Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

R

R
@rukyildiz
Kendime notlar
Öğrenci
Lisans/PDR
Çorum
43 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Onlar konuşup nutuk çekerek yazılar yazadursunlar, biz yaralananlarla, ölenlerin arasındaydık. Onlar vatan borcunun dünyada her şeyden üstün olduğunu söylemişlerdi. Oysaki biz can çekişme acısının daha da kuvvetli olduğunu öğrenmiştik bile! Ama sanılmasın ki bizler bozguncuyduk, kazan kaldırıcı, korkak, vatan hainleriydik! (Onlar bu sözcükleri pek bolkeseden harcıyorlardı). Hayır, vatanımızı biz de onlar kadar seviyorduk. Savaşa, gözümüz pek, seve seve katılmıştık. Ama yapmacıkla gerçekçiliği de ayırt edebiliyorduk. Gözümüz birden açılıvermişti. Böylece onların dünyasından ortada hiçbir şey kalmamış olduğunu gördük. Ansızın korkunç şekilde yapayalnız bulduk kendimizi. Bu ateşten gömleği yapayalnız, bu çileyi yapayalnız çekmekten başka çıkar yolumuz yoktu.
Reklam
Çünkü sanat yeryüzünde ve insanların içinde olup bitenleri, çöplük ve sarayı aynı hakikatten uzak ve güzelleştirici örtüye bürüyen ay ışığı gibi, tatlı bir yalan bulutunun arkasından göstermeye mecburdu, sanat eserinden faydalanabilecek durumda olanlar, her şeyden önce avunmak, oyalanmak istiyorlardı; sanatkârın ekmeği de işte bu tatlı rüya meraklılarına bağlıydı, yoksa kömür kayığında yüzükoyun yatan yırtık zıpkalı Bartın uşağına değil.
Sayfa 18
Aynı biçimde ve donuk bir yaşamın bütün günlerinde, zaman alıp götürür bizi. Ama ister istemez, bir gün gelir bu kez de bizim zamanı taşımamız gerekir. Geleceğe dayanarak yaşarız; 'yarın', 'ileride', 'iyi bir işim olunca', 'yaşlandıkça anlarsın'. Bu tutarsızlıklara hayran kalmamak elde değil çünkü ne de olsa ölmek var işin içinde. Gene bir gün gelir, insan otuz yaşında olduğunu görür ya da söyler. Gençliğini belirtir böylece. Ama, aynı anda zamana göre yerini de belirtir. Zamanın içinde yerini alır. Geçmesi gerektiğini söylediği bir eğrinin belirli bir anındadır. Zamanın malıdır, içinin ürpertiyle dolması üzerine, en kötü düşmanı olarak görür onu. Yarını istiyordu hep, bütün benliğinin bundan kaçınması gerekirken, yarının gelmesini diliyordu. Etin bu başkaldırışı, uyumsuz budur işte.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dekorların yıkıldığı olur. Yataktan kalkma, tramvay, dört saat çalışma, yemek, uyku ve aynı uyum içinde salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi, çoğu kez kolaylıkla izlenir bu yol. Yalnız bir gün 'neden' yükselir ve her şey bu şaşkınlık kokan bıkkınlık içinde başlar. 'Başlar', İşte bu önemli. Bıkkınlık, makinemsi bir yaşamın edimlerinin sonundadır, ama aynı zamanda bilincin devinimini başlatır. Onu uyandırır, gerisine yol açar. Gerisi, bilinçsiz olarak yeniden zincire dönüş ya da kesin uyanıştır. Uyanışın ardından sonuç gelir zamanla; intihar ya da iyileşme.
Sayfa 24
Kendini öldürmek, bir anlamda, melodramlarda olduğu gibi içindekini söylemektir. Yaşamın bizi aştığını ya da yaşamı anlamadığımızı söylemektir.
Sayfa 17
Reklam
Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır; intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir.
Sayfa 14
Travma yaşayan kişiler için en zoru, travmatik olay sırasında sergiledikleri davranışlar nedeniyle yaşadıkları utançla yüzleşmektir. Başkaları tarafından verilen cezayla yüzleşmek oldukça güçtür ancak travma yaşayan kişilerin, koşullar karşısında yaptıkları ya da yapmadıkları şeylerden duydukları utanç daha fazladır. Korktukları, bağımlı, kışkırmış bir şekilde davrandıkları ya da öfkelendikleri için kendilerini sürekli küçümserler.
