Sırça Köşk 13 öykünün 4 tane de masalın olduğu bir kitap. Sabahattin Ali 'nin hayattayken yayınlanan son kitabı. Sabahhattin Ali'nin bu kitaptaki öykü ve masallarında toplumsal eleştiri var. Özellikle masallarda yönetimi eleştirmiş. Dönemin başındakileri rahatsız ettiği için Sabahattin Ali tutuklanmış ve kitabı da yasaklanıp toplattırılmış.
Özellikle Sırça Köşk masalında yazar okurlarına önemli bir öğüt veriyor. Bu kısmı ne demek isteğimi anlatmak amacıyla aynen yazıyorum.
"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."
Bu hikayeler ve masallar 1945-1947 yılları arasında yazılmış. Okuduğunuzda yapılan eleştirilerin aslında çokta değişmediğini görüyorsunuz. Böbrek ve Cankurtaran hikayeleri sağlık alanında ne içler acısı durumda olduğumuzu bir kez daha gösteriyor. O zamanlardan bu zamana açıkçası pek bir şey değiştiğini düşünmüyorum. Hala insan sağlığı ikinci planda. Genel anlamda beğendiğim bir kitap fakat ben Sabahattin Ali'nin romanlarını daha çok sevdim. Öykü kitaplarının içinde ise Yeni Dünya'yı çok beğenmiştim. Keşke yazarların kıymeti öldükten sonra değil yaşarken anlaşılsa.
"Bu dünyada çobanlık da, köpeksiz de yaşanabilirmiş. Ama bunu anlamak için her defasında bu kadar kanlı kurbanlar verecek olursak pek çabuk neslimiz kurur. Bari siz gözünüzü açın da, ilerde başınıza yeniden itler ,hele kendilerini kurt sanan palavracı itler musallat olursa, sürüyü canavarlara paralatmadan onları defetmeye bakın!"