Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu, Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.
Ahkâf Sûresi, 26. Cüz, 15. Ayet
Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı...
Sayfa 252Kitabı okudu
Reklam
ibn Mâce, Sünen'inde, Ibn Ömer (radiyallâhu anh)'dan, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in onlara şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Allah'ın kullarından biri " Ey Rabbim! Sana, vechinin celalinin ve hükümranlık azametinin gerektirdiği sekilde hamd olsun" dedi. Bu iki meleği çaresizliğe düşürdü. Zira sevabını amel defterine ne şekilde kaydedeceklerini bilemediler. Nihayet semaya yükseldiler ve "Ey Rabbimiz! Bir kul öyle bir söz söyledi ki onu nasıl yazacağımızı bilemedik" dediler. Allah (c.c) -kulunun ne dediğini daha iyi bildiği halde-, "Kulum ne dedi?" der. " Ey Rabbim! Sana, vechinin celalinin ve hükümranlık azametinin gerektirdiği şekilde hamd olsun" dedi, derler. Bunun üzerine Allah (c.c) onlara: "Onu kulumun söylediği gibi yazın ki huzuruma geldiğinde bu amelinin mükâfatını ona kendim vereyim." dedi.
İnsanın sevdikleri gidince kalmak zor geliyor
Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz... Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı, Belki bir sabah vakti, belki gece yarısı, Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz... Ben artık korkmuyorum, herşeyde bir hikmet var Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar. ... En güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz Ümitler içindeyim, çok şükür öleceğiz...
Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz… Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı…
Vahiyde 40 yaş hikmeti
Kırk yaş, olgunluk yaşıdır. Bu yaşa kadar insanın yaradılıştan getirdiği ve zamanla geliştirdiği yetenekleri ve kabiliyetleri alışkanlık haline gelir. Karakter yerleşir. Beceri ve verimlilik yaşı olan kırk yaş tecrübe birikimiyle kemalin izlerini taşır. Kırk yaş insanın zihni ve ruhi olgunluk yaşı olarak nitelendirilmektedir. Nitekim Rabbimiz kurani kerimde: "...Nihayet insan,güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: "Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de,zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım." (Ahkaf sûresi)
Reklam
İnsana, ana ve babasına iyi davranmasını emrettik. Anası onu zahmete katlanarak taşıdı ve zorluk çekerek doğurdu. Karnında taşıması ve sütten kesmesinin süresi otuz aydır. Nihayet çocuk olgunluğuna ulaşıp kırk yaşına girince şöyle yakarır: “Rabbim! Bana ve ana babama lutfettiğin nimete şükretmeye, razı olacağın işleri yapmaya beni muvaffak kıl. Benden gelecek nesli hayırlı eyle, pişmanlıkla dönüp senin kapına başvurmaktayım ve ben şüphesiz sana boyun eğenlerdenim!” İşte cennetlikler arasında bunların da yaptıklarının güzelini kabul ederiz, kötülüklerini de görmezlikten geliriz. Bu kendilerine yapılagelen gerçek vaattir. Ahkaf Süresi 15-16
Ahkâf
15- Biz insana ana ve babasına iyilik yapmayı tavsiye ettik. Anası onu zahmetle karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu. Onun ana karnında taşınması ile sütten kesilme süresi otuz aydır. Nihayet insan olgunluk çağına ulaşıp, kırk yaşına geldiğinde der ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettiğin nimetlerine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın salih amel işlememi ilham et. Benim neslimden gelenleri de salih kimseler kıl. Doğrusu ben tevbe edip sana yöneldim. Ve ben gerçekten müslümanlardanım."
80 syf.
