Balkan devletlerinin ittifakı için Sultan II. Abdülhamid’in de şu ifadelerine göz atmak gerekir: Avrupa’daki kudretimizin, Balkan devletlerinin birbirleriyle anlaşmamaları üzerinde kurulduğu doğrudur. Sırplarla Bulgarlar birbirini sevmezler; Bulgarlar Romenlerden nefret ederler; Romenler, Bulgarlar ve Yunanlılar kendi aralarında birbirine ölesiye düşmandırlar. Bulgarlara göre Makedonya’da kendi milletleri hâkimdir. Yunanlılar ise Makedonya’daki Yunanlıların zorla Bulgarlaştırıldıklarını iddia ederler. Kiliseler arasında 1870 senesinde meydana çıkan itilaf, Bulgarlarla, Yunanlıları tamamen ayırmıştır. Bu şartlar altında Ruslar, Balkan devletleri Birliği’nin kurulabileceğini nasıl düşünebilirler.
Sultan II. Abdülhamid'in Balkan ittifakı hakkındaki düşünceleri
Süt kuzusu lafları bunlar. İnsan her durumda saygınlığını koruyabilir. Mücadele yüceltir, alçaltmaz. Özdeyişlerden alıntılar! Tek yaptığınız benim saygınlığımı korumayı beceremediğimi ileri sürmek. Yani saygıya değer biriyim, fakat bu erdemi korumayı beceremiyorum. Böyle bir şeyin mümkün olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Hoş bütün Ruslar böyledir zaten, neden biliyor musunuz? Çünkü Ruslar, kendilerine uygun bir tarz yaratabilmek için haddinden fazla çok yönlü ve yeteneklidir. Oysa bütün iş tarzda. Biz Ruslar genellikle öyle üstün yetenekliyizdir ki, kendimize uygun bir tarz bulmak için mutlaka dehaya ihtiyaç duyarız. Eh deha da pek bulunmaz bizde, zira genellikle nadir rastlanan bir şeydir dünyada. Fakat bu tarz Fransızlarda, belki birkaç Avrupa ülkesinde daha öyle harika biçimlenmiştir ki, hiç hak etmedikleri hâlde son derece saygın görünürler. Bu yüzden tarz onlar için çok önemlidir.
Reklam
- Bense ruletin özellikle Ruslar için icat edildiğini düşünüyorum, -dedim. Bu yorumuma cevaben Fransız'ın küçümser bir tavırla gülümsediğini görünce, haklı olduğumdan şüphem olmadığını, zira Ruslara kumarbaz demekle aslında onları övmekten çok yerdiğimi söyledim; yani sözüme güvenilebilirdi.
Hunlar mi Barbar?
Hunlar’ın çağdaşları Avrupalılardan daha değersiz olduklarını varsaymak için hiçbir mesnedimiz olmadığını kesinlikle ortaya koymaktadır. Tamamıyla aksine, Hunlar’ın, Tabgaçlar’ın ve Türkler’in hakkını teslim etmek boynumuzun borcudur. Onlar, kendilerine benzemeseler bile, çevrelerindeki halklara eşit şekilde muamele ettiler.
Sayfa 20 - Selenge Yayınevi
Amerikalılar Ruslardan korktukları için enerjilerinin yüzde yetmişi sekseni savaşa hazırlanmaya gidiyor; Ruslar da Amerikalılardan korktukları için.
O öyle bir korkunç bir yalnızlık duygusudur ki,Karman çorman karanlık bir evrende kendi varlığınızın dışında hiçbir şey hissetmezsiniz.devlere özgü bu duyguyu yalnız Ruslar yaşayabilir.çünkü Rusların duyuş düşünüşleri denizler gibi Engin,ormanlar gibi uçsuz bucaksız, karla kaplı örtülü kırlar gibi sonsuzdur. Rus yalnızlık duygusu yanında yaşamın amaçsızlığını,ölümün kaçınılmazlığını, ölümden sonraki bilinmezliği de düşünür.
