“Dünyanın bütün sabahları bir daha dönmeyesiye uçup gider. “
Sırf bu cümle için bile okurdum bu kitabı.. ve bu cümle ile de hep hatırlayacağım kesin.
Karısının ölümüyle dünyaya kapılarını kapatan, iki kızı, viyolası ve karısının hayaline bağlanan usta Sainte Colombe ve ondan ders almak için onun kapısını aşındıran genç Marin Marias..
Derin acısı sanatını şekillendiren ve eşsiz besteler yapan Mösyö Colombe, şöhret isteyen Marias’a ders vermek istemez. Sanat anlayışları tamamen farklıdır. Marias’ın uzun bir yol katetmesi gerekecektir. Bu yolda ustanın kızının Marias’a yardımı hikayenin etkileyici, sarsıcı diğer yanı olacaktır.
Sadakat, aşk, tutku, yas, ihanet ve viyolanın her bir telinden ruha işleyen derin hüzün..
Okuduktan hemen sonra filmini izledim. Kitaptan sonra film genelde insanı tatmin etmez. Aksine kitabıyla bütünleşen hatta onu daha da güzelleştiren tam bir Fransız filmi. Viyolanın muhteşem tınısında ölümsüzleşen, fotoğraf karesi gibi durgun sahneler.
Müzik, edebiyat, sanat..
Başrollerde Gerard Depardieu, Anne Brochet
Müzikler Jordi Savall