Böylesi bir dünyaya biz de mutluluk oyunu oynayarak karşılık verebilir miyiz acaba?
Hayatımızda şükürün ne kadar büyük bir yer edinmesi gerektiğini düşündürten harika bir yapıt.
Bulunduğumuz konum her ne olursa olsun mutlu olabilmek için çaba gösterirsek hayat daha da yaşanılır bir hâle gelirmiş. Şu yaşımıza gelene kadar elbet şu cümleyi
"Kalan sağlar bizimdir" diye avunurduk hep. Kalan sağlara sevinmek. Her zaman sevinilecek bir şey bulmak... Artık sevinecek bir şey bulmak istemiyorum demek. Geleceğe inanmakla Pollyannacılık arasındaki çizgiyi kesinlikle ayırmak...
"Şu işe bak! ... Bir de mahkûm olduğum zaman ağlamıştım! Geri kalan ömrüm boyunca Tanrı'ya şükretmeliyim. Başka türlü bulunmama, görmeme imkân bile olmayan şeyler öğrendim."
“Tek başıma olduğum zamanlarda bile Pollyannacılık oynuyorum ben”
-Pollyannacılığın ne olduğunu biliyor musun sen ?
+Tabii ki! Mutlu olmadan mutluymuş gibi yapmak, şartlar ne olursa olsun, kötümser değil, iyimser olmak.
"İnsanın bazen pollyannacılık oynamaya ihtiyacı var. Çünkü insanlar her zaman mutlu olamazlar. Mutlu olmak istiyorsanız mutlu olmak için çabalayın ve mutlu olacak sebepler bulun."
İnsanlara iyimserlik nedir diye sorduğumuzda genel olarak cevaplar üç noktada toplandı:
*Olumlu düşünmek,
*Bardağın dolu tarafını görmek,
*Pollyannacılık.
Kendini kandırıyorsun yavrum? diyemedim ona. " Mutsuzlukları yok sayıp Pollyannacılık oynamak marifet değil, yaşayanları tüm çıplaklığıyla görüp katlanmaya çalışmalısın " diye farklı bir pencerede açamadım önüne.