Sayfa 305Kitabı okudu
Reklam
“Bizde devlet, onun kurumlan ve yapıları ülkenin, halkın yaşamında daima olağanüstü bir rol oynamıştır. Güçlü bir devlet ‘Rusyalılar’ içindir, Putin burada Ruslar değil, özellik­le ‘Rusyalılar’ demekle, yalnızca etnik Rusları değil, Rus Devleti’nin tüm halkını bu kavrama dahil etmek istemiştir, ‘anormal değil, aksine daha çok bir düzen kaynağı ve garan­tisi, tüm değişikliklerin öncüsü ve itici gücü.
UZLAR
Ruslar karşısında mağlup olan Oğuz boyları daha da aşağılara inerek Tuna boylarına kadar gelmiştir. İşte tam burada Doğu Roma İmparatorluğu ile karşılaşırlar. Doğu Romalılar (Bizans) onları Uz (Oğuz) diye adlandırmıştır. Balkanlara inen Oğuzlar, Peçeneklere karşı girdikleri mücadelelerden de büyük yara almış, neticede Roma ordusunda paralı askerlik yapmaya başlamışlardır.
Ruslar Oğuzlara “Tork” (Türk) demektedir. Son derece ilginç bir şekilde sadece Oğuzlara Tork derken, Kıpçak ve Peçenekler de Türk oldukları hâlde onları bu isimle anmamışlardır.
Biliyorsunuz bizim sülalede padişahlara evlat veren Türk hanımları tek tüktür. Daha 1300’lerde devletimizin kurucusu olan Orhan beyin oğlu olan Orhan Bey, Bizans İmparatoru’nu. Kızıyla evlenmişti. O dönemden bu yana hareme hep farklı kökenden kızlar girmiştir. Ruslar, Fransızlar, İtalyanlar, Sırplar, Yahudiler, Macarlar ve daha nice millet.
Reklam
Moskova’da iki yuzden fazla kilisenin bulundugu cevabini alinca “bu kadar cok kilise ne ise yariyor?” Diye sordu. “Ruslar cok dindar insanlardir.” Napolyon, “manastirlarin ve kiliselerin coklugu her zaman o ulusun geriliginin bir gostergesidir” cevabini verdi.
-Bu kadar çok kilisenin ne yararı var, dedi. -Efendim, Ruslar çok dindardırlar. Napolyon, öbür konuğuna dönerek: -Fazla sayıda kilise bulunması, bir milletin medeniyette geri kaldığını gösterir, dedi
“Bu iş ermenilerden doğmamıştır.Zira Ruslar Ermenilere el atıncaya kadar Türkiyede hiç bir Ermeni hareketi olmamıştır.Rusların eseri olan Balkan harekatına kadar ermeniler sadece kendi aralarında mezhep mücadelesi yapmışlardır.hatta kendi aralarındaki anlaşmazlıkların halli için dahi Türklerden yardım görüyorlardı. Rus mezalimine karşı ermenilerin tek sığınağı Türkiye idi.
Sayfa 79 - Edgar GravilleKitabı okuyor
Ben Ruslar gibi bütün hareketlerimi abartacağım
Sayfa 165 - Yapı Kredi Yayınları
Gilyakların ayıyı, kutsaması için ev ev dolaştırmaları töresi (bu, ayı oynatıcılığının kökeni de olabilir mi acaba?) ya da Beyaz Ruslar arasında köye ayı inmesinin şans getireceğine inanılması ve evlerin içindeki masaların üzerine ayılar için bal, peynir ve tereyağı konması veya Bulgaristan'da ayının eve girmesi için cezbedilmesi ve evin, ikonların asılı olduğu baş köşesine, yani tarihöncesi dönemlerde evlerin sunaklarının bulunduğu kutsal köşeye oturtulması ve yiyecekleri yemesi durumunda bunun büyük bir şans ve bereket işareti sayılması gibi inançlar, Avrupa'daki, yeniden canlanan doğanın taze güçlerinden herkes payını alabilsin diye bir Mayıs-ağacının ya da ağaç ruhunun temsilcisi olan kişinin baharda kapı kapı dolaştırılması töresiyle koşutluk taşır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.