Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kabul edilmelidir ki, ilahiyat eğilimli kişiler genelde kronik olarak, gerçeği, arzulanan gerçekten ayırt etme yetisinden acizdirler. Ancak daha bilgili bir inançlı için, bir tür doğaüstü zekâ konusunda, kötülük sorununun üstesinden gelmek çocuk oyuncağıdır. Basitçe, kötü bir tanrının varlığını kabul etmek; Eski Ahit'in her sayfasında kol gezen gibi bir tanrı. Ya da, eğer bu hoşunuza gitmediyse, ferdi bir kötü tanrı icat edin, buna Şeytan deyin ve dünyadaki bütün kötülüklerin varlığını, onun iyi tanrıyla yaptığı kozmik savaşların bir sonucu olarak görün. Veya insan sıkıntılarıyla özenlice uğraşmaktan daha önemli vazifeleri olan bir tanrıyı doğru varsayın. Ya da acı çekilmesine kayıtsız olmayan ancak bu acıları sistemli, adil bir kainatta özgür irade adına ödenmesi gereken bir bedel olarak gören bir tanrı. İlahiyatçıların tüm bu rasyonelleştirmelere inandıkları görülebilir.
112 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Putların Alacakaranlığı 1888 yılında yazılan Nietzche nin geç dönem eserlerinden biridir. Ünlü düşünürün kendi deyimiyle bu kitap keyifli zamanlarının ürünü niteliğinde bir rahatlama , bir sergüzeştir . Özellikle Deccal den sonra bu kitabı okuyunca , tanım gayet yerine oturuyor zihnimde. Nietzsche bu kitabında tüm putlara savaş açıyor , kitabın tek bir konusu yok çeşitli konulardan genel düşüncelerini , eleştirilerini sunmuş bizlere . Her şeye karşı olan ünlü filozof Nietzche yi tam anlamıyla özümsemek oldukça zor. 120 sayfa bir eser , okuması kolay görünse de geniş bir zaman diliminde , sakin bir zihinle okunmalı. İlk okuma periyodumu bitirsem de ara ara elime alacağım o kesin. Felsefeye giriş niteliğinde olduğunu düşünmüştüm ancak yanıldım. Nietzsche nin olgunluk döneminde kaleme aldığı , egoizm , kölelik ,ahlak perspektifi , gerçeklik , özgür irade yanılgısı gibi önemli kavramları bize sunduğu önemli bir eser var karşımızda. Oldukça değerli , okuyun.
Putların Alacakaranlığı
Putların AlacakaranlığıFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20216,1bin okunma
Reklam
Westworld Sezon 2 / Bolum 9 ve 10
"Sana ihanet edecek Bernard. - Olume terk edebilirdi beni ama kurtardi. - Sana ihanet edecek. Bu konuda ne yapacagin tamamen senin elinde. - Bir daha canini yakmayacagim. - Aci hissetmesine gerek yok ki. (Bernard'in elindeki silaha kamera odaklanir.) Insanlar hep anladiklarini, anlamadiklarina tercih eder. Ama bu dunyada kalan tek
Francis Crick, bu tip beyin hasarı olan hastalarda irade gücünün önceden yitirildiği yolundaki önerimden yararlanarak özgür iradenin sinirsel bir alt yapısı olduğunu tartışmıştır.
Özgür İrade Yanılgısı 
Bugün beyin tarama yöntemleri sayesinde insanların istekleri ve kararları daha kendileri bile fark etmeden öngörülebiliyor. Dev bir beyin tarayıcısına sokulan katılımcılarla gerçekleştirilen bir deneyde deneklere diledikleri zaman basabilecekleri iki buton verilir. Beyindeki nöral aktiviteyi gözlemleyen biliminsanları, katılımcılar henüz butona basmadan, hatta tercihlerinin farkında bile olmadan çok önce tercih edilen düğmeyi belirlemeyi başarırlar. Beyindeki nöral aktiviteler, karar verme bilincinin henüz oluşmadığı anın birkaç yüz milisaniye öncesinden başlayarak kararın verilmesine birkaç saniye kalana dek gerçekleşir. Sağ ya da sol butona basmak şüphesiz bir tercihtir. Ancak bu özgür bir tercih değildir. Buradan yola çıkarak özgür iradeye duyduğumuz inancın hatalı bir mantığa dayandığını söyleyebiliriz. Zincirleme bir biyokimyasal tepkime sağ butona basmak istememe neden olur, içtenlikle sağdaki butona basmak istediğimi hissederim. Buraya kadar doğru. Gerçekten de basmak isterim ancak insanlar bir yanılgıya kapılarak basmak isteyişimi istemeyi tercih ettim olarak yorumlar. Bu tamamen yanlıştır. İsteklerimi tercih etmem, onları sadece hisseder ve bu hislere göre davranırım. 
