Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

marie sklodowska

marie sklodowska
@realthings
Ancak travma yaşayan insanlar, bedenlerinin içinde de güvensiz hisseder. Geçmiş, acı verici içsel bir rahatsızlık biçiminde canlıdır. Bedenleri sürekli iç organlardan gelen sinyallerin yağmuruna tutulur, bu süreçleri kontrol etme çabası karşısında ise genellikle içsel duygularını göz ardı etme ve içerde olan bitene karşı hissizleşme konusunda uzmanlaşırlar. Kendilerinden saklanmayı öğrenirler.
Reklam
Travma
Bu duygu insanı çıldırtıyor. Güvendiğiniz biriyle aynı odadasınız, başınıza bir şey gelmeyeceğini biliyorsunuz ama bedeniniz rahatlamıyor.
Beden kayıt tutuyor. Travma anısı iç organlarda, kalbi kıran, karnı buran duygularda, otoimmün bozukluklarda, iskelet/kas problemlerinde kodlanmışsa ve zihin/beyin/iç organların iletişimi duygu düzenlemede kraliyet yoluysa, terapötik varsayımlarımızda köklü değişiklikler yapmamız gereklidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Depersonalizasyon
Kronik çocukluk dönemi travması yaşayan bireylerdeki öz farkındalık eksikliği bazen öyle şiddetli olmaktadır ki aynaya baktıklarında kendilerini tanıyamazlar. Beyin görüntüleri bunun salt dikkatsizlik sonucu olmadığını göstermektedir. Kendini tanıma görevi üstlenen yapılar, kendilik deneyimi ile ilgili yapılarla birlikte bozulmuş olabilir.
İlber Ortaylı
Ben üç tane şehri ayrı bir seviyorum; birincisi Roma, ikincisi İstanbul, üçüncüsü İsfahan. Roma ve İsfahan çok iyi korunmuş durumdalar; ama aynı şeyi İstanbul için söylemek mümkün değil. Benim anladığıma göre Roma ve İsfahan'da barbar istilaları sona ermiş ama İstanbul'da halen devam ediyor. Yani yapılara dikkat edilmiyor, kanunlar ihlal ediliyor. Mimar olduğunu iddia edenler var, olur olmaz şeyler ortaya çıkarıyorlar. Ve yeryüzünün en değerli yerlerinden biri harap ediliyor.
Sayfa 99
Reklam
1279'da Doğu Anadolu'dan geçen Marco Polo, Anadolu'yu Turkmenia diye anar.
Sayfa 4
Antikçağda mutluluk, "iyi olmak"la bir tutulduğu için, ahlak merkezi bir roldedir. Oysa modern zamanlarda, mutluluğun "kendini iyi hissetmek"le eş anlamlı kullanılmasıyla, ahlakın yerine psikoloji ön plana geçer. Peki neden?
Sayfa 38
Yapmak istediklerimi yine ertelediğimi düşünüyorum; ama işin tuhafı aslında tam olarak ne yapmak istediğimi de bilmiyorum. Belki daha ilginç şeyler (dalgıçlık kursuna gidebilirim mesela), daha az rutin bir hayat, daha heyecanlı, daha farklı... Sıkıntımla yüzleşiyorum, hep yenilik peşinde koşarken, aslında kendimden kaçıyorum. Ne kadar oburum! Aslında beni edecek her şeyim var, ama yine de hayatımı daha anlamlı kılmak için "başka" bir şeyler arıyorum. Çağımızdaki en yaygın duygu "sıkıntı" olabilir mi acaba?
Sayfa 163
Galiba büyüdüm... Ama bunu "çocukluğun masumiyeti"nin yitirilmesi ve gerçeklerle uzlaşarak hayallerinden uzaklaşmak, bezginleşmek anlamında söylemiyorum. Murathan Mungan'ın "Telli Telli" şiirinin meşhur "biz büyüdük ve kirlendi dünya" dizelerini "çivisi çıkmış dünya"ya dair nesnel bir gözlem ya da nostaljik bir hayıflanma olarak okumak zorunda mıyız? Büyümek, "tasasız çocukluğun" yitirilişinin yanı sıra deneyimlerin imbikten süzüldüğü, daha dingin ve her şeyi yerli yerine oturtan bir bakış açısı kazandıramaz mı insana? Çocuklar "hayatın anlamı" nı sorgular; büyükler ise ya bu sorudan tümüyle vazgeçer, ya da kendi cevaplarını bulmuş olurlar diyebilir miyiz?
Sayfa 15
Varoluşçulara göre özne olmaktan vazgeçip, kendini bir kurban ya da dış güçler tarafından oraya buraya savrulan bir nesne olarak görmek, insanlığını reddetmekle aynı anlama gelir.
Sayfa 23
Reklam
Özgürleşmek istiyoruz ama bunun bedelini ödemek istemiyoruz.
Sayfa 21
"Kadınlar epey bir zamandır bedenlerinin el verdiği derinlikli hazdan mahrum bırakılmışlardır." diye sayıp dökmeye başlamıştı. . . "Birçok tıp erbabı gibi, ben de inanıyorum ki, kronik ruhsal ve bedensel sağlık sorunlarının büyük bir bölümü kadınların yakasını bırakmıyor çünkü aksi takdirde doğru araçlarla rahatlıkla ve çarçabuk kurulabilecekleri stres birikimine maruz kalmaktadırlar..."
Sayfa 76
Birkaç kuşak önce toplum onu evde oturan bir anne rolünü benimsemeye teşvik ederdi. Oysa şimdi bütün baskılar avukat çıkması içindi, ya da bir hekim, ya da bir füze mühendisi.
Sayfa 14
Dikkat!
30 yaşından sonra düzenli spor gibi özel bir önlem alınmadığı takdirde kas kitlesinde her yıl %1 azalma olur.
Sayfa 114
Şeker, fiziksel ve psikolojik bağımlılık yapıcı bir maddedir. Bunu bilen gıda endüstrisi, tatlı olmaması gereken ürünlerine dahi bol miktarda şeker katarak ürünün cazibesini artırır. Tuzlu yiyeceklerde, tost, sandviç ve hamburger ekmeklerinde, soslarda ve hatta hamburger etinde bile bol miktarda şeker vardır!
Sayfa 71
1.155 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.