“ "Kızlar dantel işiyle uğraşmalıdır, maneviyatını zedeleyen işlerle değil,’derdi. Günün birinde kızların danteller giyip süslenerek veya istemiyorlarsa çuval filan giyip gayet sade bir hâlde, kendi seçtikleri meslekleri icra edeceklerini ve bunun uygunsuz sayılmayacağını hayal ediyordum.”
...öğretmenlik denilen olgu, sadce dersi anlatıp ortalığa emirler yağdırmak değildi. Öğrencisinin gözünden de dünyaya bakabilmekti.
Sayfa 33 - Nemesis Kitap
Reklam
- "Cirro mu?" Françoise gülümsedi. "A, orada herhalde yemek pişiyordur; sosyete hanımları gidiyor en çok." (Françoise'ın lugatında sosyete, kibar fahişeler âlemi demekti). "Öyle ya, gençlere bu lazım." Françoise'ın bütün o saflığıyla, ünlü aşçılar için, en kıskanç ve en kendini beğenmiş oyuncudan daha feci bir "dost" olduğunu fark ediyorduk. Bununla birlikte, sanatıyla ilgili bir adalet duygusuna sahip ve geleneklere saygılı olduğunu da şu sözlerinden anladık: "Yok, benim dediğim restoranda gayet güzel, lezzetli, sade yemekler pişiyordu. Hâlâ da oldukça derli toplu bir yer. Çok iş yapıyordu. Ah, o metelikler gökten yağıyordu sanki!" (Tutumlu Françoise parayı metelikle sayardı, kumarda servet kaybedenler gibi altınla değil.)
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Aramızda büyük mizaç farkları vardı. O aksi, titiz, kibirli, insanları küçük düşürmekten hoşlanan, her şeyi ciddi mizanlara vuran bir adamdı. Benim uysal, sade geçim derdi ile meşgul benliğimin tam zıddı bir tabiat. Vâkıa onun bu taraflarını pek benimseyemedim. Bu benim için imkânsızdı.
Cehape basın özgürlüğünü savunacak son partidir
Takrir-i Sükun Kanunu, muhalefetin sadece parti kanadını feshetme konusunda işe yaramaz. Hükümeti sürekli kontrol altında tutan ve eleş­tiren basını da kontrol altında tutmak için bir araç olarak kullanılır124. Takrir-i Sükun Kanunu yürürlüğe girer girmez, 3 Mayıs 1925 tarihinde 1846 sayılı kararnameyle, "Havali-i Şarkiye'de İdare-i Örfiye
Reklam
679 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.