·
Puan vermedi
Padişahın Kızına Aşık Olan Çoban
Eski bir hikayedir biliyorum ama her okuduğumda etkileniyorum. Henüz yirmisinde olan genç bir çoban… Bir kıza gönlünü kaptırmış, o derece aşık olmuş ki, sevdiğinden başka bir şey düşünemez, derdini kimseye anlatamaz olmuştu. –Ne haldesin, sana ne oldu? diyenlere mahzun bir tebessümle bakar, hiçbir şey söylemezdi. Onun bu hali çevresinde bulunan
Cemile
CemileCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201932,2bin okunma
46/Ankaf Suresi
15. Biz insana, anne ve babasına çok iyi davranmasını öğütledik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle bıraktı. Onun taşınması ve ayrılması otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına ulaştığı ve kırk yaşını tamamladığında: "Ey Rabbim! Bana, anne ve babama bağışladığın nimetlerin karşılığında şükretmede ve hoşnut olacağın işler yapmada beni başarılı kıl. Ve soyuma da düzgün ve düzeltici olmayı nasip et. Kuşkusuz ben, Sana yöneldim. Ve kuşkusuz ben, Sana teslim olanlardanım." dedi.
Reklam
46/AHKĀFSÛRESİ·15
Meâli 15. İnsana, ana ve babasına iyi davranmasını emrettik. Anası onu zahmete katlanarak taşıdı ve zorluk çekerek doğurdu. Karnında taşıması ve sütten kesmesinin süresi otuz aydır. Nihayet çocuk olgunluğuna ulaşıp kırk yaşına girince şöyle yakarır: “Rabbim! Bana ve ana babama lutfettiğin nimete şükretmeye, razı olacağın işleri yapmaya beni muvaffak kıl. Benden gelecek nesli hayırlı eyle. Dönüp kapına başvurdum ve ben şüphesiz sana boyun eğenlerdenim!”
youtu.be/uE1jB4LOWYk?si=... Dünyâ çemeninde çadır kuran insanlar türlü türlü şeylerle gönül avuturlar.. Daldan dala konan hercaî gönüller nihâyet konacak dal bulamaz.. Dünyâ güzeline gönül kaptıran kişi belâyı satın almış demektir.. Sümbüller, gelincikler yaratan Yüce Allah, elbet gönüllere de vâkıftır lâkin dünyâ muhâbbetiyle sarhoş olan gönüllere râhmet nazârı ile bakmaz.. Bir gün yolda bir âmâ adam durmuş, ağzını açmış, “Allah, Allah..” demedeydi.. “Allah, Allah..” diyordu da, gönülden yürekten değil, sadece diliyle.. Zamanın büyüğü ve Hâkk âşıklarının serveri Şeyh Nûrî Hazretleri, o âmâ adamdan Allah adını duyunca sabredemedi, kanatlı kuş gibi yanına uçtu ve dedi ki: “A adam!.. Sen onu ne bilirsin?.. Biliyorsan neden hayattasın ya?..” Bu sözden sonra öyle bir kendinden geçti ki, akıl dağı sanki yerinden oynadı.. O coşkunluk, mest hâliyle çölün yolunu tuttu.. Yolda bir kamışlık vardı.. Ve aziz cânı ten kafesinden uçup gitti.. Onu ölmüş, her yanı kanlara gark olmuş buldular.. Hâkk âşığının göğsünden akan kan, her kamışın üstüne Allah ismini yazmıştı.. İşte erlerin iştiyâkı.. O büyük Velî ömrünce mest olarak gezdi.. Çok kere de: “Ey Rabbim, ey Rabbim!.. Ben sana âşıkım demezem!.. Âşık adam cân taşımaz!.." Bütün bunlar yüce ve yüksek hâllerdir.. Herkeste bu hâllerin tecelli etmesi imkânsızdır.. Ancak, âşıklar müstesnâ!..
Fakir Çoban Padişahın Kızını Neden Almadı?
Fakir bir çoban, hükümdarın kızını görür, âşık olur… Aşkı onu Mecnunlaştırır. Her nasıl olursa olsun o kıza kavuşmayı kafasına koyar… “Acaba nasıl olabilir?” diyerek memleketin ulu kişilerini, aklı erenlerini dolaşmaya başlar. Her huzuruna vardığı mübareğe durumu anlatır ve sorar. “- Acep ben ne etsem de hükümdara damat olabilsem?” Dinleyenler
Sad
‌ يَا دَاوُ۫دُ اِنَّا جَعَلْنَاكَ خَل۪يفَةً فِي الْاَرْضِ فَاحْكُمْ بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوٰى فَيُضِلَّكَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَضِلُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَد۪يدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَابِ۟ Ona dedik ki: "Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar
606 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.