Ferdengeçti Çiçekleri ~ Nilgün Canel - Simel Parlak
"Ferdengeçti çiçeklerini duydunuz mu hiç? Duymamışsınızdır. Çünkü onlar daha önce hiç duyulmadılar. Hikâyeleri hiç anlatılmadı. Hiç fark edilmediler. Eğer hikâyeniz anlatılmadıysa bir isminiz de yoktur. Kimse sizi bilmez. Bilse de görmezden gelir. Bazen toplumların ortak bir utanç ile
DORUK
Öykünün doruğu, beş katlı binanın dördüncü katıdır. Bu son Büyük Tersine Dönüş (Major Reversal) gürültü ve şiddetle dolu olmak zorunda değildir. Daha ziyade anlamla dolu olmalıdır. Eğer dünyadaki tüm film yapımcılarına bir telgraf yollayabilseydim, sadece şu üç kelimeden ibaret olurdu: "Anlam duygu doğurur." Para değil, seks değil, özel efektler değil, film yıldızları değil, özgü fotoğrafçılık değil; anlam...
Son bölüm doruğu, sizin hayal gücünüzün sıçrayabileceği en yüksek noktadır. O olmadan bir hikayeniz yoktur. Ona sahip olana dek karakterleriniz, acı çeken ve iyileşmek için yalvaran hastalar gibi bekler.
Doruk bir kez elde edildi mi, hikayeler
artık anlamlı bir şekilde geriye doğru yazılır, ileriye değil. Hayatın akışı sebepten etkiye doğrudur ama sanat ürününün akışı genelde etkiden sebebe doğrudur.
Lisede o fene, ben edebiyata ayrılmıştık. Teneffüslerde ve böyle arada okula gelirken görüşüyorduk. Gülsüm'ü gördükçe büyüdüğümüzü, daha hızlı kirlendiğimizi kavrıyordum, ortaokulda, aynı sınıftayken, eline omuzuna dokunduğum, itiştiğimiz, arada saçını bile çektiğim delişmen kızdı. Durmadan, durmadan konuşurduk, iddialaşırdık. Şimdiki gibi
Sağduyuya ihtiyacımızın olduğu bugünlerde kitap, ismiyle insanları okumaya davet ediyor. Öyle bir ateist ile karşı karşıyayız ki, dini kitapların tüm tozlu sayfalarını içine çekmiş, bir dönem bu aleme hocalık da yapmış Hristiyan eski bir din alimi bu adam. Bizim Turan Dursun ve Arif Tekin'in 300 küsür yıl önce yaşamış gavur versiyonu. Fakat
"Benden çok kötü bir ölü olur! Bir kez toprağın altına girdim mi hiç durmadan büyür ve sadece yeniden dünyaya gelip her şeye baştan başlamayı düşünürüm.”
— Coco Chanel
_Evrimsel Psikoloji_
_Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor.
_Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
Ama bir kez geçti mi kim acıyı anımsayabilir ki? Acıdan geriye kalan bir gölgeden ibaret, zihinde bile değil, sadece bedende. Acı insanda iz bırakır, ama görülmeyecek kadar derinde. Gözden ırak olan, gönülden de ıraktır.
Addie bir çok kez merhaba demişti ama o gece ilk ve son kez vedalaşma şansı olmuştu. Uzun süredir beklenen bir noktalama işaretini anımsatan o öpüşme. Yarıda kesilen bir satırın tiresi ya da sessiz kaçışın üç noktası değil ama bir nokta, kapatılan bir parantez, bir son.
Bir son.
Anda, sadece anda yaşamak böyle bir şeydi. Devam eden bir cümleydi. Ve Henry hikayede kusursuz bir duraksama olmuştu. Nefeslenmesi için bir fırsat. Bu aşk mıydı yoksa sadece bir cezanın ertelenmesi mi, bilmiyordu. Hoşnutluk tutkuyla yarışabilir miydi, ılıklık, bir gün sıcaklık kadar güçlü olabilir miydi?
Ama kesinlikle bir armağandı.
Bir oyun, savaş ya da iradelerin çarpışması değil.
Sadece bir armağan.
Zaman ve anılar; bir masaldaki aşıklar gibi.
"...Beni kimseler sevmiyordu.Ben de hiçkimseyi sevmezdim zaten.Sadece Salmon,Nahson, Sefora ve Midraş vardı.Bir de Şifra severdi ama o da zaten bir keçiydi..."
8 yaşındaki Yefunne 'nin yalnızlığı bu cümleden anlaşılıyor.O daha küçücük bir çocuktu ama zalimliği, kötülüğü çok erken öğrenmişti hem de en sevdiklerinden...Annesi her zaman yanında değildi olsa böyle mi olurdu...
Kitapta ; küçücük bir çocuğun acılarına, korkularına, hayallerine , oyunlarına, arkadaşlıklarına ve sevgiye olan hasretine tanık olacaksınız.
Yefunne Hz.İsa'nın doğduğu küçük bir kasabada yaşıyordu.Bu kasabada insanlar kendi yaptıkları Tanrılara tapıyorlardı, başlarda her şey Tanrı idi Yefunne için; Güneş, Ay, Yıldızlar, Rüzgar...Ta ki tek Tanrı'yı "Rabb" ı duyana kadar...
Sonra o güzel yüreği güzel yollara çıktı ve Hızır ile Musa 'ya tanık oldu...
Kitabı çoğu kez üzülerek okudum , içerisinde tarihi bilgiler de yer alıyordu.Yefunne'nin küçücük yaşta yaşadıkları çok acımasızdı.Ama çağlar değişse de ne insanlık ne de çocuk olmak değişmiyor işte."Seker Portakalı"ndaki Zeze'ye nasıl üzüldüyseniz Yefunne de aynı izleri bırakıyor yürekte.Arkadaşıyla oynadığı savaş oyunları ise"Pal Sokağı Çocukları"nı düşürdü aklıma.Lakin söylemek isterim ki içerik olarak bu kitaplardan farkı bir yetişkin kitabı oluşu..
Okumanızı tavsiye edeceğim güzel bir eser.Benim için 2024 güzel başladı güzel devam etsin...