Kitaba başladığımda küçük bir çocuğun anlatacağı bir masal diye düşünüyordum. Ama kitabı okumaya başladığımda hiçbir şeyin öyle küçük bir masaldan ibaret olmadığını gördüm. Kitap aslında hepimizin günümüz de yaptığı okadar çok hataya değinmiş ki unuttuğumuz, değerini kaybettiğimiz, asıl önemli olan şeylerin ne olduğunu öyle güzel ve ilgi çekici bir şekilde anlatmış ki. Günümüz şartlarında iş telaşı, ekonomik durumlar, bir araya getirilmiş ve hiç kimsenin hiç kimseyi tanımadığı soğuk duvarlardan örülmüş binalar, çocukların sadece teknoloji bağımlısı olduğu bir dönemde herkesin herkesten uzak olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Ama oysaki bu kitap dostluğun, sevginin, birlikteliğin, komşuluğun,merhametin aslında dört duvardan oluşmadığını, koşturmalı iş hayatından oluşmadığını okadar güzel anlatıyor ki kendimizi bir anda çok sıcak ve samimi bir sohbetin içindeymiş gibi buluveriyoruz. Asıl zaman hırsızları bizim kendi içimizde sürekli kendimizi hayatın getirdikleri ile bir yarış haline getirmemiz. Hayallerimizi hep görmemezlikten gelip yaşamın bize sunduğu ile yetinmeye çalışıyoruz ve o zamanın içinde farkında olmadan hayal dünyamızın giderek yok olduğunu görmüyoruz bile. Bize verilen kocaman bir hayatın içinde aslında okadar güzel açılmış rengarenk zaman ve hayal çiçekleri var ki ama biz insanlar bunları görmemek için kendimizi dört duvar arasında saatlerce hayal kurmadan yaşamaya mahkûm ediyoruz. Bu kitap benim hayatımda büyük bir yer edindi dilerim okuyan herkesin bazı şeyleri görüp hayatında güzel yer edinir.iyi okumalar...
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766,2bin okunma
Bu kitabı bir tavsiye üzerine okumaya başlamıştım. Kitabın isminden çok etkilenmediğim için beni çok saracağını düşünmüyordum. Ta ki okumaya başlayana kadar. Zwaing, bu kitapta aslında sadece bir kadını değil bir kadın üzerinden sosyolojik yapıyı anlatıyor. Bu durumu anlatırken eleştirmenin yanı sıra bütün duygu durumlarını da inceliyor. Kitabın başından itibaren bakıcak olursak evli bir kadının genç bir delikanlıya karşı hissettiği yoğun duygular üzerine bütün hayatından vazgeçip o gençle birlikte kaçıp gitmesi anlatılıyor. Bütün bu olanlardan sonra Mrs.C'nin ise empati kurup bu durumu kendi hayatında yaşadığı 24 saat ile anlatıyor. Kitap aslında toplumun hoş karşılamadığı durumlar üstünde dursada bir eleştiri örneğidir.Günümüzde buna benzeyen olaylar meydana geldiğinde hepimizin verdiği tepki ve eleştirinin aynı olduğunun göstergesidir. Asıl önemli olan şey ise bir insanı yargılamadan dinlemektir. Yaşanılan 24 saatin asıl nedenini anlayabilmektir..
Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.