Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nazım Hikmet, bilindiği gibi, soykütüğünün bir yanı ile Polonyalı bir slavdır. Ve ayrıca ataları arasında Türk'­ten başka milletlere mensup kişiler de vardır, öyle olmasına rağmen Türklüğü benimseyip bu millete ve bu yurda bağlanabilir, Türklük için yaşar, Türk milleti için yazabilir ve bu suretle bu milletin şairi sayılmak gibi büyük bir serefi kazanabilirdi, Tarihimizde, soykütüklerinin bir yanı ile Türk'ten gayrı bir köke bağlı oldukları halde kendilerini Türk saymış ve bunun sonucu Türklük için yaşamış, kafasını ve kalemini Türklük yolunda kullanmış kimseler yok değildir. Bunlardan Türk olma şerefini kim esirgemiştir ?
88 syf.
10/10 puan verdi
Chopin'in müziğinin kaynaklarından yararlanışı, onun vatanseverliğini açıkça haykırışına ve ulusal özgürlük çağrısına bağlıdır. Pek çok yapıtında var olan keder duygusu bile salt kişisel bir keder değil, bir ulusun çektiği acının bilincidir. Chopin ile müzik, ilk defa, özgürlüğü uğrunda savaş veren, ezilen bir ulusun anlatımı haline gelir.
Chopin Üzerine Notlar
Chopin Üzerine NotlarAndré Gide · Can Yayınları · 201199 okunma
Reklam
Polonyalı Nazım Hikmet
Osmanlı tebaasına geçen bu Polonyalı subaylar, Osmanlı Tanzimat asrındaki modernleşmenin öncüsü oldular. Onlardan biri olan Nazım Hikmet'in büyük dedesi Kont Konstantin Borzecky (-ki Mustafa Celaleddin Paşa olarak bilinir-) topçuluk konusunda yeni metotlar getirmiş, orduda haritacılık alanında hizmetleri görülmüş ve Türk ulusçuluğunun ilk öncü eserini de kaleme almıştır.
Sayfa 68
"Bakın bakın ne anlatıcam"
Gelen insanlar çok kısa zamanda bu vatana sığınıyorlar ve içlerinde çok önemli Polonyalı ve Macar albay ve generaller asıl adlarını değiştiriyor, din değiştiriyorlar. İşte meselâ, Konstantin Borcezski, “Mustafa Celaleddin” adını alıyor. Bu zat sonra paşa oluyor. Karadağ muharebesinde general rütbesi ile şehit düşüyor. Bunun torunu Nâzım Hikmet.
224 syf.
6/10 puan verdi
Başlıktan dolayı tek bir büyük aile inceleniyor zannına kapılıyorsunuz. Ancak üçü 19. yüzyılda İstanbul’da yaşayan (Polonyalı, Alman, Rum, Hırvat kökenli) dört muhtedinin neslinden gelenler incelenmiş. Bu muhtediler paşa olup etkili insanlar haline gelince ve çocukları, torunları arasından komutanlar, bürokratlar, yazarlar, sanatçılar, hasılı çok
Boğaz'daki Aşiret
Boğaz'daki AşiretMahmut Çetin · Biyografi.Net Yayınları · 201572 okunma
Arada sırada Ekber telefon ediyor, filminle ilgili gelişmeleri takip ediyor. Ve senin hakkında tek kelime bile konuşmuyor. Ben de sormuyorum. Ve birden Nâzım Hikmet evlendi diye bir söylenti yayıldı ortalıkta!? Polonya’da! Yaşlı ve zengin bir kontesle! Gevezelikler, gevezelikler... O yıllarda yeterli bilgi alamadığımız durumlarda söylentilerle beslenirdik. Moskova’da akıl almaz sıklıkta yaşanırdı bu durum. Genellikle de kötü olanlar doğru çıkardı...“E, Nâzım ne yapalım? Varsın yaşlı barones olsun. Zenginmiş sizin Polonyalı. Sağlığınıza kavuşmanızı kutluyorum. Hani ne derler, her işte bir hayır vardır,” diye mutsuzlukla düşündüm. İçim sıkılmıştı. Ama Ekber’e sormayı asla düşünmüyordum. Nedense beynimin içinde mahkûmların: “İnanma, korkma, ricacı olma,” deyişi yankılanıyordu sürekli. Senden duymuştum bunu.
Reklam
Sonra Krakov’un yüz kilometre kadar uzağındaki Zakopanı’ ya gitmiştik. Dağlar karla kaplıydı. Ayaz havada güneş parlıyordu. Etraf kayak yapmaya gelmiş Almanlarla doluydu. Yüksek sesle konuşup gülüşüyorlardı sürekli ve çoğunluğu şişmandı. “Duvarın arkasında sarhoş Almanlar dolaşıyor,” diye aptal bir cümle kafamda dönüp duruyordu. Onlara ne kadar
1849 da imparatorluğa sıgınan Macar,Polonyalı subaylar ihtida ettiler ve Türk Milliyeyçisi oldular.İçlerinden Konstantin Borzecki 1869 yılında(diger adıyla Mahmud Celaleddin Paşa, Nazım Hikmet'in ana tarafindan büyük dedesidir.)Eski ve yeni Türkler adlı bir kitap yazdı.
43 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.