Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hakikaten bu milletler, İslam yolunda can verir; İslam için hayatı ve ölümü göze alır; din kelimesinin dışında başka kelime anlamazlar. Yine İslami isim, gelenek ve tabirlerinin dışında isimleri, usulleri ve tabirleri tanımazlar. Onlar, Allah ve Resulünün (s.a.v) dışında kimseye sığınmazlar. Cennet, ahiret, cihad, şehidlik; hep Allah ve Elçisi (s.a.v) için. Allah'ın ismiyle varlıklarının tümü titrer, onunla kan ve damarları kaynar. İçlerinde sevgi ve vefa hissi doğar. Allah için can vermek onlara çok hafif gelir. Bu ses, bu nida ve bu davet, Müslümanları uzak yerlere götürdü, duygularını tutuşturdu. Onları çağımızda benzeri olmayan bir fedakârlığa itti. Allah'ın vaadi gelinceye kadar sürekli savaşa devama onları teşvik etti.
Nebi Aleyhisselâm, Cebrail'e: "Gökyüzüne birçok defa inip çıkarken hiç sıkıldığın ve daraldığın oldu mu?" buyurdu. Cebrail: "Üç yer hariç olmadı. Birincisi; Nemrûd, İbrahim (a.s)'i ateşe attığında ben Sidre'de makamımda idim. Bana "Habîbime yetiş!" diye nidâ geldi. Ben de ateşe düşmeden yetiştim. İkincisi, Yûsuf'u kardeşleri kuyuya attıklarında "Kulum Yusuf'a yetiş!" diye nidâ geldi. Ben de makamımda idim. Kuyunun dibine varmadan yetiştim. Üçüncüsü; kâfirler, Uhud günü senin küçük azı dişlerinden birini kırınca güzel yüzünden kan çıktı. Şöyle hitâb geldi: "Ey Cebrail! Habibim Muhammed'e yetiş, kanı yere damlamasın." Ben makamımda idim, indim ve kanını kanadıma aldım.
Reklam
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. “Cennet ahalisi cennete girdikten sonra bir münadi nida eder: Sizler cennette ebedi yaşayacaksınız, asla ölmeyeceksiniz. Sıhhatli olacaksınız, asla hasta olmayacaksınız. Genç kalacaksınız, asla yaşlanmayacaksınız. Mutluluk ve nimet içinde olacaksınız, keder ve sıkıntı çekmeyeceksiniz.” (Müslim)
Sayfa 312 - Cilt 3 - Ravza YayınlarıKitabı okudu
Cebrail (a.s.) dünyada vahyi getirmek ve risaleti tebliğ etmekle, kıyamet gününde ise amelleri tartmakla, cennette arşın içinden Âlemlerin Rabb’ini ziyaret için nida etmekle yükümlüdür.
Sayfa 77 - İlk Harf YayınlarıKitabı okudu
Lütfen okuyun!!!
Uhud'la ilgili son bir sahabeden daha bahsetmek istiyorum. Efendimiz Aleyhisselam'a benzeyen Mus'ab bin Umeyr'in şehadeti üzerine Uhud meydanlarında bir nida yükseliyor. Efendimiz (s.a.v.) öldü sanan müşrikler, "Muhammed öldü, Muhammed öldü," diye bağırıyor. Öyle bir nida ki her yeri inletiyor. Bu bağırmaları duyan sahabeler bir an telaşa düşüyor. İçlerinden Enes bin Nadr diye bir sahabe çıkıyor ve telaşa kapılan sahabenin yüzüne, Uhud meydanını yerinden oynatacak o cümleyi haykırıyor: "Madem peygamber öldü. Siz neden O'nun öldüğü davada ölmüyorsunuz?" Soruyorum kendime, ben neden O'nun öldüğü yolda ölmüyorum? Sor kendine, sen neden O'nun öldüğü yolda ölmüyorsun? Başka taptıklarımızdan dolayı herhalde. Ahh...
Günahların çirkin yüzünden ve masiyetin vahşi şeklinden ve o mekânın darlığından bütün kuvvetimle nida edip: El-Eman, el-Eman! Yâ Rahman! Yâ Hannan! Yâ Mennan! Yâ Deyyan! Beni çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından kurtar, yerimi genişlettir. İlahî! Senin rahmetin melceimdir ve Rahmeten lil-Âlemîn olan Habib'in (A.S.M.) senin rahmetine yetişmek için vesilemdir. Senden şekva değil, belki nefsimi ve halimi sana şekva ediyorum.
Sayfa 169 - Envâr Neşriyat
Reklam
Nâfi rivayet ediyor: "İbni Ömer (r.a.) Sata'da şöyle nida ediyordu. "Allah'ım beni seni seven, meleklerini seven, rasüllerini seven, salih kullarını sevenlerden eyle. Allah'ım beni kendine, meleklerine, rasüllerine ve salih kullarına sevdir. Allah'ım (işimi) kolaylaştırdıkça kolaylaştır. Zorluktan beni uzaklaştır. Dünyada da ahirette de beni bağışla. Beni muttakirlerden yap. Allah'ım, beni İslâm ile hidayete erdirdin. Artık onu benden alma. Ta ki o hidayetle benim (ruhumu) kabzedesin."
141 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.