Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aziz Nesin
Aziz Nesin
"Elimi uzatsam parmaklarımın ölümün soğuğuna değeceğini biliyorum. Ben gençliğimden beri ölümü beynimin içinde taşıdığım bir kıymık gibi duyumsadım ve hiç aklımdan çıkarmadım. Böyle olmayı herkese ve özellikle bütün iyi insanlara salık veririm. Çünkü sürekli ölümü akıldan çıkarmamak hiçbir şeyden, Allah'tan bile korkmadan cehennem korkusu ve boş cennet umudu taşımadan durmadan iyilik yapmanın; iyi, doğru, güzel ve namuslu insan olmanın bence tek yoludur. Allah'tan bile olsa bir karşılık bekleyerek insanlara iyilik yapmak bence daha baştan Allah'la pazarlığa girişmek ve bir koyup beş almayı istemek demektir. Yine bence insan karşılıksız hiçbir şey umut beklemeden salt insan olduğu için ve yaşarken kendi de memnun ve mutlu olsun diye ceza korkusu ve ödül beklentisi olmadan iyi, doğru, güzel ve namuslu olmaya çalışmalıdır. Bunun da yolu bence nasıl da olsa öleceğinin bilincinde olmak ve hiç de karamsarlığa kapılmadan ölümü düşünmektir."
Dil altı direkt içeri girişte çok hızlı absarbe eden bir bölgedir . Bir gıdayı çok çiğnediği­ mizde içlerindeki maddeler de buradan kana karışırlar. Özellikle bitkisel ve ta z e gıdaları çok çiğnersak içlerindeki vitamin, mineral ve iyi yağlar dil altından kana karışacaktır. Şahsen ben sebze, mey v e yediğimda onları uzun uzun ağzımda tutmaya gayret ederim. Aynı şeyleri yağlar için de yaparım. Hem kolayca kana karışsın diye, hem de ağzın içindeki mukozayı korumak için yaparım bunu.
Reklam
560 syf.
8/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Evet kitabımız klasik spor romantizmi olan bir kurguydu, klasik de olsa kaliteli yazılmıştı ve akıcıydı. Konusuna gelirsek bir yanda kadın başrolümüz Anastasia var kendisi bir buz patencisi ve Aaron adında partneri var beraber seçmeler için hazırlanıyorlar.Bir yanda erkek başrolümüz Nathan var o da buz hokeycisi ve takım kaptanı. Olaylar bir gün 2 Buz pistinden birinin bozulmasıyla hem Buz hokeycilerin hem de Buz patencilerin aynı pisti kullanmasıyla başlıyor. Nathan kendi takımı ve Buz patencilerinin anlaşması için Anastasia ile arkadaş olmaya çalışıyor. Ve bu iki güzel arkadaşlık ilk başlarda cinselliğe ordan da 2 aşık olmaya doğru gidiyor... Evet kitapta en en sevmediğim şey Aaron karakteriydi en başından beri toxic biriydi gerçekten neden ne için yaptığını kitap bitince bile anlamıyorsunuz o kısın saçmaydı. Onun dışında bu spor romantizminde hep olan o cinsellikle başlayan ve tüm sporcuların sanki sadece bunla yatıp kalktığını anlatmalarından gına geldi. Bu kaçıncı okuduğum spor romantizmiydi bilmiyorum ama bu kitap çok övüldü diye başladım açıkçası hiç bir farklı özelliği yok özellikle ben bu kitabı off campüs serisinden Anlaşma kitabına benzettim (bazı kısımları) Genel olarak güzel eğlenceli,bolca romantik içerikli bir kitaptı.
Icebreaker
Icebreaker
Hannah Grace
Hannah Grace
Icebreaker
IcebreakerHannah Grace · Olimpos Yayınları · 20231,442 okunma
Biraz psikolojim bozuk olabilir
Ben kendi acıma üzülemiyorum, ağlayamıyorum da ve bunu daha öncesinden farketmiştim ama bilmiyorum kimseye söyleyemediğim şeyleri burada söyleyince rahatlıyorum. İçimde hep bir burukluk var ve nedenini özellikle birşeye bağlayamıyorum çünkü sadece biri mi yoksa bütün bu olanların hepsi mi o boşluğu oraya, kalbime kazıyan bilmiyorum. Kendimi
186 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Amak-ı Hayal: Hayalin derinliği "Bu kitabı, hakikat aşkıyla yanan, akılla kavranamayacak konuları merak eden insanların zevkle okuyacağı kanaatindeyim." diyor kitabın başında Ahmed Hilmi. Eseri okumadan önce felsefe, edebiyat ve dini bilgilere sahip olmak gerekir. Düz bir okumayla anlaşılmayacak imgelerle oluşmuş derin anlamlar yüklü
Amak-ı Hayal
Amak-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Dorlion Yayınevi · 201916,7bin okunma
496 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Sahtekar Leydi Talih ~ Chloe Gong . Yazardan Şiddetli Hazlar ve Şiddetli Sonlar’ı okuyanlar için tanıdık bir evrene giriş yapıyoruz. Şimdi Rosalind ve Orion’la beraberiz. 1930’larda Şangay’da yaşanan cinayetleri araştırmak için evli rolü yapan bir çiftle karşılaşıyoruz. Öncelikle bu kitap iki kitaplık yeni bir serinin başlangıcı. İkileme olması
Sahtekâr Leydi Talih
Sahtekâr Leydi TalihChloe Gong · Martı Yayınları · 20247 okunma
Reklam
288 syf.
·
Puan vermedi
Okuması çok zor bir kitaptı haliyle üzerine bir şeyler de yazmak çok zor.Bu yüzden gerek kitabı okurken gerekse bitirdikten sonra yazarı Ingeborg Bachmann ve kitabı hakkında geniş çaplı bir araştırma yaptım.Artık öğrendiklerim ve okuduklarım ile ilgili bir şeyler yazmaya çalışacağım.Malina bir roman;karakterleri,zamanı,kurgusu ve mekanı ile bir
Malina
MalinaIngeborg Bachmann · Yapı Kredi Yayınları · 2022641 okunma
556 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
"Dünyalarda sosyal davranışlar sabit kurallara, katı kalıplara bağlanmıştı. Örneğin karşılaşılınca "Günaydın" denilecekti..." ""İnsan kendini neye mecbur hissediyorsa onu yapmak zorunda. Ben sana şöyle yap diyemem. Bence şans ya da uğursuzluk diye bir şey yoktur. Bu dünyada doğruluğundan emin olduğum bir şey var, o da, kimse kimsenin hayatına karışmamalı. Her şeyi kendi yapmalı insan. Belki ona yardım edilir ama, şunu yap denemez." "Umutların öyle coşmasına izin vermezsen hayal kırıklığına da uğramazsın, dedi." Kitap maalesef bu alıntılardan fazlası, dönem olarak 1930'lu Büyük Buhran yılları ekonomik krizin maddi durumu iyi olmayan insanları nasıl etkilediğini anlatıyor. Günümüzden de çok farklı olmadığını gösteriyor özellikle yaşanan savaşları ele alırsak, bazı kısımlar : "Suçun ötesinde bir günah var bu işte. Ağlamanın simgeleyemeyeceği bir hüzün var. Tüm başarılarımızı yıkıp deviren bir yenilgi var. O verimli toprak, o dizi dizi ağaçlar, o sapasağlam ağaç gövdeleri, o olgun meyveler... oysa beri yanda çocuklar pellagra'dan ölüyor. Ölecek de. Çünkü portakaldan kâr edilemiyor. Adli tabipler gelip formları dolduracak... kötü beslenmeden öldü diye... çünkü yiyecekler çürümek zorunda. Zorla çürütülecek." "Aç insanların gözlerinde giderek büyüyen bir gazap oluşuyor. Ruhlarında yumru yumru gazap üzümleri oluşuyor, büyüyor, ağırlaşıyor, bağbozumuna hazırlanıyor." vesaire... Ankara garından geçen sene aldığım kitabı aylar boyunca çantamda taşıdım bir ay önce okudum bugün yorumlayabildim. Zaman böyledir; geçer gider. iyi okumalar...
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,2bin okunma
Okunmaya değer eski bir alıntı..
ÇOCUKLARINIZI KİM EĞİTİYOR? TAKİP EDİYOR MUSUNUZ? 1980 öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve
517 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Herkesin okuması gereken o roman (Spoiler içerir!)
Öncelikle ben bu kitabı edebiyat öğretmenimin önerisiyle okudum. Kitabın uzun süre etkisinde kaldım. Kitap etkileyici ve akıcı bir kitap bundan dolayı okurken çok zevk aldığım bir kitap olmuştu. Martin karakterinin beğendiğim bir çok özelliği vardı. Mücadeleci olması özellikle aşkı için girdiği mücadele ve herkese rağmen hedeflerinden vazgeçmemiş
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,7bin okunma
Reklam
910 syf.
10/10 puan verdi
Neden okumakta bu kadar geciktim?
Herkesin bildiği hatta herkesin okuduğu bu kitabı nasıl olur da ben hiç okumamış olabilirim? Öyle ki ben bu kitabın roman olduğunu bile bilmiyor, çocuklar için ufak bir öykü sanıyordum. Bir tanıdığımın önerisiyle aldım kitabı ve okudum. Don Kişot’u çok övmüş ve kessinlikle okumam gerektiğini, çok beğeneceğimi söylemişti. Gerçekten de öyle oldu.
