Oedipa Maas
Bir yaz günü öğleden sonra Bayan Oedipa Maas, Tupperware partisinden eve döndü; partinin sahibesi, fondünün içine biraz fazla kiraz rakısı koymuş olsa gerekti zira Oedipa, Pierce Inverarity adında, bir keresinde boş zamanında iki milyon dolar kaybettiği halde bir vasiyet infaz memurunun altından kolay kolay kalkamayacağı kadar çok ve karmaşık mal varlığına sahip olmayı sürdürmüş olan Californalı bir emlak kralının vasisi, ya da herhalde vasiyesi olarak atandığını idrak etmekte zorlandı. Oedipa oturma odasında durup TV ekranının yeşilimsi ölü gözünün bakışlarına maruz kalarak, Tanrı’nın adını ağzına aldı ve mümkün olduğunca sarhoş görünmeye çalıştı. Ama bir yararı yoktu. Mazatlán’da, kapısı az önce çarpılan bir otel odasını düşündü ki bu yüzden lobideki iki yüz güvercin sanki sonu gelmeyecekmiş gibi havalanmıştı; sonra Cornell Üniversitesi’ndeki kütüphane yokuşunda duran hiç kimsenin, yokuş batıya baktığı için göremediği gün doğumunu; Bartók’un ‘Orkestra için Konçerto’sunun dördüncü bölümünden kuru ve acıklı bir ezgiyi; bir de Pierce yatağın üst tarafındaki daracık rafta tuttuğu için Oedipa’nın hep tepelerine ineceğinden korktuğu, kirece boyalı Jay Gould büstünü… Böyle mi öldü acaba, diye geçirdi içinden, rüya görürken evdeki tek ikonun altında ezilerek? Bu düşünce, Oedipa’yı yalnızca güldürdü, kahkahayla ve çaresizce: Hastasın sen Oedipa, dedi kendine ya da bunu bilen odaya.
İthaki YayınlarıKitabı okuyacak
Ertuğrul Gazi kur 'anı eline alıp kibleye dönerek okumaya başlamıştır. Ve tan yeri ağırana kadar hep ayakta okumuştur. İlk horoz öterken takati kalmamış içi geçmiş sedire ilişmiştir. Görüntüsü olmayan sadece sesten ibaret bir rüya görmüştür ve o rüyada" senin ve çocuklarının ve onların çocuklarının çocuklarida ve bütün soyunun sopunun şerefi ve kudreti ve yücelmesi Allah kelâmına gösterdiğin saygidadir ve bu saygı sayesindedir ve bu saygıya bağlıdır ; çünkü hakkı adetleti ve doğruyu adil olarak idrak ediş bu saygidadır."
Reklam
Züleyha ki Yusuf'u sevdi. İbtida, neyi ve kimi sevdiğini bilemedi. Sonra aşkın kaynağını bildi, Yusuf'u değil, Yusuf'ta tecellâ eden nuru sevdiğini fark etti. Yûsuf da, ki rüyasında güneş, ay ve on bir yıldız ona secde etmişti, bir kuyuya atılmış ve kendisine zindanda rüya yorumu verilmişti, önce aşkın kaynağını bildi sonra nurun Züleyha sûretinde tecellâ ettiğini fark etti. Biri sûretten nura yükselirken diğeri nurun sûrette tecellâ ettiğini idrak etti.
Sayfa 15 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Yanlış olan neyi sevdiğini bilmemek ve yolu yanlış çizmek...
İnsan o ki, O'ndan başkasını sevemez sevginin mâhiyeti îcâbı, O'ndan başkasını bilemez bilginin mâhiyeti îcâbı. Işık ki tek kaynaktan dağılır, ışığa yakın olan aydınlık, uzakta kalan karanlıktır. Her şeyin O'ndan olması, ve ışığın tek kaynaktan dağılıyor olması O'ndan başkasının bilinme ve sevilme ihtimalini tümden yok eder. Kimi zaman
Sayfa 14 - Timaş Yayınları I 637 Aşk Klasikleri Dizisi I 1 / 41. Baskı Nisan 2012, İstanbulKitabı okudu
ÜVEYSLERİN ZİKİRDE YAŞADIKLARI
Gökhan Bundan yaklaşık bir buçuk sene önce, daha önce benzerini hiç görmediğim bir rüya gördüm. Rüyamda hayatıma normal şekilde devam ederken bir anda aklımı yitirdiğim ve akıl sağlığımı kaybetmiş olarak kendimi dışarıdan seyrettiğimi gördüm. Bir anda müthiş bir korku ve üzüntüye kapıldım. Hayatıma bu şekilde nasıl devam edebilirdim. Beni bir
Sayfa 224Kitabı okudu
“Ne tezat değil mi?” dedi bir defasında, “Dostoyevski kapı komşumuz olsa, belki yüzüne bakmazdık, lakin kendisinden sonraki asrın çehresini değiştiren, pek mühim bir edip olmasına mani değil bu. Aslını isterseniz, onun eserlerini okumadan ölmüş olsaydım, eksik ölürdüm. Hissiyatım budur. Biliyor musunuz, ben ediplerin, sanatçıların hayatlarının merak edilmesini daima pek yersiz bulmuşumdur. Aslolan eserdir. Eserleri yaratanların hayatını anlamak, bilmek; eserin tabiatını, yaratıcılığın tabiatını mı anlamamıza yardımcı olacak? Ne münasebet! Her fani ne kadar tuhafsa, onlar da işte o kadar tuhaf. Ne daha eksik, ne daha fazla. Onların sadece, insanın müşkülünü anlamaya ve anlatmaya temayülleri, kabiliyetleri fazla. Tanrı onları yaratırken, eli kaçmış diyelim. Sanatçıların istidadını eserlerinde takdir etmek lazımdır. Gerisi boş... Hayat! Hah! Sizin veyahut benim hayatımın hikâyesinin, bizlerin kendi mevcudiyetini idrak etmedeki cansiparane cenginin daha az ehemmiyeti olduğunu kim iddia edebilir? Biz faniler! Ah biz faniler!”
Sayfa 17
Reklam
121 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.