Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Özlemek mi bu Dokunmakla Geçmiyor..
Özlemek neydi? Gözlerine bakınca mı geçerdi? Ellerini tutunca mı? Özlemek kaç sarılmak ederdi? Geçer miydi dokununca?
Reklam
Ölümü bekleniyor insanoğlunun...
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi nerdesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya
“Özlem nasıl bir şey” diye düşünüyordu??? “İnsan neyi özlüyor, başka bir insanı mı, yoksa onunla birlikte yaptığı şeyleri mi? O insan yerli yerinde duruyorsa, kendi hayatını sürdürüyorsa; özlemek onunla birlikte paylaşılan şeyleri özlemek mi?”
Reklam
Gölde yüzen göçmen kuğu Selam versem alır mısın? Ağırlarım her konuğu Gitme desem kalır mısın? Bakışınla can kat bana Her nefesin imdat bana Ne gördünse anlat bana Arkadaşım olur musun? Dost özlemek nasıl bir şey? Yol gözlemek nasıl bir şey? Aşk gizlemek nasıl bir şey? Yaşadın mı, bilir misin? Mezar büyük, dünya küçük Gün sayarız yarım-buçuk Kalbim geniş, kapım açık Davet etsem gelir misin. Yükselirsin perde perde Kanat süzersin göklerde Sevdiklerin kimdir, nerde Aramakla bulur musun?
Ve ne düşünüyorsun? Beni mi? *
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi nerdesin? Ne yapıyorsun?
Özlemek mi? Bir ihtimal... Belki gerçekten de onu özlüyorumdur.
Yağmurla gelen... (EFELYA'dan...) . Dışarıda inceden bir yağmur yağıyor, ne çok severdin yağmuru... Kâinatla birlikte arınıyoruz, şiirler oku bana hemen şimdi, derdin ve en çok da Olvido'yu severdin. Ben telin ucunda, "Hoyrattır bu akşamüstüler daima..." deyince içini çeker, "hoyrattır... hele sensiz..." diye araya girer; gerisini birlikte mırıldanırdık: "Gün saltanatıyla gitti mi bir defa, bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan, lavanta çiçeği kokan kederleri..." Dışarıda inceden bir yağmur yağıyor, hâlâ uyumadım, gözlerim tuz biber... Özlemek sözcüğü hafif kalıyor duyguları anlatmaya, belki hasret, ah hayır, hicran demeli buna... İnsanlar uyuyordur bu saatte; tekmil kuşlar, kediler, köpekler... Bir ben naçar kalmışım kör bir gecenin kıyısında, bir de saksı çiçekleri... Hüzünle bakıyorlar, yağmurun sesini duydular ya, gözlerimin içine bakıyorlar... Susamışlar belli ki, tıpkı benim sana susadığım gibi... m.binboğa
Reklam
Çekçede en dokunaklı aşk cümlesi: Styska se mi po tobe: Sana hasretim; yokluğunun acısına dayanamıyorum. İspanyolcadaki añoranza, añorar (nostalji duymak, özlemek) fiilinden gelir, o da Latince ignorare (bilmemek) sözcüğünden türeyen Katalanca enyorar'dan. Bu etimolojik aydınlatmanın ışığında, nostalji, bilmemenin acısı olarak ortaya çıkıyor. Uzaktasın ve ben sana ne olduğunu bilmiyorum. Ülkem uzakta ve ben orada neler olduğunu bilmiyorum.
Özlemek neydi ? Gözlerine bakınca mı geçerdi, Ellerini tutunca mı ? Özlemek kaç sarılmak ederdi ? Geçer miydi dokununca ? ( Alıntı )
Dost özlemek nasıl bir şey? Yol gözlemek nasıl bir şey? Aşk gizlemek nasıl bir şey? Yaşadın mı, bilir misin?
Göçmen kuğu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.