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)Miguel de Cervantes · Yapı Kredi Yayınları · 202222,8bin okunma
Le Feu Follet Filmi/İntihar ve Alkolizm
“İntihar ölümcül bir hastalıktır ve insan hasta olduğundan emin olamaz ki tedavi olabilsin. Mucizevi bir ilacı yoktur. Drieu’ye gelince, psikanaliz onun için romancının araç gereçlerinden biri olagelmiştir.” JACQUES LACAN Le Feu Follet, Pierre Drieu La Rochelle’in intihar eden arkadaşından sonra kaleme aldığı bir eserdir. Türkçe’ ye “Hayalet
80 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Başlarken heyecanla başladığım, ortalarına geldiğimde bazı cümleleri kolayca kavrayamadığım için sıkıldığım ama sonlarına doğru, özellikle tavsiye maddelerinde, kendimi baştaki heyecanımdan daha şevkli okurken bulduğum bir kitaptı. Kitabın ismi "Gençlerle Başbaşa" fakat tabii o dönemin gençlerinin dili anlama kabiliyetlerine göre yazılmış. Okurken zorlandığımız cümlelerin sebebi de aslında kelime haznemizin ne kadar derin ve geniş olduğuyla alakalı ve bu kitap da size somut bir şekilde gösteriyor bunu,amacı bu olmasa da. Bu meseleyi fark edip daha çok kelime öğrenme şevki de verdiğini söyleyebilirim ve bunun için kitabın sonundaki sözlük kısmından faydalanabilirsiniz, kısa ve anlaşılır şekilde hazırlanmış. Tavsiyelere gelecek olursak ben kendi açımdan çok fazla bilmediğim yeni şey öğrenmedim, öğrendiğim çok kıymetli yeni tavsiyeler tabii var ama zaten artık aşina olduğumuz temel meseleler üzerinde duruluyor, gereksiz boş motivasyon pompalamaları da yer almıyor bence. Samimi bir üslupla, arayışta olan ve yol gösterilmeye ihtiyacı olan gençlerin- bunu yaşayan herkese hitap edebilir, haliyle sadece gençler değil bu sıkıntıları çeken-elinden tutup kendi tecrübeleriyle onlara ışık tutmak istercesine anlatılmış. Hülasa, kısa, özlü, dostane üsluplu, biraz zorlayan, hayatın gerçeklerini hatırlatan bir okumaydı. Sadece gençlere değil bir takım şeyleri duymaya veya hatırlamaya ihtiyacı olan herkese tavsiye edebilirim. Yazar Ali Fuad Başgil'i de özellikle sonda yazdığı " Senden beklediğim, beni hayırla anmandır." cümlesine ithafen rahmet diliyor ve eseri için teşekkür ediyorum.
Gençlerle Başbaşa
Gençlerle BaşbaşaAli Fuad Başgil · Yağmur Yayınları · 202115,7bin okunma
Ben insanların yakınlarını sevmesinin nasıl mümkün olduğunu oldum olası anlayamadım. Bence, özellikle yakınlar sevilmez de uzaklarımız sevilir.
Anne-bebek ikilisinde, hiçbir şeyin eksik olmadığı tamlığın yoğunluğu vardır. Anne eğer ortada yoksa her şey eksik demektir ve bu, boșluktur. Bu erken ilişkide anne ile çocuk arasında sınır yoktur, çocuk annenin bedenini kendisininkinin bir uzantısı kabul eder (anne için de bu doğrudur, o da ilişkiyi kaynaşma șeklinde yașar). Dolayısıyla eğer anne "mevcut" değilse, bu, çocuk için, kendisinin bir kısmı eksik kaldığından, bir organının kesilmesidir. Sonuç olarak, dalgın, depresif bir anne (yokluğun bir biçimidir bu) ya da başka yerde "çok meşgul olan, daha önemli" başka șeyleri yapmak için çocuğunu terk eden anne, Anglosakson psikanalistlerin teorileştirdikleri bu "sökülüp alınma"yı ve karşılığında bir "sıkı sıkı yapışmayı" kışkırtma riski taşır. Ayrılık tehdidi ne kadar fazlaysa, sıkı sıkı yapışma da o denli yoğundur; ve bu ne kadar yoğunsa, eksiklik de o kadar telafi edilemezdir. Bu sürekli beklenti, bu ıstrap, duyumsal bir ilişki modeli yaratacaktır. Bu çocuklar yetişkin olduğunda, duyumsal ilişkilerde ben ile õteki arasındaki sınırlarda bir kırılganlıkla, hatta bir sınır yokluğuyla karşılaşırız. Ôtekinin koyduğu en ufak mesafede bu terk edilme yaşantısı, bu sökülüp alınma ve özellikle bu ıstırap hissedilir.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.