırtıcı Gücü
KÜÇÜK ALIŞKANLIKLAR NEDEN FARK YARATIR?
"İyi alışkanlıkların değeri