Selam meleklerim. Okuduğum av serisinin ikinci kitabı ile sizlerleyim.
m.rise_ kaleminden ephesusyayinlari nın basımı ile...
Ortaya çıkan her gerçek arkası sıra yıkımı getirir. Seri Çaylak ile devam ediyor. Kendi ile olan gerçekleri öğrenen Annabelle, rüyalarındaki geçmişe ne cevap verecek? O bir melez. Savaşın başlangıcı ve en saf ruh. Ama karanlık ona kucak açmışken içindeki ruh asırlar önceki kurbanın hırsı öfkesi ve kini ile dolu. Jay ile yakınlığı aşka dönerken tanıştığı yeni insanlar, arkadaşları, üzerine oynanan oyunlar ve daha fazlası.
Annabelle ve Jay sonunda çok büyük bir kararın eşiğindeyken cadılar da avcılardan ders almaya başlamıştı. Güç, savaş, gizemler, orman nemfleri ve daha fazlası. Karanlık geçmişten gelen laneti büyütmek için Asteria nın ruhunu isterken Annabelle buna karşı koymaya çalışıyorken düşman istediğini elde etmek için avuçlarını ovuşturuyordu.
Aşık ikili kararını vermiş ve yollarını farklı bir alana çevirecekken ayakçılar ve dorchalar saldırdı. Annabelle ise verdiği kayıpların acısı ile yarı kurt yarı cadı oluşunun avantajıyla alevleri bedenine sardı. Geçirdiği değişim toprağa sağlanan pençeleri ve geceyi yaran uluma herkesi şoka uğratmada en ilk sırayı alıyordu.
İkinci kitapta Annabelle ve Jay beni ara sıra kanser etti. Bir yandan da kafam karıştıkça karıştı. Sırlar ve oyunlar öyle iyi saklanmış ve ilerlemiş ki kısa sürede serinin 2. Kitabı da bitti. Yazarın kalemine sağlık...
Edip Cansever).
Dünya edebiyatında hayranlık duyduğum en büyük yazarlardan biri de 
Lev Tolstoy’dur. Nasıl insan ruhunun derinliklerini Dostoyevski’nin eserlerinden öğreniyorsak, bir toplumun ruhunu da Tolstoy’un eserlerinden okuyoruz. O, kendi toplumundan hareketle çocukluktan gençliğe, aileye,
