Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar ya yalnızca bir tarzda ya da öteki tarzda düşünmeye ve bunu yaparken öteki tarza ait olan her şeyi yanlış anlamaya ya da küçümsemeye eğilimlidirler. Fakat hiç kimse kendi gördüğü gerçekten vazgeçmeye niyetli değil ve bildiğim kadarıyla kimse bu iki gerçeği ya da tarzı gerçekten birbiriyle uzlaştırarak yaşamıyor. Gerçeğin bu iki görüntüsünün çakıştığı bir nokta yok.
Her şeyden çok alışkanlığın verdiği bir güçle, yaşamayı sürdürüyorum.
Reklam
Sonunda, on dokuzuncu yüzyılın ilk çeyreğinde ve hemen hemen aynı zamanda bir Macar bir de Rus -Bolyai ve Lobaçevski- Öklid’in beşinci postulatının doğrulanmasının olanaksız olduğunu, çürütülemez bir şekilde kanıtladılar. Onların bunu yaparken yürüttükleri mantığa göre, eğer Öklid’in postulatını daha başka, daha kesin aksiyomlara indirgemenin bir yolu varsa, bunun bir başka sonucu daha olduğu görülecektir: Öklid’in postulatının tersine çevrilmesi, geometride mantıksal çelişkilere yol açacaktır. Böylece Öklid’in postulatını tersine çevirdiler. Başlangıçta Lobaçevski belli bir noktadan, belli bir doğruya iki paralel doğru çizilebileceğini varsaydı. Ve bunun yanı sıra Öklid’in tüm öteki aksiyomlarını, olduğu gibi tuttu. Bu hipotezlerden, aralarında bir çelişki bulması olanaksız teoremler üretti ve hatasız mantığı açısından Öklid geometrisinden hiç de aşağı olmayan bir geometri oluşturdu. Böylece, bir çelişki bulamamasıyla, beşinci postulatın daha basit aksiyomlara indirgenemez olduğunu kanıtlamış oldu. Korkutucu olan şey bu kanıt değildi. Onu ve matematik alanında geri kalan nerdeyse her şeyi hemen gölgede bırakan, asıl bunun rasyonel yan ürünleriydi. Matematik, bilimsel kesinliğin köşetaşı, birdenbire muğlaklaşıvermişti.
İlk tırmanıcılar sağlam zemin üzerinde ve herkesin ulaşabileceği yollar oluşturmuşlardır, ama bugün Batı’nın yolları, değişime karşı dogmatik katılık yüzünden nerdeyse tümüyle kapalıdır.
“Antik çağdaki Grek retorikçiler tarihte Batı dünyasının ilk öğretmenleridir. Platon kendi gizli çıkarı için bunları tüm yapıtlarında aşağılamıştır ve bu yüzden, bunlar hakkında ne biliyorsak hemen tümüyle Platon’dandır, başka yerde yoktur, öyküyü bir de onların ağzından dinleyemediğimiz halde tüm tarih boyunca kınanmış olarak kalmışlardır. Sözünü ettiğim Akıl Kilisesi onların mezarları üzerinde kurulmuştur. Bugün onların mezarları destekliyor onu. Ve temelini derin kazarsanız hayaletlerle karşılaşırsınız."
Romancı, Cervantes hariç kimseye hesap vermek zorunda değildir.
Sayfa 139 - CanKitabı okudu
Reklam
16. yy.da İspanya'da ortaya çıktıktan sonra tüm Avrupa'ya yayılan pikaresk, belli özellikleri olan bir roman türüdür. Picaro haylaz, serseri demektir ve romanın kahramanını tanımlar.
Sayfa 11 - Milenyum YayınlarıKitabı okudu
kitsch eleştirisi
Romanın düşünceye dayalı örgüsü, birkaç soyut sözcüğün oluşturduğu iskelet üzerinde yükselir. Herkesin hiçbir şey anlamadan her şeyi anladığını sandığı bir boşluğa düşmek istemiyorum sadece bu sözcükleri çok büyük bir titizlikle seçmem yetmez; bunları tekrar tekrar tanımlamam da gerekir.
Sayfa 142 - Can Yayınları
Düşüncenin güzelliği düşüncenin şiirsel biçimlerinde gösterir kendini. Ben üç tanesini biliyorum. (Bkz. Aforizma, Nakarat, Metafor).
Sayfa 121 - Can Yayınları
“Şairler icat etmedi şiiri”
Jan Skacel, “şiir”in hiç değişmeden, “çok çok uzun zamandan beri” bizi beklediğini söylüyor. Oysa sürekli değişimler dünyasında, değişmeyen bir şey tam bir yanılsama olmuyor mu?
Sayfa 113 - Can Yayınları
Reklam
Kafkaesk dünyada dosya, Platon’un ideasına benzer. İnsanın fiziksel yaşamı yanılsamalar perdesine düşen bir gölgeden başka bir şey değilken gerçek realiteyi o temsil eder.
Sayfa 102 - Can Yayınları
Zeka ile bellek birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü insan anımsayamadığı şeyleri anlayamaz.
İnsanın görecek kadar yaşayacağına dair ümidi olmalı. Gençlerin de ümidi olmasa kimin olur. Ben şimdi ümitlenemeyecek kadar yaşlıyım.
Sayfa 252 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Napoli romanları -3-
...hem sonra şurası burası cüretkarlık kokuyorsa bu özellikle genç bir kız tarafından yazıldığı için böyleydi; açık saçıklı, diye bitirdi sözlerini,iyi edebiyatın yabancısı değildir, gerçek anlatı sanatı, ağırbaşlılık sınırını geçse bile asla edepsiz sayılmaz.
Sayfa 73 - EverestKitabı okudu
Çünkü gelecek şimdiki zamandan hep daha güçlüdür. Bizi yargılayacak olan gerçekten de odur. Ve tabii hiçbir yetkisi olmadan yapacaktır bunu.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.