Sayfa 13
355 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee
8.4/10 · 71,9bin okunma
355 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir çocuğun gözlerinden hayatı, doğru ve yanlışı masumane ve basit bir şekilde öğreniyor onunla birlikte yaşıyoruz. Alabama'nın kökleşmiş bir kasabasında ırkçılık ve cinsiyetçiliğin soğuk rüzgarları suratımıza çarparken bütün bu yanlışların karşısında dimdik bir ağaç gibi duran, erdem ve iyi ahlakın temsilcisi avukat bir babanın çocuklarına yaklaşımlarına tanıklık ediyoruz. Ne olursa olsun iyi ve doğrudan şaşmayan bir babanın bilgiye aç çocukları... Pantolon giymenin neden bir kadın işi olmadığını, mahkemede jüri olarak neden kadınların olamayacağını kendince sorgulayan küçük bir kız çocuğu... anlatıcı olarak seçilmiş bu çocuğun gözünden olaylara bakarken onunla her şeyi basitten karmaşığa düşünüyor, birçok trajik olayda belki de istemsiz gülümsemek zorunda kalıyoruz. Siyah-beyaz tartışması içinde bir adamın içten içe suçsuz olduğu bilinsede açıkça itiraf edilemediği için bir yaşamın sonlanışını "bülbülün öldüğünü" görüyoruz. Bu ölüm sadece bir kişinin ölümü değil masum ve özgürlüğe ulaşmak isteyen bir düşüncenin ölümüydü, bu noktada bülbülü öldürmek günahtır satırları kulaklarımızı çınlatmakta. Yersiz kinin gözleri ve kalpleri kör ettiğini; sözde demokrasi anlatımında, Hitler'in Yahudileri katletmesine öfkeyle yaklaşan bir öğretmenin tezat bir şekilde kendi halkından olan siyah insanları ötekileştirmesinde, cezalandırılmaları gerektiğini söylemesinde buluyoruz. Basit ve akıcı anlatımıyla, trajik ve bir o kadar da kalbimizi okşayan bu hikayeyi kesinlikle okumayan kalmamalı.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Sel Yayınları · 201471,9bin okunma
Bizim mahkemelerimizde, beyaz adamın dünyasıyla siyah adamın dünyası karşı karşıya geldiğinde, her zaman beyaz adam kazanır.
Reklam
Hepimiz biliyoruz ki, bazı insanların bizi inandırmaya çalıştıkları gibi insanlar eşit yaratılmamıştır... bazıları ötekilere göre daha zekidir, bazı insanlar doğuştan kazanılmış daha fazla olanağa sahiptir, bazı insanlar ötekilere göre daha fazla para kazanır, bazı kadınlar başka kadınlara göre daha iyi kek yapar... bazı insanlar pek çok başka insanın normal kapsama alanı içine girmeyen yeteneklere sahiptir. Ama bu ülkede insanlar ancak bir tek durumda eşit yaratılmış kişiler haline gelirler - bir yoksulu Rockefeller Ailesi'nin bir ferdiyle, bir budalayı Einstein ile, cahil bir kişiyi bir kolej müdürüyle eşit gören bir tek kurum vardır. Bu kurum da, Baylar, hukuk kurumudur.
Sayfa 258Kitabı okudu
Çocuğun imaya olan açıklığı tartışmasız bir şekilde bütün pedagoglar tarafından kabul edilmiştir. Aynı araştırmacılar şöyle söylemektedirler. Çocuğun saflığı, usluluğu, iyi niyeti, söz dinlemesi ve irade zayıflığı yüzlerce küçük ayrıntıyla dışa vuralmaktadır. Bütün bu özellikler hipnotizma altındaki yetişkin insanda görülenleri anımsatmaktadır. Örneğin, iki buçuk yaşında, az önce bisküvisinden bir ısırık almış ve bisküviyi yeniden ağzına atmaya hazırlanan bir çocuğa, herhangi bir neden göstermeden emredici ancak korkutucu olmayan, hiçbir çelişki taşımayan yüksek perdeden bir ses tonuyla:" yeteri kadar yedin ve doydun" denildiği zaman çocugun bisküviyi ısırmadan ağzından uzaklaştırdığı, masa üzerine koyup, yemeyi bıraktığı görülmektedir. Uç, dört yaşlarındaki çocukların şikayetlerine karşı kati bir ses tonuyla olumsuz yanıt verdiğiniz zaman örneğin ağrıları sona ermekte, susuzlukları ve yorgunlukları sona ermektedir.
Zira eğitimci kendine düşen göreve iki elle sarılmalı ve onu sevmelidir. Sevmesi içinse ondaki yaşamsal özelliklerin tümüne vakıf olmalıdır. Bu gerçekliği öğretim programının zorunlu kıldığı, her hafta belli günlerde yapılan birkaç saatlik ahlak dersine sığdırmaya kalkıştığımız zaman böyle bir göreve ilgi duymak oldukça güç olacaktır. Zaten bu belli aralıklarla sürdürülmesi gereken derslerin çocuk üzerinde kalıcı derin ve sürekli izler bırakamayacağı ve bu durumda bir ahlak kültüründen söz edilemeyeceği söylenebilir. Ahlak eğitimi için ahlak dersi gerekli olan unsurlardan yalnızca birisidir. Ahlak eğitimi ahlak dersi saatlerine sığdırılamayacak kadar kapsamlı bir alandır. Belli gün ve saatlerle sınırlandırılamaz çünkü onun sürekliliğe ihtiyacı vardır. Ahlak okuldaki yaşamla bütünleşmek, onun içine karışmak zorundadır; tıpkı ahlakın kendisinin yaşam adlı bütünün tamamına karışmak zorunda olması gibi.
Ahlak özveride bulunmamızı, kendi dışımızdaki bir şeylere boyun eğmemizi emretmekte ve bize dayattığı bu boyun eğme olayı aracılığıyla da kendi kendimizi aşmamızı sağlamaktadır.
Ahlak tamamıyla insana özgü bir şeydir çünkü insanı kendi kendini aşmaya iterek onun insan olmasını sağlamaktan başka bir şey yapmamaktadır.
Sayfa 152
214 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.