Bu benim yavrum keçidir! Öteki çocuklar koyundur, onların büyük kuyrukları her türlü kabahatlerini örter ama bu benimki kapatamaz, dağ keçisi gibi yapayalnız kalır.
'' Kötü ve umutsuz günlerim için yakınmaya hakkım yok.,'' dedim kendime. Her şeye rağmen güzel ve anlamlı bir hayattı benimkisi. Yaşadığım zorluklar olmasaydı, bu kadar insana dokunamayacak, böyle çeşitli çiçekler açtıramayacaktım zihnimde.
İnsanlar Tanrı önünde eşittir ama hayattan zekaları, becerileri, azimleri ve kazanma hırslarına uygun olarak pay alırlar. Bu yüzden mutlak eşitlik yoktur.
"Susun! Çünkü bana söyleyeceğiniz her şeyi ya daha önce birileri söyledi, ya da bir yerlerde okudum. Nasihat kafa karışıklığına iyi gelir; merhamet acıya, şefkat öfkeye...
Hani bir an oluyor, insan çalışacak gücü bulamıyor kendinde. Ama böylesi anlar , geçmişte yapılan işleri anımsamak ve ilerde engel ortadan kalktıktan sonra daha büyük şevk ve gayretle işe sarılmayı düşünmek için biçilmiş kaftandır.
"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."
Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazide ki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayıp bugünümüze hapsolup yaşamalıyız. Her hadisenin insanı eğlendirecek bir tarafı vardır...
Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli ne de ondan bir şey eksiltmeli... Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; "Bu neden böyle? Bazı şeyleri dünyadan kaldırmalı!" deriz. Bazı şeylerde mevcut değildir. İçimizden bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma. Sonra en mühimi; Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun.
"İstersen yaparsın!" sözü tam bir kandırmacaydı. İnsan ancak yapabileceğini isterdi. "İstemek" kavrami, dilemekten ve hayallere dalmaktan farklı bir şeydi. Bedelini göze almakla, gereğini yapmakla ilgili bir şeydi
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatında mevcut olduğunu, benimde bir ruhum bulunduğunu öğrettin.
Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur.