Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
16. yüzyıl Protestan Reformu, Hıristiyanlığı iki hizbe böldü. Sanatta barok üslubu, Roma Katolik Kilisesi'nin kendi imajını güçlendirmek ve otoritesini yeniden kazanabilmek için bilinçli olarak giriştiği bir hareketti. Sanata, müphemliklerden uzak durup, Katolik ülküleri pekiştiren İncil hikayeleri betimleme görevi verildi. Roma Katolik Kilisesi'nin sanatı kendine destek olacak bir araç olarak kullanmasıyla beraber Yüksek Rönesans'ın ahengi ve iç bütünlüğünden dinsel temaların daha çağrışımsal tasvirlerine doğru kayan, kamuoyunu kazanmaya ve duygusal bağlılıkları körüklemeye yönelik eserler verildi. Bir sanatçının izleyicide güçlü duygular uyandırması, büyük başarı kabul ediliyordu. Ve kısa süre sonra soylular da, çarpıcı barok üslubu kendi ihtişam ve yüceliklerini aktarmak için kullanabileceklerini fark etti. Zengin süslemeleri, karmaşık tasarımı ve renge, çizgiye, ışığa ve gölgeye odaklanışıyla barok üslup, farklı ülkelerdeki sanatçılar tarafından farklı şekillerde yorumlandı. Roma, barok sanat üretiminin merkezi kabul ediliyor ve tüm Avrupa'dan pek çok sanatçı antik Roma ve Yüksek Rönesans sanatını incelemek için buraya geliyordu. Barok üslubun temel fikirleri hızla yayılarak yerel gelenek ve yaklaşımlarla iç içe geçti. Hareket Katolik Flandra'da güç kazandı, hem kilise hem de kraliyet tarafından benimsendiği Fransa ve İspanya'da yayıldı, fakat Hollanda ve Britanya gibi Protestan ağırlıklı ülkelerdeki etkisi sınırlı oldu.
Sayfa 14
The Death of Virgin 1601-1605
Soyadını, doğduğu köyden alan İtalyan ressam Caravaggio, Roma'ya gitmeden önce Milano ve Venedik'te eğitim aldı. Işık ve gölge kullanımı ile barok akımının en özgün sanatçılarından oldu. İlk eserlerini, Lotto ve Savoldo gibi sanatçılardan etkilenerek yaptı. Bir dönem Tiziano'dan eğitim aldı ve bu yolla Venedik Okulu ile ilişki kurdu. Roma'da kaldığı sırada daha çok, başta kendininki olmak üzere portreler, ölü doğa ve meyve resimleri yaptı. Doğalcılığın yanı sıra ışık ve renklerinde, neredeyse realizm akımının etkileri görülür. Son dönem eserlerinde dinsel sahneleri resmetti. Tam bir ustalık meyvesi olan 'Meryem'in Ölümü' tablosu, Caravaggio'nun ışık ve gölge konusunda dâhiyane olduğunun ve resimsel düzlemi, dramatik bir stilde ele alışının göstergesidir. 'Meryem'in Ölümü'nde ressamın çağdaşlarından farklı olarak gölgelere önem vermesi, dramatik anı tıpkı bir teatral sahne gibi algılaması tabloyu önemli kılar.
Reklam
Vatikan Protestan tehditine karşı sanatı seferber eder
Caravaggio tablosuna bakıldığında ilk göze çarpan, kendisini düzene kabul ettirmesi var olabilmesi, engizisyondan gizlenmesi. Roma'ya geldiği yıllarda Vatikan Protestan tehditine karşı sanatı seferber eder. Asırlardır önemsemedikleri Meryem ve şehitlere başrol verilecek. Okuma yazma bilmeyen halka sanat şatafatında din propagandası yapılacak, kilisenin ihtişamında Tanrı'nın oğlunun gücü hissettirilecek. Ortigia'da turistlerin, "Ah ne güzel yapmışlar," diye fotoğraflarını çektiği barok katedrallerle kiliseler, geleceğin faşist mimarisine davetiye çıkarırcasına görkemli yapılmalı ki, simgeledikleri ilahi güce boyun eğip diz çökelim. Protestanlar ise kiliseyi sadeleştiriyor, ibadeti yalınlaştırıyor, gösteriş yerine inancı vurguluyor, ileride işlenecek günahlar için bile af satan papayı başşeytan diye tanımlıyor.
Bugün dahi, sizin kültürlü dediğiniz ülkelerden İtalya'da meselâ; Floransa'nın bir kilometrekaresini kaldırınız, ne kalır o Rönesans'tan acaba? Roma'nın iki kilometrekaresini yok ediniz, kendi haline terk ediniz. Ne kalır acaba o İtalya'nın Rönesans'ından Barok'undan? İki kilometrekareyi kendi haline bırakınız. Seine nehrinin iki yakasında Marais veya St. Michel'in arasına, Louvre'in arkasına Swiss Otel'i dikiniz. Fransa'nın o mutantan 14. Louis kültürü kalır mı? Moskova'da, Petersburg'da aynı şey olsun, ne kalır eski Rusya'dan? Maalesef bugünün Türkiye'si, Süleymaniye, Vefa, Zeyrek ve Fatih Çarşamba'dan oluşan iki kilometrekareyi kendi kaderine terk etmiştir.