Sayfa 296 - Kolektif YayıneviKitabı okudu
Nedenler ile sonuçları birbirine karıştırma yanılgısı.
Nedenleri, sonuçlarla karıştırmaktan daha tehlikeli bir şey yoktur. Ben bunu, aklın kendinde var olan yozlaşma biçimi olarak tanımlıyorum. Bununla birlikte bu yanılgı, biz insanlar arasında kutsanmıştır ve “din”, “ahlak” adını almıştır. Din ve ahlak tarafından geliştirilen her formül, bünyesinde bunu barındırır; papazlar ve ahlâkçı yargıçlar, aklın bu yozlaşmasının yazarlarıdır. Burada bir örnek vereyim. Uzun ve mutlu bir hayatın, hatta erdemli bir hayatın bile formülünü sunan meşhur İtalyan yazar Cornaro’nun diyet kitabını herkes bilir. (Uzun yaşamanın sırrının, metabolizmayı yavaşlatacak kadar az yemek yemek olduğunu ortaya atan İtalyan yazar.) Pek az kitap bu kadar çok okunmuştur; şimdilerde bile bu kitap, her yıl binlerce baskı yapmaktadır. Pek az kitap (Kutsal kitapları hariç sayarsak) iyi niyetli bir merakın sonucu olarak yazılan bu kitaptan daha az zarar vermiş, insanların ömürlerini daha çok kısaltmıştır. Bunun nedeni: “nedenlerle sonuçları” karıştırmasıdır. İtalyan yazar, geliştirdiği diyet formülünü, uzun yaşamanın nedeni olarak görüyordu: Oysa, uzun yaşamanın ön şartı olan olağanüstü yavaş çalışan bir metabolizma, az yemek ve tüketmek, yazarın diyetinin nedeniydi. Bu diyeti uygulayan kişi, istediği kadar çok ya da az yemekte serbest değildi; onun tutumluluğu, “özgür irade” eylemi değildi: Fazla yediğinde hastalanıyordu. Ancak bu türden zayıf biri ollmayan bir kişi, böyle yaptığında hiç de iyi yapmıyordu. Bu formül, aynı hastalığa sahip kişiler için geçerliydi sadece.
Reklam
240 syf.
6/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitap ilk görüşte, başlığıyla dikkatimi çekti. Yıllarca ateizmin felsefi savunucularından olan , münazaralarda, makalelerinde Tanrı yoktur diyen yazarın "yanılmışım Tanrı varmış" demesi merakımı uyandırdı. Hiristiyan bir ailede bir vaizin oğlu olarak dünyaya gelen Antony özel bir Hiristiyan okulunda eğitimine görmüş. Kendi deyimiyle
Yanılmışım Tanrı Varmış
Yanılmışım Tanrı VarmışAntony Flew · Profil Yayıncılık · 2021562 okunma
Özgür Irade Yanılgısı:
Irade doktrini, aslında esas olarak, cezalandırma, suçlu bulunma amacıyla icat edilmiştir. Eski tarz psikolojinin bütünü olan irade psikolojisi, ön şartı olarak, kendilerine cezaları yerine getirme hakkını elde edebilmeleri için, onun yazarlarının, eski toplumların basında bulunan papazların arzusuna sahiptir, ya da Tanrı adına boyle birseyi yapabilmeyi yaratma arzusuna...
Yalvarıyorum kardeşlerim, yeryüzüne sadık kalın! - Nietzsche
Kabul edilmelidir ki, ilahiyat eğilimli kişiler genelde kronik olarak, gerçeği, arzulanan gerçekten ayırt etme yetisinden acizdirler. Ancak daha bilgili bir inançlı için, bir tür doğaüstü zekâ konusunda, kötülük sorununun üstesinden gelmek çocuk oyuncağıdır. Basitçe, kötü bir tanrının varlığını kabul etmek; Eski Ahit’in her sayfasında kol gezen gibi bir tanrı. Ya da, eğer bu hoşunuza gitmediyse, ferdi bir kötü tanrı icat edin, buna Şeytan deyin ve dünyadaki bütün kötülüklerin varlığını, onun iyi tanrıyla yaptığı kozmik savaşların bir sonucu olarak görün. Veya (daha gelişmiş bir çözüm) insan sıkıntılarıyla özenlice uğraşmaktan daha önemli vazifeleri olan bir tanrıyı doğru varsayın. Ya da acı çekilmesine kayıtsız ol- mayan ancak bu acıları sistemli, adil bir kâinatta özgür irade adına ödenmesi gereken bir bedel olarak gören bir tanrı. İlahiyatçıların tüm bu rasyonelleştirmelere (akla uygun hale getirme) inandıkları görülebilir.