Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Günümüzde insanın maddesiyle ruhunu ayrı ayrı anlayabilene, varlığını idrak edebilene evliya dense yeridir. Şeyh Galip şöyle diyor: Gıda-yı ruhu ver kim rehber-i mirâc-ı ulvidir Hemişe fikr-i tamir-i beden pâ-der-gil olmakdır Günümüz Türkçesiyle, “Ruhunu besle, yola o çıkacak; beden boş kapsül, bırakıp gideceksin / Bütün mesaini bedenine harcarsan ayağı çamura çakılıp yürüyemeyen eşek gibi olursun,” diyor. Yani insan kendini bedenden ibaret zannedince, böyle telakki edince; onu doyurmak, onu beslemek, onunla ilgilenmek, onu süslemek... Aman aman, bitmez tükenmez bir meşgale ve sonu yok. E bal gibi biliyor ki sonunda toprak olacak, yani boşa çalışıyor. Elbette bunalıma girer, elbette. İşte Şeyh Galip üstadın kırk sekiz mısrasının ilk ikisi; “Ey dil ey dil niye bu rütbede pür-gamsın sen Gerçi virâne isen genc-i mutalsamsın sen.” Bakıyorum da yüzünü asmışsın, strese gömülmüşsün. Hayırdır ne oldu sana? Ha, anladım... Kendini bedenden ibaret sandın, o da yerçekimine tabi, devamlı yıpranıyor, elbette üzülürsün. Bilsen ki sen ruhsun, kafaya bile takmazsın demek istiyor. Hazreti Mevlânâ'nın sözünü hatırla: “Bedenin, bindiğin eşek. Dizgin sendeyken ahire gidersin ama işi eşeğe bırakırsan ahıra gidersin.”
İnsan ruhu
İnsan sadece ve yalnızca bir başkası adına özveride bulunduğunu çoğu zaman içtenlikle düşünür ama aldanır; altta yatan dürtüsü doğasının ve terbiyesinin bir gereksinimini doyurmak, bu sayede ruhunu huzura erdirmektir.
Sayfa 28 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Manastır yürüyen birliklerin tozları ve gürültüsü ile silahların gümbürtüsüyle sarsılıyordu. Yunanistan Girit'i ele geçirmişti. Türkiye savaş ilan etti ve askeri birlikler cepheye koştular. Gün büyük zorlukların ve mücadelelerin yaşandığı, savaşlar ve savaş söylentilerinin her yana yayıldığı günlerdi. Osmanlı İmparatorluğu son nefesini vermek
Şeyh Galip şöyle diyor: Gıdâ-yı rûhu ver kim rehber-i mirâc-ı ulvîdir Hemîşe fikr-i ta’mîr-i beden pâ-der-gil olmakdır Günümüz Türkçesiyle, “Ruhunu besle, yola o çıkacak; beden boş kapsül, bırakıp gideceksin / Bütün mesaini bedenine harcarsan ayağı çamura çakılıp yürüyemeyen eşek gibi olursun.” diyor. Yani insan kendini bedenden ibaret zannedince, böyle telakki edince; onu doyurmak, onu beslemek, onunla ilgilenmek, onu süslemek... Aman aman, bitmez tükenmez bir meşgale ve sonu yok. E bal gibi de biliyor ki sonunda toprak olacak, yani boşa çalışıyor. Elbette bunalıma girer, elbette. İşte Şeyh Galip üstadın kırk sekiz mısrasının ilk ikisi: “Ey dil ey dil niye bu rütbede pür-gamsın sen / Gerçi vîrâne isen genc-i mutalsamsın sen.” Bakıyorum da yüzünü asmışsın, strese gömülmüşsün. Hayırdır ne oldu sana? Ha, anladım... Kendini bedenden ibaret sandın, o da yerçekimine tabi, devamlı yıpranıyor, elbette üzülürsün. Bilsen ki sen ruhsun, kafaya bile takmazsın demek istiyor. Hazreti Mevlânâ’nın sözünü hatırla: “Bedenin, bindiğin eşek. Dizgin sendeyken ahire gidersin ama işi eşeğe bırakırsan ahıra gidersin.”
İnsan sadece ve yalnızca bir başkası adına özveride bulunduğunu çoğu zaman içtenlikle düşünür ama aldanır; altta yatan dürtüsü doğasının ve terbiyesinin bir gereksinimini doyurmak, bu sayede ruhunu huzura erdirmektir.
Satırlarında diğer insanlara benzemeyen, bayağılıklardan ve küçüklüklerden uzak insan ruhunu tekrar buldum. Mektubunun bir yeri bana bilhassa yakın geldi: İnsanların hemen hepsi hayatı karın doyurmak ve lalettayin biriyle yatmaktan ibaret farz ederler. Halbuki bu takdirde insanın diğer hayvanlardan ne farkı vardır, onların dimağları da karın doyurmak ve kendilerine eş bulmak hususunda kafi derecede hizmet görüyor, ancak bunları düşünmek, onlardan hiç ayrı olmamak demektir. Halbuki insanın bir de dimağı vardır ki yemek, yatmak, eğlenmek gibi şeylerle alakadar olmayan birtakım ihtiyaçlar taşır. Kendisine yakın arkadaş arar. Kendisine yardım edecek (maddi ve manevi yardım edecek) diğer bir insan ister ve bunun mümkün olabilmesi için yardım isteyen diğer insanlara yardıma hazır bulunur. Sonra muhakkak sevilmek ister, bunun için de başkalarını sever.
Geri113
209 öğeden 196 ile 209 arasındakiler gösteriliyor.