İsmet Özel'in "Millet" ve "Milliyetçilik" Hakkındaki Görüşleri
"...Kısacası modern dünyanın oluşumuna beşiklik etmiş ve kapitalist gelişmeden nisbî olarak erken etkilenmiş toplumlarda son ikiyüz yılın olaylarıyla yoğurulmuş bir millet anlayışı vardır. Modern dünyanın hem sebebi, hem sonucu olan bu millet anlayışının belkemiğini toplumun kültürü ve iradesi arasındaki kaynaşma teşkil etmekte ve toplumun
Çıdam Yayınları(Epub)Kitabı okudu
8.Bölüm * Tüketim toplumundaki genel görüş, tüketimin insan ve çevre üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurmaksızın, kendimizi meşgul etmek için bir ulusal politika sorunu olarak tüketmeye devam etmemiz gerektiği yolundadır. Bu tavır çok ciddi boyuttadır. Yayınlanan haber programları, tatil sezonunda alışveriş bölgelerinin yer aldığı sahneleri
Reklam
fakat... o da ne? neden böyle sokaklardaki insanlar aslında siliktir hep? yoksa parası olmayan silinmeye mahkum mudur? üst ve alt sınıf, rütbe ayrımları olduğu sürece renkler bile bu tür sosyetik caddelerde üstlere gider. altlara inmeyi hiç istemezler. sınıflaşan hava bile bir süre sonra yükselebilir. sanki her yer rengarenk bir göz boyama tablosu gibidir. gittiğiniz devlet daireleri bile o göz boyayıcı renklerle çepeçevre sarılmıştır. renklerin ve paranın göz alıcılığının bu kadar insan gözüne sokulmaya çalışıldığı yerde, sokaklarda içleri ve beyinleri boşaltılmış insanların gezmesinin ne önemi vardır ki zaten?
Paranın niyetinin olup olamayacağı konusunda fikirlerinizi soran sorumuza sizlerden gelen yanıtları paylaşıyoruz. Soru: Paranın dini imanı yoktur dendiğini çok işittik. Acaba, paranın "niyeti"nden söz edilebilir mi? Hayır ise, niçin? Evet ise, siz ne anlıyorsunuz? Cevap: Bence para kimin elindeyse onun niyeti vardır. O kişi belirler
Bütün aile her gün bir arada olduğu sürece, paranın ne önemi vardır?
Güzel abim bizim ülkede paristen çok parisli var şimdilerde..
Pazarlık etmeyi çok seviyor Parisli. Ne var ki pazarlık ederken de, dükkanında sizi soyup soğana çevirirken de çıkar için değil, -eskiden öyleymiş oysa- erdeminden, kutsal bir gereksiniminden yapıyor bunu. Dünyalık biriktirmek, elden geldiğince çok mal sahibi olmak... Günümüzde Parislinin kitabında ahlak kurallarının oturtulduğu temeller bunlardır. Aslında eskiden de böyleydi ama, şimdi, günümüzde -nasıl söylemeli- ulu bir kutsallık havası vardır bunda. Eskiden sayıları az da olsa, paradan başka birkaç şeyin daha önemi vardı. Öyle ki, parasız ama bazı özellikleri olan bir insan da çevresinde saygı görebilirdi. Oysa şimdi adam yerine koymuyorlar parası olmayanı. Günümüzde cebini doldurmalı insan, olabildiğince çok mal sahibi olmalı ki saygı görmeyi ummaya hakkı olsun... Yoksa yalnız çevresinden değil, kendinden bile saygı bekleyemez. Cebinin boş olduğunu biliyorsa kendi kendine değer vermez Parisli. Hem kalbinin sesini dinleyerek, bile bile, inanarak vermez... Kendini adam yerine koymaz. Paranız varsa, -yalnızca paranızın olması yeterlidir- akıl almaz şeyler yapmanıza izin verirler. Zavallı Sokrat aptal, aptal olduğu kadar da acınacak bir palavracıdır. Bu yüzden yalnız tiyatroda saygı duyulur kendisine. Çünkü erdeme tiyatroda saygı göstermeyi nedense hala seviyor burjuva. Tuhaftır bu burjuva denen insan türü. Paranın en yüce erdem, kişioğlunun görevi olduğunu açık açık söyler.
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.