Sayfa 107Kitabı okudu
İlk yılların tenha dizecikleri neden kalabalıklaşmıştı? Ken­disi, Barok'un uyandırdığı boşluk duygusuyla açıklıyor bunu: "İnsan Roma'da boşluk duygusuna kapılır. Boşluk duygusuyla dolu birinin boşluk karşısında dehşet duyması çok doğaldır. Ufacık bir alan, boş bir nokta bırakmamacasına her şeyi tıka basa dolduran, hiç ama hiçbir şeyi özgür bırakmayan, dört bir yandan sökün etmiş ögeler yığını. Boşluk dehşetini en çok Roma'da du­yar insan; çölde, dünyanın herhangi bir yerinde duyulabilece­ğinden çok daha güçlü duyar. Şuna inanıyorum: (...) Michelan­gelo sanatının tüm dramı boşluğun uyandırdığı o dehşet duygu­ sundan doğmuştur."(...) "insanın şiir, resim ya da mimariyle kendisinin kıldığı herhangi bir 'biçim'de, biçim'in içinde, onu dibe, kendisine doğru çeken bir uçurum vardır hep. Yarattığı şeyde, tıpkı kendisinde olduğu gibi hep bir 'yok'luk vardır; baş dönmesi ve korku yaratır o boşluk"(…) "Ama 'yok'luk bir şeydir, boşluk bambaşka bir şey. Birinde canlı bir biçim'in yokluğu vardır, diğerinde canlı bir biçim yoktur, boşluk vardır". Ungaret­ti bu yokluğu en çok kutsallıktan yoksunluk bağlamında yaşar: "Tanrı'dan yoksun bir dünya korkunçluğun karşısında hep aynı dehşeti, aynı hayreti duyacaktır.”
İtalya'da doğan Rönesans'ta Antik Yunan ve Roma medeniyetlerinin etkileri görülmektedir. Esasen "yeniden doğuş"la kastedilen de budur: Binlerce yıl önce kaybolmuş Yunan ve Roma medeniyetlerinin, zihniyetleri, sanatları, bilim ve düşünceleriyle yeniden doğuşu.
Reklam
Aydın Çubukçu - Kadın Ressamlar
Bu üç ressam, kadın mücadelesinin başlıca temalarını, kadınların toplumdaki yerlerini sorgulayan ve bundan dolayı ortaya çıkmış sorunlara karşı, hayatları pahasına mücadele etmiş kadınlar. Cinsel taciz, toplumsal aşağılanma, ikinci sınıf insan olarak görülme, çocuk yaşta çeşitli eziyetlere uğrama, yetişkinliğinde ev kölesi yapılma gibi, kadınların
“Hava Pompasındaki Kuş ile Deney” / Joseph Wright
Bugün size İngiliz ressam Joseph Wright'ın 1768 yılında yaptığı ve günümüzde Londra Ulusal Galeri'de sergilenen "Hava Pompasındaki Kuş ile Deney" adlı büyüleyici eserinden bahsedeceğim. Öncelikle ressam Wright, neden böyle bir resim yapma ihtiyacı duyuyor, bununla başlayacağım. 18. yüzyılda Avrupa'da hızla gelişen bilimsel
Hadrianus, seyahat ettiği süre boyunca, şehirlerde birbiri ar­dında büyük inşaat projeleri başlattı. Bugün, Akdeniz çevresindeki Roma şehirlerinin kalıntılarını ziyaret ettiğimizde, gördüklerimizin önemli bir kısmı Hadrianus ve halefi Antoninus Pius'un "altın çağlarına" aittir. On yıllar içinde, çok sayıda imparatorluk şehrinin merkezi bölgeleri inşaat alanlarına dönüştürülmüş ve anıtsal klasik mimari ve barok süslemenin bir araya geldiği yeni komplekslerle donatılmıştı.
Sayfa 250 - Yordam KitapKitabı okudu
Barok:
16. yüzyılda, arka planda sürüp gitmekte olan dini çalkantılar karşısında Avrupa sanatı bir kez daha değişti. Barok sanat, Roma Katolisizminin imajını güçlendirmek için seçilen maksatlı bir araç olarak gelişti. Geniş bir üslup yelpazesini içinde barındırırken, duygu, dinamizm ve dramayı ve ek olarak bilhassa resimde, ışık ve tonları resmetmek için yeni metot­ları bir araya getirdi.
Sayfa 40
99 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.