aşk nihayetinde bir hastalık mıdır
en güzel hastalık değil de en korkunç hastalık mıdır
yoksa etkisinin yararlı mı zararlı mı olacağı
dozajına göre değişen bir zehir midir aşk ..
Dostlarla ya da çevrede kitap sohbeti yaparken yazarların isimlerini telaffuz da genel anlamda sıkıntılar çekiyoruz. Ve devamında muhabbet dağılıp gidebiliyor. Can sıkıcı bir durum olma özelliği bile taşıdığı söylenebilir. Chuck Palahniuk ve Charles Baudelaire gibi yazarları en basitinden telaffuz ederken ben çok zorluk çekiyorum.
Yine not:
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
İNSAN, KOKU VE BÜTÜN MODERN HAYATIMIZ
Beş duyu. Görmek,Duymak,Konuşmak,Dokunmak ve Koklamak. Ne yani bilmiyor muyuz neyin tekrarı bu , evet biliyoruz her şeyi bildiğimiz gibi. Yeryüzünde söylenmedik söz kaldı mı ki hem?
Beyin öyle bir mekanizma ki, kokuyu sese, görüntüyü kokuya, sesi görüntüye, sözü kokuya, kokuyu görüntüye, dokunuşu kokuya,
Bütün bunlar tuhaf ve şaşırtıcı; çünkü aşk, bir insanın başına gelebilecek en iyi ve en güzel şey, en yüce ve en önemli şeyleri başarmasını sağlayabilecek bir durum olarak görülür.
Bu açmazdan nasıl çıkılır?
Bizi aptallaştıran ve kabalaştırma potansiyeli olan şey nasıl olur da en büyük mutluluk olarak hissedilip tanımlanır?
Aşk nihayetinde bir hastalık mıdır, en güzel hastalık değil de en korkunç hastalık mıdır?
Yoksa etkisinin yararlı mı zararlı mı olacağı, dozajına göre değişen bir zehir midir aşk?
Sokrates, koş yardımımıza!